‘Yeni Anayasa’ Tartışmaları.
Arif Sevinç
Türkiye’de ‘Yeni anayasa’ tartışmaları önümüzdeki süreçte artarak devam edeceğe benzemektedir.
Bugün yürürlükte olan anayasa 1980 yılında yapılan askeri faşist darbenin ürünüdür.
Şimdiye kadar 23 kez değiştirilse de, neredeyse 100’ü aşkın maddesinde tadilat yapılsa da, demokratik olmayan, tekçi, otoriter zihniyeti değişmedi.
Üzerinden 43 yıl geçmesine rağmen, aşırı merkeziyetçi, vesayetçi, yasakçı, otoriter ve tekçi bir zihniyetle yazılan bu anayasadan neredeyse tüm toplumsal kesimler rahatsız.
Gelmiş geçmiş tüm iktidar ve muhalefet partileri bu darbe anayasanın değiştirilmesi gerektiği konusunda hem fikir olsalar da gerçekten sivil demokratik ve Türkiye’nin çokuluslu, çok kültürlü yapısına uygun çağdaş bir anayasa yapmak gibi bir niyetleri yok.
Amaçları sadece kendilerine yarayacak maddelerde tadilat yapmak, O kadar…
Geçen günlerde 20 yılı aşkın bir süredir iktidarda olan cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül 2023 tarihinde Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen “1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu”nda ‘yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir’ diyor ve özetle şu konuların altını çiziyordu; ‘Geçirdiği onca değişiklikle adeta yamalı bohçaya dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmek siyaset için de, ülke için de artık taşınması bir yüke dönüşmüştür.’
‘Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkemize kazandırana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz’
‘İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz.’
Tüm bu makul sözleri 2017 referandumu ile parlamentoyu işlevsiz, yargı bağımsızlığını tartışmalı hale getiren, 1980 Darbe anayasasını dahi geride bırakarak tek adam rejimini inşa eden, MHP ve eski Ergenekon artıklarına teslim olan, AHIM kararlarını bile uygulamayan, seçilmiş belediyeleri kayyumlarla yöneten, vb. pek çok defosu ile Recep Tayip Erdoğan ‘ın ‘yeni anayasası’ yerel seçimlere giderken kendi kontrolünde bir gündem oluşturarak muhalefeti kıskaca almakla, ‘Türbana anayasal garanti’ ve islami kesimlerin mevcut anayasadan duyduğu rahatsızlıkları gidermekle sınırlı kalacaktır.
Yine de başlayan ve giderek artacağa benzeyen ‘Yeni anayasa’ tartışmalarına Kürtler de taraf olmalı, bu tartışmaları, taleplerini öne çıkaran bir zemine dönüştürmelidirler.
Öncelikle ‘yeni anaysa’ tartışmaları resmi ideolojinin sınırlarına hapsedilmemeli, tam bir özgürlük ortamında yapılmalı, herkes/her kesim düşüncelerini özgürce açıklayabilmeli ve önerilerini sunabilmelidir.
Anayasa da değişmez maddeler olmamalıdır. Bu anayasa herkesi Türk sayan tekçi zihniyete yer verilmemeli, Devletin adı, vatandaşlık tanımı, kurumları çok uluslu çok kültürlü yapısına uygun hale getirilmelidir. Kürt sorununun eşitlik temelinde ve adil biçimde çözümüne de olanak sağlamalıdır.
Türkçü, İslamcı, aşırı merkeziyetçi, üniter devlet yapılanması yerine; çok uluslu, çok kültürlü gerçeğine uygun, federal tarzda yeniden yapılanmaya imkan sunmalıdır.
Kürt dili de Türkçenin yanı sıra, resmi dil olmalıdır.
Temel hak ve özgürlükler Avrupa Birliği standartlarında olmalı, gerçekten demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletine dönüşmeyi içermelidir.
Bu türden değişimleri de hedefleyen bir sivil, demokratik, yeni anayasa, MHP ve eski derin devletle, militaristlerle kol kola yürüyen AKP iktidarından umut edilebilir mi?
Bunun mümkün olmayacağı açık…
AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan konuşmasında ifade ettiği ‘İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan’ bir anayasa yapmaya girişmeden önce, ‘Milletin çeşitliliği’ yerine; toplumumuzu oluşturan ‘çeşitli milletler’ diyerek işe başlasaydı, daha inandırıcı olurdu.
24.09.2023
Arif ŞEVİNÇ
HAK-PAR Gnl. Bşk.Yrd.