4 MART 1925 TARİHİNDE TAKRİR-İ SÜKÛN KANUNU MECLİS’TE KABUL EDİLDİ
Devlet terörünün yasallaştığı gün.
“Hükümete olağanüstü yetkiler tanıyan Takrir-i Sükûn Kanunu’nun oylamasına toplam 287 milletvekilinin sadece 144’ü katıldı. Ağırlığını Kürt milletvekillerinin oluşturduğu 143 kişi ise oturuma katılmadı. Oylamaya katılanlardan 122’si tasarıya evet, 22’si de hayır oyu verdi.
Hükümet derhal biri Ankara’da, diğeri Diyarbakır’da olmak üzere iki İstiklal Mahkemesi kurdu ve çok geniş yetkilerle donattı. Sonra ordu birlikleri teyakkuza geçirildi. Kısa süre zarfında Şeyh Said önderliğinde ayaklanan Kürtlerin üzerine asker gönderildi. On binlerce Kürdün katledilmesinden sonra Mayıs ayında Şeyh Sait tutuklandı, 50’ye yakın kişiyle birlikte idam edildi.
Bu sırada hükümet Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’na karşı harekete geçti. Şeyh Said İsyanı’nın bu partiyle bağlantısı olduğu iddia edildi. Ayrıca parti yöneticileri mürteci ve hain ilan edildi. 3 Haziran’da parti hiçbir somut gerekçe ve delile dayanmadan kapatıldı ve bir muhalefet odağı susturulmuş oldu. Aynı şekilde işçi sınıfının örgütleri de dağıtıldı, Kemalistlerin çizdiği sınırlar dışına çıkan Müslümanların örgütleri de aynı şekilde ortadan kaldırıldı.
Muhalif basın üzerinde de şiddetli bir terör estirildi. Tevhid-i Efkar, İstiklal, Son Telgraf, Aydınlık, Sebilülrreşad ve Orak Çekiç gibi dergi ve gazeteler kapatıldı, İstiklal Marşı’nın yazarı Mehmet Akif (Ersoy) gibi kişiler sürgüne gönderildi, işçi sınıfının liderleri idam edildi, ağır hapis cezalarına çarptırıldı.
1927’de iki yıllığına daha uzatılan Takrir-i Sükûn Kanunu, ülkede huzurun askeri-sivil bürokrasi bakımından sağlanması, yani muhalefetin tümünün susturulmasının ardından 1929’da kaldırıldı.”
Red ve inkarın devlet terörüyle vucut bulduğu 4 Mart 1925 den beri Kürtler için gelmiş, geçmiş iktidarlarda bugüne dek dişe dokunur değişen yok. Değişen tek şey, Kürtler diye bir halk vardır; ama ulusal nitelikli hiç bir hakkı yoktur, olamaz da.!

