GÜNCEL

HAK-PAR 10. OLAĞAN KONGRESİ SONUÇ BİLDİRİSİ: Basına ve kamuoyuna

HAK-PAR 10. OLAĞAN KONGRESİ SONUÇ BİLDİRİSİ:

Basına ve kamuoyuna

Türkiye, başta Türkler ve Kürtler olmak üzere çok sayıda etnik grubun, çoğunluğu Sünni Müslüman ve Alevi olmak üzere farklı inançtan insanların yaşadığı bir ülkedir.
Ancak idari yapısı bu çok uluslu, çok kültürlü yapısına uymamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, herkesi Türk etnisitesi içinde zorla eritmeye çalışan aşırı merkeziyetçi, üniter (tekçi) bir devlettir.
Yöneticilerin bu yanlış idari anlayışta ısrar etmesi, Kürt sorunu, Alevi Sorunu, demokratikleşememe, otoriterleşme, darbelerle, sürekli ekonomik krizlerle yüz yüze kalınması gibi süregelen bütün sorunlara kaynaklık etmekte veya sorunları ağırlaştıran bir etki yaratmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık pratiği de gösterdi ki; dün de bu gün de Türkiye’nin çözüm bekleyen en temel sorunlarından biri Kürt/Kürdistan sorunudur.
Bu sorun eşitlik temelinde adil bir çözüme kavuşturulmalıdır .
Türkiye Cumhuriyeti, başta Kürt sorunu olmak üzere kuruluşundan bu yana çözemediği, kangrenleşmiş sorunlarını aşmak için, çok dilli, çok kültürlü, çok uluslu gerçeğine uygun, çoğulcu bir niteliğe kavuşmalı; federal tarzda yeniden yapılanmalıdır.
Başta Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölge olmak üzere, farklılıkların var olduğu bölgelerde federe yapılar kurulmalıdır.
Kongremiz Türkiye’de, darbeci askerler tarafından, aşırı merkeziyetçi, vesayetçi, yasakçı, otoriter, tekçi, Kürt karşıtı bir zihniyetle yazılan ve kendisi soruna dönüşen mevcut anayasanın tümden değiştirilmesi, toplumun ihtiyacını karşılayacak yeni, sivil, demokratik bir anayasa yapılması gerektiğine inanmaktadır.
Yeni toplumsal sözleşme yapmanın ön koşulu özgür bir tartışma ortamının yaratılmasıdır.
Oysa bugün böyle bir ortam yoktur. Özgürlük alanlarının alabildiğine kısıtlandığı, hukuksuzluğun rutin hale getirildiği bir süreçten geçilmektedir. Son günlerde kamuoyunda Kobani davası olarak gecen yargılanmaların baştan sona hukuktan uzak bir seyir izleyerek kamuoyu vicdanını da yaralayan bir şekilde sonuçlanması ve yağdırılan ağır cezalar da bunu göstermektedir. İktidara muhalif kişi ve kurumlara yönelik bu ve benzer davalar, Türkiye’de nasıl demokrasiden uzak, boğucu bir ortam olduğunu göstermektedir.
Tamamen Kürt karşıtlığı mantığı ile, siyasi amaçlarla kurgulanan ve sürdürülen bu davanın da İstinaf ve ya Yargıtay süreçlerinde bozulmasını ve hukukun tesis edilmesini diliyoruz.
Yine Kürdistan ismiyle kurulan parti ve diğer kurumların kapatılma davalarıyla karşı karşıya olmaların da kabul edilemez buluyoruz.
Yeni bir anayasa yapılacaksa ilk önce tam bir örgütlenme ve ifade özgürlüğü ortamı yaratılmalıdır.
Artık şiddet ve savaş politikalarının ırkçılığı, şovenizmi, militarizmi güçlendirdiği, toplumsal sorunların çözümü için gerekli olan diyalog ve uzlaşı zeminlerini dinamitlediği görülmelidir.
Öncelikle ‘yeni anayasa’ tartışmaları resmi ideolojinin sınırlarına hapsedilmemeli, tam bir özgürlük ortamında yapılmalı, herkes/her kesim düşüncelerini özgürce açıklayabilmeli ve önerilerini sunabilmelidir.
Anayasa da değişmez maddeler olmamalıdır.
Bu anayasada herkesi Türk sayan tekçi zihniyete yer verilmemeli. Devletin adı, vatandaşlık tanımı, kurumları çok uluslu çok kültürlü yapısına uygun hale getirilmelidir. Kürt sorununun eşitlik temelinde ve adil biçimde çözümüne de olanak sağlamalıdır.
Çok uluslu, çok kültürlü gerçeğine uygun, federal tarzda yeniden yapılanmaya imkân sunmalıdır.
Kürtçe de Türkçenin yanı sıra resmi dil olmalıdır.
Yeni anayasa da Alevilerin ve diğer inanç gruplarının, kadınların ve emekçilerin hakları başta olmak üzere, temel hak ve özgürlükler çağdaş standartlarında olmalı, Türkiye’yi gerçekten demokratik, laik, sosyal, hukuk devletine dönüştürmeyi hedeflemelidir.
Buradan çağrı yapıyoruz; Gelin başta Kürt meselesi olmak üzere tüm toplumsal meselelere çözüm olacak, herkesi kucaklayan çağdaş, demokratik, sivil bir anayasayı birlikte yapalım.
Tüm taraflar bir araya gelelim, gelecek kuşaklara barış içinde, huzurlu, güvenli bir gelecek için ne yapılabileceğimizi konuşalım.
Bu süreçte HAK-PAR taraftır ve üzerine düşeni yapmaya hazırdır.
Kürt toplumunu ve yurtsever hareketin durumunu da tartışan kongremiz;
100 yıldır sürdürülen Kürdistanı Kürtsüzleştirme ve asimilasyon politikasının aralıksız sürdürüldüğüne dikkat çeker.
Son 50 yıldır PKK ile mücadele adı altında sürdürülen danışıklı döğüş ve çatışma politikası da, ardından bıraktığı acı ve yıkımlara ek olarak Kürt sermayesinin, Kürt okumuş/ aydın takımının ve halkın akın akın Kürdistanı terke etmesine neden olmuştur.
Bugün 30 milyonu aşkın Kürt nüfusunun üçte ikisi metropollere göç etmek zorunda kalmıştır.
Kongremiz Kürdistan’ın tüm parçalarında da Kürt karşıtı güçlere hizmet eden, Kürt davasına zarar vermekten başka bir işlevi kalmayan PKK’nin silah bırakması gerektiğine inanır.
Çağrımız PKK nin silahlı mücadeleyi sonlandırması, Devletin de bu sürece zemin olmak üzere genel siyasi af ilan etmesidir.
Öte yandan
HAK-PAR Özgürlük ve demokrasi mücadelesini esas alan, her türlü vesayete, şiddete karşı, sivil itaatsizliği esas alarak, legal, demokratik mücadele temelinde yükselen, kuruluş felsefesine uygun olarak sürekli bir biçimde yenilenmeyi hedefleyen samimi, yurtsever, demokrat bir partidir.
Üstlendiği misyonun, davanın gereklerini yerine getirmek için, samimi yurtsever kadroların ilgi ve desteğini talep etmektedir..
Reel gündeme, seçimlere, parlamento zeminlerine de önem veren, hedeflerine ulaşıncaya kadar tüm olanaklardan ustaca yararlanılması gerektiğine inanan HAK-PAR’ın bundan sonraki süreçte, enerjisini öncelikle disiplinini, iç birliğini sağlayarak, örgütsel yapısını güçlendirmeye ve kurumsal yapısını daha istikrarlı hale getirmeye, yeni kadro ve kesimlere açılmanın olanaklarını yaratmaya harcayarak, kitlelerle buluşmaya çalışacaktır.
HAK-PAR kendi dışında kalan Kürt yurtsever parti, grup ve kanaat önderleriyle daha sıkı bir iş birliği ve diyalog içinde olacak, sömürgeci partilere ve onların proje yapılarına karşı mesafeli olan samimi kesimlerle örgütsel birlik veya iş birlikleri konusunda daha çok inisiyatif alacaktır.
HAK-PAR; şahsi menfaatlerini siyasetlerinin merkezine koyan kadrolar eliyle Kürt siyasetinde savrulmalara, umutsuzluğa, güvensizliğe neden olan istikrarsızlık ve yozlaşma sürecine karşı çıkarak; Samimi yurtsever kadroların, siyasi parti, grup, STK ve kanaat önderlerinin de içinde olacağı istikralı bir temsil mekanizmasının oluşturulmasına zemin hazırlamak için çabalarını yoğunlaştıracaktır.
Geçmişte ve bugün farklı kulvarlarda mücadele eden, şiddetin karşısında olan; ama özgürlüğün ve demokrasinin gereğine inanan her kes güçlerini ve enerjilerini birleştirmelidir.
26 Mayıs 2024

Hak ve Özgürlükler Partisi

HAK-PAR 10. OLAĞAN KONGRESİ

About Post Author