ÇİMA PARTİYA MAF Û AZADİYAN
Hak-Par’ın ilk Genel Başkanı Şeyh Abdulmelik FIRAT ( onursal Genel Başkanımız ) Parti Mmeclisi ve Başkanlık Kurulu toplantılarımızda hep şunu söylerdi bize. “ Arkadaşlar hepimiz eşitiz,bir birimiz den farkımız yoktur. Genel başkan sıfatıyla ben sadece birinci sıradaki kişiyim.” derdi.
Bu gelenek partimizde ilk genel başkanımızdan bu günkü genel başkanımıza kadar hep devam etti. Partimizde sıradan bir üye ile genel başkan arasında, kati hiyerarşik bir ilişki hiçbir zaman olmadı. Partimizde gerek üyelerimiz gerekse sempatizanlarıımız olsun, her kes genel başkanımız ile bile sohbet ederken, yada bir konuyu tartışırken, kendisini son derece özgür hissetti,duygularını yada fikirlerini gizleme,yada oto kontrol yapma gereğini duymadı. Partinin yönetim kademelerindeki hiçbir yetkili kendisini üye veya sempatizanlardan farklı görmedi. Eşitler arası bir ilişki yaşadı herkes. Her kes fikrinde ,son derece özgür oldu. Her fikir son derece demokratik bir ortamda tartışıldı. Kararlar genellikle konsensüs ile alındı. Çok nadir zamanlarda oylamalara gidildi. Oylamalarda azınlıkta olanlara da hep saygı duyuldu. Azınlığın çoğunluk olma hakkı hiçbir zaman önlenmedi. Hiç kimse farklı fikir ve görüşünden dolayı kınanmadı.
Hak-Par olarak Kürt ve Kürdistan sorunun çözümünü programımızın merkezine aldık.Ama hiç bir zaman ırkçı ve ayrımcı bir zihniyet taşımadık.Kürtleri hiçbir ulus yada etnik kökenden üstün görmedik.Ama hiçbir etnik yapı yada milleti Kürt halkından da üstün görmedik.
Hiç bir zaman zalimlerin yanında yer almadık, hep mazlumların yanında olmamız gerektiği bilinciyle hareket ettik.
Biz Türkiye’de gerçek bir demokrasiyi, refah toplumunu, Kürdistan’a da özgürlüğü savuna geldik.
Biz özgür demokratik,insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğünü kendine şiyar etmiş bir Kürdistan hayalini hep canlı tuttuk.Bundan sonra da bu ilke ile hareket edeceğiz.
Biz Türkiye’de Kürtlerin ve Türklerin gerçek hak eşitliğine dayalı federal bir sistemi savunduk. Ama hiçbir etnik azınlığın hakkını inkar etmedik. Etmeyeceğiz de.
Biz ana dilde eğitimi savunurken, bunu sadece Kürtler yada Türkler için savunmadık, Anadolu ve Kürdistan coğrafyasında yaşayan her kes için bunu savunduk.
Biz gerçekten kadın erkek eşitliğine inandık. Kadın ve erkeğin bir elmanın iki yarısı gibi birbirini bütünleyen unsurlar olarak kabul ettik.
Din ve vicdan özgürlüğünü her kes için savunduk. Hiç bir dini inanışın diğer inançtan daha kutsal olduğunu kabul etmedik. Herkesin ve her topluluğun kendine has kutsallarının olduğunu peşinen kabul ettik. Her kesin bir birinin inancına saygılı olmayı içselleştirme mücadelesi yürüttük. Devletin seküler olmasını, hiçbir inanca karışmamasını, inanç alanının cemaatlere bırakılmasını, devletin cemaatler arasında bir hakem rolü oynamasını savunduk.
Biz ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkını savunduk. Bu çerçevede Kürt halkının da kendi kendini yönetme hakkını savunduk. Ama başka uluslarında kendi kendini yönetme hakkına hep saygı duyduk.
Hak-Par olarak demokratik,açık ,şeffaf bir siyaseti savunduk. Şiddeti reddettik. Meşru müdafaa hakkı hariç, hep şiddete karşı durduk.
Çocukları ve gençleri toplumun geleceği olarak kabul ettik. Gençliğin kendisiyle ilgili kararlarda gerçek söz ve insiyatif sahibi olmasını savunduk. Hak-Par gençlerine bu özgünlük ve özerkliği sağlamaya çalıştık.
Hak-Par olarak biz teşebbüs özgürlüğünü ret etmediğimiz gibi,dezavantajlı sınıf,grup ve kesimler lehine daima pozitif ayrımcılığı savunduk. Emeğe saygıyı temel bir destur edindik. Çalışamayan, iş bulamayan , engelli ve yaşlılarımızı koruma gereğine inandık. Sosyal güvenliğin tüm toplumu kapsamasını, sağlıklı yaşama hakkının her kes için geçerli olduğuna inandık. Özetle sosyal devleti savunduk.
Hiçbir zulmu kabul etmedik ama asla zalim olma hayalini kurmadık,kurmayacağız da.
Biz demokrasiyi içselleştirmiş bir hareketiz. Demokrasinin erdemine inanmışız. Ne kaba gücümüzle, ne de sahip olduğumuz yada hiçte sahip olamadığımız ekonomik gücümüzle insanları etkilemeye çalışmadık. Umudumuzu paylaşarak kitlelere ulaşmaya çalıştık.
Din,dil,cinsiyet,etnik köken,felsefi inanış farkı yapmaksızın, insanı insan olması sıfatıyla sevdik.Her eğilim ve inanışta insanla yan yana eşit olarak yürümeği bilen bir hareketiz.
Kürt orijinli bir partiyiz. Kürt ve Kürdistan sorunun çözümünü programımızın merkezine almakla beraber, hiçbir etnik yapıyı sorgulama hakkını kendimizde görmedik. Partimizin kapısını her etnik kökenden gelen insana daima açık tuttuk. Kimseyi etnik köken veya inanışından dolayı ötekileştirmedik ve ötekileştirmeyeceğiz de.
Her kesin zevk ve tercihine,ulusal kültür ve sembollerine saygı duyduk. Aynı saygıyı Kürt Halkının renk,sembol,bayrak ve marşına karşı herkesten de bekledik.
Biz demokrasiyi ne kadar içselleştirdiğimizi 6. Olağan kongremizde her kese örnek olabilecek şekilde gösterdik. Farklı adaylar ve listeler, tam bir demokratik hava içinde yarıştı. Kazanan Kürt demokrasisi oldu. Kanımca bu hem Türkiye hem de Kürdistan demokrasisi için ilk örnektir.
Nazım Hikmet “söz veriyorum çocuklar, güneşli güzel günler göreceksiniz “ diyor. Bizde güzel ülkemizin insanlarına söz veriyoruz,müreffeh,demokratik, mutlu ve umutlu bir ülkenin inşası için hep çalışacağız.
Cahit Sıtkı Tarancı, diyor ki “ MEMLEKET İSTERİM NE BAŞTA DERT , NE GÖNÜLDE HASRET OLSUN,OLURSA BİR ŞİKAYET ÖLÜMDEN OLSUN”
Hak-Par ailesi olarak biz böylesi bir memleketi inşaya çalışıyoruz. Kapımız her kese açık. Gelin birlikte açık demokratik,şeffaf bir siyaset yapalım.Kurumsallaşalım,kurumların demokratik erdemine inanalım. Görün o zaman insan olarak,siyaset olarak neleri yapmaya kadiriz.
İşte yukarıda sıraladığım ve bu yazıya sığdıramadığım nedenler için Hak-Par’lıyiz. Biz değişim ve dönüşümün partisiyiz.Küresel dünyanın ürünüyüz. Ne geçmişin mirasını ret ettik. Ne de geleceğin fırsatlarını umursamazlıktan geldik. Halkın bağrından doğduk. Halkımızla yürüyeceğiz. 23.11.2014
Abdulmenaf KIRAN
Hak-Par Genel Başkan Yardımcısı