GÜNCEL

BU İYİYE GİDİŞ DEĞİL

BU İYİYE GİDİŞ DEĞİL

Kemal Burkay

25 Haziran günü, Ankara çıkışında Diyarbakır, Kars ve Van yolcu otobüslerine pompalı tüfekle ateş açıldı, yedi yolcu yaralandı. Olaydan sonra saldırgan yakalandı.

Ne var ki bir polis şefi ve diğer ilgililer yıldırım hızıyla basına yaptıkları açıklamada ısrarla bunun bir terör olayı olmadığını söylediler! Efendim, saldırgan 24 suçtan sabıkalı biriymiş…

Demek, bu 24 suçtan sabıkalının Diyarbakır, Van, Kars otobüslerini seçip taraması doğal bir şey. Adam keyif için yapmış işte… Otomobiline atlayıp çevre yolunda gezmeye çıkmış, bu arada gelip geçen otobüsleri de atış poligonu gibi değerlendirip pompalı tüfeğini denemiş! Üstelik, iddiaya göre polisle de çatışmaya girmiş… Böyle bir Türk terörist olabilir mi?..

Hayır efendim, Türk’ten terörist olmaz, Kürt’ten olur…

Ama burnu kanamadan da yakalanmış…

Siz bunu külahımıza anlatın. Bu şahıs eğer gerçekten polisle çatışmaya girseydi, onun otomobilden ancak delik deşik cesedi çıkardı. Belli ki 24 suçtan sabıkalımız bunu vatan-millet için, bölgede olup bitenlere tepki olarak planlayıp yapmış. Planda başkaca kimlerin eli, yönlendirmesi vardı bilemeyiz. Ama belli ki polis de bu “yurtsever” adamın “halis duygularını” pek iyi anladığı için, “gel aslanım, karakola kadar gidelim, bu işi tatlıya bağlarız,” demiştir.

Nitekim tatlıya bağlandı. Adamın huyu böyle… 24 suçtan sabıkalıydı, bununla oldu 25… Yani terör olayı filan değil… Yarın da aynı adam veya benzerleri, bölgede olup bitenlere canları sıkılır ve Diyarbakırlı, Karslı, Vanlı komşularının boğazına sarılıp kan dökerlerse bu terör olayı filan olmaz, sabıkalı işi eylem olur…

Umarız, benzer birçok olayda olduğu gibi birileri onunla selfi çektirmez, “yüce yargı” da nasıl olsa ölen filan yok deyip bu “aslanı” serbest bırakmaz…

Bu olay da gösteriyor ki gidiş son derece kötüye doğru. Olup bitenler ciddidir ve “canım ortada bir terör olayı yok,” denecek türden değil.

Türk devlet adamları ve cümle sorumlular başlarını daha fazla kuma gömmemeliler. Bu ülkede yıllardır Kürtlerin köyünü, kentini yakıp yıkmak, onları yüz binler ve milyonlar halinde yurtlarından sürmek, Kürt aydınlarını ve siyaset adamlarını faili meçhullerle yok etmek çok doğal bir uygulamaya dönüşmüş. Olaylar yatışmayınca ve zaman zaman alevlenince de bu kez Batıya göçmüş, zor bela bir iş kurup ekmek parasını kazanan Kürtlere yönelik tehdit ve saldırılar; tatlıcı dükkanı basmalar, kitabevi yakmalar, inşaat işçisi, simitçi dövüp hastanelik etmeler, otobüs kurşunlamalar sahne alıyor…

Baylar, hangi çağda yaşadığınızın ve ne yaptığınızın farkında mısınız? Bir yandan 3 milyon Suriyeliye kucak açtığınızı iddia ederken (onun da ne biçim bir kucak açma olduğunu biz biliriz ya!) diğer yandan kendi tarihi yurtlarında yaşayan on milyonlarca Kürde reva gördüğünüz bu durum nedir, bunun insanlıkla, İslamlıkla, hakla hukukla bağdaşır yanı var mı?

PKK’yi ve onun eylemlerini bahane etmeyin. PKK’yi de siz vakti zamanında kendi istihbarat örgütünüz eliyle, kendi adamlarınızla kurdunuz ve bugüne kadar tepe tepe kullandınız, başkaları da kullandı. Baksanıza PKK şefleri Kürtler için ne bağımsızlık, ne federasyon, ne otonomi istemezken, sizin üniter devletiniz, sizin Kemalizminiz ve saireniz üzerine titriyorlar.

PKK Hem bunları yapıyor, hem türlü provokasyonlara araç olarak Kürdistan’da savaş yangını çıkarıyor, Kürt gençlerinin binler halinde kırımına, tarihi Kürt kentlerinin yıkımına, Kürt halkının yüz binler ve milyonlar halinde sürülmesine yol açıyor…

“PKK terörü” deyip durmayın, PKK’yi de yine sizinkiler idare ediyor. Baksanıza PKK’nin, HDP’nin, KCK’nın, ANF’nin tepelerinde, kilit noktalarında hep sizinkiler…

Yeter oynadığınız bu oyun, bu tiyatro!

Şu 21. Yüzyılda akıllı insanların, hak hukuk tanıyanların, vicdanı olanların izleyeceği yöntem bu değil. Kürt halkını ezerek, sürerek, kırarak bitiremezsiniz. Böyle yapmanız gerekmiyor.

Kardeşiz deyip duruyorsunuz. Kardeş olan, bizi kardeş gören böyle yapmaz. Yapılması gereken Kürt halkının tüm temel haklarını tanımaktır. Kürt halkı yerel planda, federal bir statü ile kendi kendini yönetirse, Kürtçe de Türkçenin yanı sıra resmi dil ve eğitim dili olursa dünya yıkılmaz, Türk halkı bir şey kaybetmez.

Dünyamızda böylesine federal, çok dilli, çok kültürlü onlarca ülke var.

Eşitlik ve adalet böyle sağlanır. Ülkeye barış ve demokrasi böyle gelir.

Bunun tersi Türkiye’yi de bir Afganistan’a, Irak’a, Suriye’ye, yani cehenneme çevirmektir. Cehennemin ateşi ülkenin dört bir yanını tümüyle sarıp onu yaşanmaz hale getirmeden bu soruna adam gibi bir çözüm bulmalıyız.

Sayın Erdoğan, Sayın Yıldırım, Sayın Kılıçdaroğlu, iktidarı ve muhalefetiyle AKP; CHP ve tüm ötekiler; politikacılar, aydınlar, yazarlar!

Şimdiye kadar onlarca kez denenmiş yöntemleri, bin kez söylenip sonuç vermemiş beylik lafları, hamaset edebiyatını, savaş çağrılarını bir yana bırakın, çağdaş bir tutumla sorun çözmeye yönelin, bu yangını söndürün.

Kendi yurttaşlarınıza bireysel ve kolektif insan hak ve özgürlüklerini tanıyın. Bunun için gerekli adımları atın. Ülkeye barış ve özgürlük getirin.

İsteseniz el ele verip bunu yapabilirsiniz. Yapmazsanız -bu dünyayı ve ahireti bilmem ama- tarih sizi de yargılayacaktır.

27 Haziran 2016

About Post Author