31 MART’A 5 KALA “BİZ BİZE”…
Orhan Çetin
Değerli dostlar, seçimlere bir iki gün kala, tüm üyelerimizin mobilize olmaları için bir hatırlatma ve Kürt Parti ve gruplarından bazıları ile ilgili görüşlerimi yazmayı uygun gördüm.
Malumunuz olduğu üzere, Partimiz HAK-PAR, genel seçimlerde olduğu gibi, bu kez yine örgütlenmesini tamamlayıp seçimlere girmeye hak kazanmış durumda. Bu olanağı emek vererek Partimize ve halkımıza sunan arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Bilindiği gibi, Kürt sorununun çözümünün federatif bir yöntemle mümkün olacağını parti programına alan, dolayısıyla Kürtler için statü isteyerek seçimlere girmeye hak kazanmış tek parti HAK-PAR’dır.
Mevcut sistem partileri ve sistemin proje partileri her seçimde hazineden aldıkları yardımlar ve kendi devasa kaynaklarıyla seçimlere girerken, Partimiz ise emekçi ve fedakar üyelerimizin sunduğu sınırlı ancak, çok değerli ve kıymetli katkılarıyla seçimlere giriyor. Diğerlerinin onlarca TV ve gazeteleri, haber siteleri, milyonlarca para karşılığı yaptırdıkları dev reklamlar vs. yanında bizim sosyal medya ve bir kaç minibüsle ulaşabildiğimiz yerlerde fedakarca, onurluca yaptığımız seçim çalışması, ortada büyük bir haksız rekabetin olduğunu açıkça gösteriyor.
Haksızlığa uğrayan her insanın ve ait olduğu kesimin en doğal ve vicdani refleksi, adaletsizliğe karşı çıkmaktır. Dolayısıyla, aynı dertten muzdarip olanlar için böylesi günler vicdani ve ahlaki bir testtir. Haliyle, bunu en yakınımızdan istemek te doğal sayılmalı.
Örneğin; en başta, Partide yer alan ancak, sürece mesafeli duran partili arkadaşlar, edilgen ve karşı her tutumun uzun vadede Partilerine zarar vereceğini bilince çıkarmalılar. Parti yönetimleri, başkanlar ve diğer kurullar geçicidir. Örgütlü çalışma ve bir partininin hedefleri ise esastır. Bunun böyle olması gerektiğini herkes biliyor. Bu bakımdan, Partinin ilkeleri ve politikasında kırılma olmadıkça, partili olma görevi ve sorumluluğu ısrarla ve inatla sürdürülmelidir. Sorunların çözümü ve arzulananı yakalamanın yeri ise partilerin en büyük organı olan kongrelerdir. Değilse, bugünün “mağdur”u ile “mağrur”u yarın yer değiştirdiğinde aynı tutumun
About Post Author
