GÜNCEL

ESKİLERE BENZEMEYECEK BİR YENİ YIL DİLEĞİ İLE

ESKİLERE BENZEMEYECEK BİR YENİ YIL DİLEĞİ İLE

Bir yılı daha geride bıraktık.
Geçen yıl Dünyada ve çevremizde çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu. Rusya- Ukrayna savaşı hız kesmedi, dünyayı adeta iki kutba bölen bu savaş hala devam ediyor. Dolayışı ile bu savaş daha da tırmanırsa bölge ciddi tehditler altına girebilir.
Keza Suriye’de Türkiye’nin operasyonlarına bir yenisi daha eklendi. Bu Suriye’de iç barışın sağlanması girişimlerini daha da ciddi oranda geriletti. Türk yetkililer Suriye politikasında yılın son günlerinde “siyasette küslük olmaz” açıklaması ile Suriye devleti ile diyalog ve işbirliği arayışlarına girdi. Rusya her iki devleti bir araya getirme çabalarını sürdürüyor. Suriye devleti ise bu yaklaşımı daha çok “seçim yatırımı” olarak gördüğü yönünde açıklamalar yaptı.
Ne yazık ki 2022 yılında da bölgemizde şiddet, terör ve savaş makûs talih olmaya devam etti. Geçtiğimiz yıl da bölgede üstünlük kurma peşindeki emperyal güçler ve onların yerli ortakları, kendi gayeleri doğrultusunda bölge halklarının yaşamını ve geleceğini kendilerine göre şekillendirmek için her türlü yolu denediler. Daha çok şiddet ve savaş içeren bu yöntemler bölgenin yerli halklarının özgür rızalarının, tercihlerinin hayat bulmasına olanak vermedi. Bu şiddet sarmalı içinde kuşkusuz ki halkımız da büyük acılar çekti, ihanetlere uğradı.
Dünya kupasını Arjantin üçüncü kez evine götürdü. Bu kupada en dikkat çeken şey Afrika ülkelerinden Fas’ın gösterdiği başarıydı. Fas ilk kez dünyanın en başarılı ilk dört takımından biri oldu.
Bu kupanın diğer bir önemli gelişmesi İranlı futbolcuların kendi ülkelerindeki baskıları kınamak için kendi marşlarını okumamalarıydı. İranlı futbolcular cesaretle İran’daki baskıları dünya kamuoyu önünde kınadıklarını dile getirdiler. İran’daki kitle gösterilerinin meşruluğunu savunup dayanışma içinde oldular.
Bilindiği gibi İran’da Kürd kızı JİNA EMİNİ’nin “ahlak yasalarına uygun örtünmediği” gerekçesi ile işkence yapılarak öldürülmesi İran’da rejim karşıtı gösterilerin fitilini ateşlemişti. Bir anda onlarca kentte binlerce kişi “Jın,Jiyan,Azadi” ( Yaşam,Kadın,Özgürlük) şiarları ile sokaklara dökülmüş ve hükümet aleyhtarı gösterilere başlamıştı. Daha sonra bu eylemler ülke geneline yayılarak devam etti. Yüzlerce kişi öldürüldü, binlerce kişi tutuklandı. Tutuklu elliden fazla kişi hakkında “Allah’ın iktidarına karşı gelmekten” idam cezası verildi. Ama olaylar hala devam ediyor. Anlaşılan o ki, İran mevcut baskıcı yapısını ya terk ederek demokratik bir takım açılımlar yapacak ve sosyal yaşam alanlarında reformlar yapacak; ya da rejim ciddi bir biçimde sarsılacak.
Yine geçen yılın son günlerinde Paris’te fanatik ve Kürd düşmanı ırkçı bir Fransız, Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezine silahla saldırarak üç kişiyi öldürdü. Başta Fransa hükümeti ve devlet başkanı olmak üzere birçok kişi ve kurum Kürtlere yönelik bu baskıyı kınadığını açıkladı. Fransız devlet yetkililerinin Kürtlere ilişkin dostane açıklamaları önemliydi. Fransa Cumhurbaşkanı’nın “ Kürd ve Fransız ilişkilerini bozmak isteyen “oyunlara” dikkat etmek gerekir.” Yönündeki açıklaması ise düşündürücüdür

Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un yansıra 10’uncu Bölge Belediye Başkanı Alexandra Cordebard, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı, da baş sağlığı dileyenler arasında yer aldı. Fransız yetkililer ayrıca “ terör saldırısının neden ve saiklerini sonuna kadar araştırıp bunları kamuoyuyla paylaşmaya çabalayacaklarını” dile getirdiler. Saldırıdan sonraki günlerde ise dayanışma amacı ile Kürdistan bayrağı, birçok resmi kurumda göndere çekildi. Kürt karşıtı bu terör saldırısı Fransa genelinde yas günü olarak ilan edildi.

Aynı şekilde başta ABD olmak üzere birçok ülke bu ırkçı saldırıyı şiddetle kınadı. ABD’nin Erbil başkonsolosluğu ;”Paris’teki Kürt kültür merkezine düzenlenen saldırının kurbanlarına en derin taziyelerini iletiyor. Düşüncelerimiz, dualarımız ve dayanışmamız bu trajik günde Kürt toplumu ve Fransız halkıyla birliktedir” ifadelerine yer veren bir mesaj yayınladı.

Bu saldırıyı başta Federal Kürd hükümeti ve Kürdistan bölge başkanı olmak üzere; içte ve dışta, birçok yurtsever-demokrat Kürt kişi, kurum ve kuruluşu da kınadı. Bu olayı bahane ederek kargaşa yaratma eğiliminde olan kesimlere karşı duyarlı olunması gerektiğine dikkat çekildi. Kürt toplumunu sükûnete ve metin olmaya davet etti.

Bu olay dünya demokratik kamuoyunu da etkiledi. Olayın Kürdler bakımından daha çok önemli olan yanı ise, ABD ve AB Ülkelerinde Kürtlerin lehine bir rüzgâr esmeye başlamışken bu rüzgârın Paris’teki olay bahane edilerek vandalizm ile bertaraf edilmek isteniyor olmasıdır. Kuşkusuz ki, bu eylemde asıl amacın Kürt davasını batı kamuoyunda terörize etmek, gelişen olumlu havayı sabote etmek ve Kürt yurtsever hareketini Avrupa ve dünyada desteksiz bırakmaktır

Bu nedenle yeni yılda, dünyanın neresinde olursak olalım, Kürd halkının meşru hak ve çıkarlarını sahiplenmek gerekir. Kürtlerin büyük bedellerle elde ettikleri kazanımlarının yok edilmesine razı olmamak gerekir. Kürt düşmanı güçlerin ve onlara hizmet eden işbirlikçi örgüt ve kurumların kötülük saçan hareket ve eylemlerine taraf olmayarak onların tahriklerine ve provokasyonlarına gelmemek gerekir.
Kürtlerin en önemli kazanımı olan Federal Kürt bölgesindeki meşru statünün korunması ve “milli” bir kazanım olarak görülmesi gerekir. Bu statüden rahatsız olan ülkeler ve onlara hizmet eden işbirlikçi örgütlerin bölgedeki oyunlarını boşa çıkarmak gerekir. Güney Kürdistanın meşru statüsünü korumak, oradaki demokratik kazanımların heba olmasına çalışan güçlere karşı milli bir irade ve milli bir ruhla karşı koymak her Kürt yurtseverinin en önemli görevi olmalıdır.
Yeni yıla yeni umutlarla giriyoruz.
Şiddeti ret eden, demokratik, meşru ve özgürlük temelinde mücadele eden Kürt kurum ve kuruluşları arasında yeni yılda bir ortaklaşmanın sağlanması gereği vardır. Kürt yurtsever çevreleri Türkiye’de var olan kutuplaşma ve bloklaşmalardan herhangi birine karşı ne karşıtlık üzerinden siyaset geliştirerek ve ne de herhangi bir ittifaka eklemlenerek bir sonuca varamaz. Her iki ittifak da ( Cumhur ve Millet) Kürtlerin kendi geleceklerini özgürce belirleme hakkını elde etme konusunda benzer düşünmektedir. Bu nedenle Kürt demokratik muhalefeti 2023 yılında Türkiye’deki seçimlerde Kürt seçmenlerin oy tercih yönünü Kürtlere “statü” öneren partilere yöneltmesi gerekir. Kürtlere “statü” tanımaya niyeti olmayan partilerden kopuşu hızlandırmak önemli bir görevdir. Bu seçimlerde Kürtlerin seçimlerde destek vermesi gereken yegâne parti Hak ve Özgürlükler Partisi/ HAK-PAR dır. Seçimlere kendi milli ve demokratik kimliği ile katılmaya hak kazanmış, Kürtlere federal bir statü talep eden yegâne parti olan HAK-PAR desteklenmelidir. HAK-PAR’ı bu anlamda en önemli ulusal kazanım olarak görmeli ve hangi partiye ve görüşe mensup olursak olalım, bu seçimde tüm ulusal kesimler, ulusal demokratik talepleri dile getirmek üzere HAK-PAR ile güç birliğini öncelemelidir.
Yeni yılda beklenen ve özlenen en önemli şey,Türkiyenin çoğulcu yapısına uygun yeniden yapılanması gereğidir. Eşitlik ve özgürlük temelinde adil ve demokratik yeni bir yapılanma ile sorunlara çözüm bulunabileceği aşikârdır. Türkiye güvenlikçi, savaşçı ve askeri politikalardan, bu yöndeki tahripkâr dış siyasetinden vaz geçmelidir. Kürt sorununun çözümü konusunda barışçıl ve demokratik yollara kapıları kapatmamalıdır. Kürtlerin temel hak ve hürriyetleri alanındaki haklı ve meşru taleplerini “ terörle” eş tutmamalı, ”terörle mücadele” yi sürdürürken Kürtlere baskı yapmamalı, yayılmacı ve tedipleştirci davranışlardan kaçınmalıdır.
Yine Türkiye, toplumun ortak yaşam alanlarında eşitlik sağlanması için çaba harcamalıdır. Ülkede ekonomik kaynakların eşit dağılımı, adalet, eşitlik ve özgürlük gibi konularda adımlar atmalıdır. Bunun için demokratik bir zeminde barışçı yöntemler ve diyaloglarla çözüm konusunda ilerlemek gerekir. Ancak bu biçimde sorunları torunlara miras bırakmayabiliriz. Türk halkını ikna ve razı edecek ve Kürt halkını da tatmin ve memnun edecek bir sistem üzerinde Kürt ve Türk siyaset kurumlarının bir uzlaşı sağlaması gerekir. Bu her iki halkında yararına ve çıkarına olandır. Bu en çağdaş, en makul ve en saygın yoldur.
Önümüzdeki dönemlerde, Kürtlerin temel hak ve özgürlükler alanında önemli fırsatlar yakalayacağı şimdiden görülmektedir. Şayet ilgili devletlerin egemen siyaseti eşitlik temelinde gönüllü olarak ortak bir gelecek ve birlikte yaşamak için, yeniden yapılanmayı, eşit vatandaşlığı kabul ederse bu her iki halk için de en doğru olanı ve en doğru ve geçerli olanı olacaktır. Kürt halkı kolektif haklarını özgürce kullanabileceği, eşit ve özgür bir yaşam için mücadele ediyor. Kürtler eşitlik ve özgürlük temelinde birlikte bir yaşamı, gönüllü bir birliği savunuyor. Kürt sorununu “terörize” etmek isteyenler ve de Kürt sorununu “terör” sorunu gibi algılayanlar aynı amaca hizmet etmektedirler. Bu iki anlayış da son derece yanlış ve tehlikelidir. Bu anlayışları terk etmek gerekir.
Yeni yıl tüm insanlığa barış ve mutluluk getirsin.

Latif Epözdemir

About Post Author