GÜNCEL

HAK-PAR PM; Hak ve Özgürlükler Partisi-HAK-PAR, 05 Ekim 2024 tarihinde Diyarbakır’da yaptığı Parti Meclisi toplantısında gündemindeki konuları görüştü ve aşağıdaki bildiriyi kamuoyu ile paylaşmayı kararlaştırdı.

HAK-PAR PM; Hak ve Özgürlükler Partisi-HAK-PAR, 05 Ekim 2024 tarihinde Diyarbakır’da yaptığı Parti Meclisi toplantısında gündemindeki konuları görüştü ve aşağıdaki bildiriyi kamuoyu ile paylaşmayı kararlaştırdı.

Yeni anaysa, eski zihniyetle ve eskinin üzerine inşa edilemez.
Rusya-Ukrayna arasındaki savaş, Gazze’de, Lübnan’da Hamas, Hizbullah ve İsrail devleti arasındaki savaş, dünya çapında kutuplaşmayı ve tüm Ortadoğu’da gerilimi arttırıyor. Bu tablo I. ve II. Dünya savaşlarında görülen kutuplaşma ve gerilimlerin devamı niteliğindedir.
HAK-PAR Türkiye’nin bazı Arap devletleriyle imzaladığı ‘Kalkınma Yolu Projesi Hakkında Ortak İşbirliği Mutabakat Zaptı’ yine Irak ile imzaladığı “Askeri, Güvenlik İşbirliği ve Terörle Mücadeleye Dair Mutabakat Zaptı” bölgede yeni gerilim alanı olarak öne çıkacağını düşünmektedir.
Ortadoğu yeniden şekilleniyor. Bugüne kadar İran tarafından kullanılan silahlı aparatlar, ABD ve batının desteği ve İsrail eliyle ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Bunun yanı sıra yarım asırdır demokratikleşmeye ayak direten Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üye olma konusunda bir ilerleme sağlayamaması üzerine yeni arayışlara girmesi dikkat çekicidir.
Şüphesiz Kürt meselesi bir çözüme kavuşmadan istikrarsızlık devam edecektir.
Kürt meselesini adil bir çözüme kavuşturmaya yanaşmayan Türkiye, demokratikleşmek ve çağdaş dünya ile bütünleşmek yerine daha çok savaşa, silahlanmaya, otoriterleşmeye yönelmiş ve yönünü de batı değerlerinden ayırarak BRICS’e çevirmiş görünüyor.
İç ve dış siyasetini Kürt karşıtlığı üzerinden yürüten ve bütçesinin önemli kısmını silaha harcayan Türkiye, her geçen gün daha ağır ekonomik ve siyasal krizlerle karşı karşıyadır.
İçeride özgürlük alanlarını daraltan politikalar üretiyor, komşularıyla ve çağdaş dünya ile gerilimler yaşıyor ve meydana gelen ekonomik krizin faturasını da emekçilere çıkarıyor.
OECD ülkeleri içinde en yüksek işsizliğe sahip dördüncü ülke olan Türkiye’de işsiz sayısı 10 milyonu aşmış durumda… Enflasyon %70’in üzerinde seyrediyor.
Türkiye’de asgari ücret 17 bin lira, açlık sınırı 22 bin’in, yoksulluk sınırı ise 62 bin’in üzerinde. 12 bin 500 TL maaş alan emeklilerin büyük çoğunluğunun durumu ise çok daha vahim.
Üretemeyen, ürettiğini ise değerinde satamayan çiftçi de, kepenk kapatmakla yüz yüze olan esnaf da feryat ediyor.
Ekonomik sıkıntılardan dolayı toplumsal cinnet yaşanıyor.
Özelikle kadın cinayetleri hız kesmiyor. Bu cinayetlerin rutin bir şekilde artış göstermesinin en büyük sebepleri kadın lehine olan uluslararası yükümlülükler getiren anlaşmaların iptal edilmesi ve yasal güvencelerin yetersiz olmasıdır.
HAK PAR’a göre, kadın ve çocuk cinayetlerinin önlenmesi için etkili tedbirlerin alınması ve katillerin imtiyazsız bir şekilde yargılanması ve hak ettikleri cezaları görmesi konusunda sorumluğun iktidara düştüğünü, aksi takdirde sorumluluğun iktidara ait olacaktır.
Bu yaşanan kadın cinayetleri, çocuk kaçırma ve katledilmeleri ve ekonomik sıkıntılar karşısında geniş halk kesimlerinin kabaran tepkileri mevcut iktidarı bir erken seçim yapmaya zorlayacağını beklemek yanıltıcı olmayacaktır.
Türkiye’yi yönetenler ekonomik ve siyasal krizlerin, askeri darbelerin, komşuları başta olmak üzere tüm uygar dünya ile karşı karşıya gelmesine neden olan temel yapısal sorunların başında Kürt meselesi geldiğini görmelidirler.
Türkiye Kürt meselesini adil ve demokratik bir çözüme kavuşturmadığı sürece halkların huzur ve refaha kavuşması mümkün değildir.
Ancak Türkiye’de mevcut iktidar da, muhalefet partileri de çağdaş anlamda demokratikleşme, toplumun çok uluslu çok kültürlü yapısına uygun bir idari yapılanmayı gerçekleştirme niyetinde değiller.
Oysa Bölgesel yangınlardan, ekonomik ve siyasal krizlerden kurtulmanın tek yolu iktidarıyla muhalefetiyle tüm yöneticilerin ‘Kürt karşıtlığı’ üzerine inşa edilen ve sürekli olarak ekonomik ve siyasal krizler üreten tekçi zihniyetten kurtulmalarıdır.
Türkiye; ırak, Suriye ve İran başta olmak üzere Ortadoğu’da 100 yıl önce kurulan statükonun yarattığı baskıcı idari yapılanmalarda, sömürgeci politikalarda ısrar eden, adil bir düzen kurmaya yanaşmayan ülkelerin içine düştüğü durumdan ders çıkarmalı ve iç barışını sağlamayı başarmalıdır.
Türkiye darbecilerin yazdığı herkesi Türk/Türkçü ve Atatürkçü olmasını dikte eden, özgürlükleri değil de yasakları emreden çağ dışı, tekçi 1982 anayasasının ruhunu terk etmeli ve yeni çağdaş ve demokratik bir anayasa yapmalıdır.
‘Yeni, sivil, demokratik bir anayasa’ ihtiyacı başlığı altında kamuoyuna açıklanan girişimlerden anlaşılıyor ki, bu yeni anayasa girişimi 1982 Faşist darbecilerin yazdığı anayasayı, yine sadece kendilerine yarayacak kadar yamalamaktan ibaret olacaktır. Çünkü yeni anayasa, eski zihniyetle ve eskinin üzerine inşa edilemez.
HAK PAR; Mevcut anayasayı tümden bir tarafa atmak, sivil, çağdaş, toplumun çok uluslu ve çok kültürlü gerçeğine uygun demokratik bir anayasa yapmayı zorunlu görmektedir.
Bunun için Anayasa da değişmez maddeler olmamalı, devletin adı, vatandaşlık tanımı, kurumları çok uluslu, çok kültürlü ve Federal yapılanmaya uygun hale getirilmeli. Kürt meselesini eşitlik temelinde ve adil çözüme kavuşturmaya olanak sağlamalıdır.
Hak ve Özgülükler Partisi -HAK-PAR Ortadoğu’da ve Türkiye’de giderek tırmanan gerilimlerin, savaşların, çatışmaların, her gün daha çok büyüyen ekonomik krizlerin;
I.Dünya savaşının ardından Kürt halkının aleyhine oluşturulan uğursuz statükoyu da sarsma potansiyeline sahip olduğu tespitini yapar. Bunun için de Kürt yurtsever hareketinin bu sürece hazırlıklı olması gerektiğini düşünmektedir.
Israil, Lübnan, Suriye ve Yemen’de devam eden savaş ve çatışmaların Irak’a ve İran’a da sirayet edeceği beklenmektedir. Bu süreçte seçimlere giden Güney Kürdistanlı kardeşlerimizin ulusal demokratik çıkarlar etrafında birleşerek, tam bir demokratik olgunluk içinde yöneticilerini seçmesini ve Ortadoğu’yu sarsan/sarsacak gerilimler karşısında daha güçlü bir şekilde, hazırlıklı olmalarını dilemektedir.
Hak ve Özgülükler Partisi-HAK-PAR, Kuzey’de dağınık durumdaki yurtsever parti ve kadroların bir kez daha sömürgecilerin tuzaklarını boşa çıkaracak, halkımızın meşru haklarını ve taleplerini esas alan etkili bir ulusal temsil mekanizmasını oluşturma perspektifiyle bir araya gelmesini, örgütsel birlik dahil, istikrarlı ilkeli işbirlikleri için harekete geçilmesini zorunlu görmektedir.

HAK-PAR Parti Meclisi bu konuda üzerine düşeni yapmaya hazırdır.

Hak ve Özgürlükler Partisi

HAK-PAR

About Post Author