Sultan SÖYLEMEZ
İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın geri çekilmesinden bu yana 400 kadın, kadın olmaktan kaynaklı gerekçelerle öldürüldü. Nedir bu gerekçe: Kısaca kadının kendi hayatıyla ilgili, kendisi karar almak ve buna göre yaşamak istemesi.
Geçtiğimiz Mart ayında 24 kadın öldürüldü, 19 “şüpheli” kadın ölümü var. Bazı kadınlar ölü bulunurken, bir çoğu da yüksekten düşme nedeniyle hayatını kaybediyor. Ancak bu şüpheli ölümler araştırıldığında, her bir kadının bir erkekten şiddet gördüğü, ya boşanma aşamasında olduğu, ya erkek arkadaşından ayrılmak istediği ya da bu nedenlerle koruma kararı aldığı öyküsü var. En çok evlerde, ayrıca işyerinde, sokakta, otoparkta, tenha bir yerlere çekilerek öldürülüyorlar. Kimler tarafından: akrabası, erkek arkadaşı kısacası en yakınları tarafından. Ateşli silahla vurularak, bıçaklanarak, kılıçla biçilerek, boğularak, intihara sürüklenerek kaybediyorlar hayatlarını.
Kolluk kuvvetleri şüpheli failleri koruyup kollarken, hukuk sistemi içerisinde de sanıkları koruyan kararlar alınmaktadır.
Örneğin; Hatice Kaçmaz’ın katilinin yargılanması sırasında; “evlilik teklifini kabul etseydi öldürülmeyebilirdi; gerekçesiyle cezasında indirim uygulanmıştır. Yine yerel mahkemelerce kadın katillerine verilen cezalar Yargıtay tarafından; “haksız tahrik indirimi uygulanmadığı” veya “cezada yapılan indirimin az olduğu” gerekçesiyle dava bozuluyor, kadınların kayıtsız şartsız erkeklere biat etmesi isteniyor.
Yasaların erkek yararına yorumlandığının bir örneği de, bugünlerde yargılaması devam eden, uygulanan işkence sonrası bir varil içerisinde yakılarak katledilen Pınar Gültekin davasında görüyoruz. Failler serbest bırakılıyor ne yazık ki. Yine cezaevinden izinli salıverilen failler, dışarı çıkar çıkmaz aynı gerekçelerle kadınları öldürmeye devam ediyor. En son örneği, Murat Göbelek cezaevinden izinli çıkıp, boşanma işlemleri yürüten eşi Elif Göbeleki öldürdü. Koruması gereken Elif Göbeleki de devlet korumadı.
İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasından sonra, bu sözleşme gereğince hazırlanıp yürürlüğe giren 6284 sayılı kadını korumaya yönelik kanun; kadını koruma kararı vermek ve uygulamak, kadına maddi olanak sağlamak, güçlendirmek, gerektiğinde kimlik bilgilerinin değiştirilmesi gibi haklar içermektedir. Ancak bu kanun da etkin uygulanmıyor ve koruma kararı olan kadınlar, uzaklaştırma kararı bulunan erkek tarafından katlediliyor.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği toplumun ruhuna öyle sirayet etmiş ki, kadın cinayetlerinde yaş aralığı, ölen ve öldüren için 17-70’in üstü. Her yaşta erkek, her yaşta kadını öldürebiliyor.
İstanbul Sözleşmesi ve onun gerektirdiği iç hukuk düzenlemeleri biran önce yapılmalı ve etkin uygulanmalıdır.
Ve bir kez daha yineliyoruz: Bu ülkede katledilen ve “şüpheli” şekilde ölen her bir kadının ölümünden, onları korumayan yetkililer sorumludur.