GÜNCEL

HAK-PAR İstanbul’da Halepçe Şehitlerini andı

Hak ve özgürlükler Partisi (HAK-PAR) İstanbul İl Örgütü,16 Mart 2014 tarihinde  İstanbul Bağcılar Meydanı, yürüyüş yolunda, Halepçe Katliamı’nın 26. yıl dönümü dolayısıyla basın açıklaması yaptı.

HAK-PAR İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Celal Baykara, İstanbul İl Başkanı Av. Semra Arcan Gökçen, PM. Üyesi Azad Sağnıç, il yöneticileri ve partililerin katıldığı basın açıklamasında Halepçe’deki katliamın trajedisini anlatan basın açıklaması okundu. İl Başkanı Av. Semra Arcan Gökçen tarafından “Halepçe ikinci Hiroşima’dırbaşlığıyla okunan basın açıklamasını olduğu gibi yayınlıyoruz.

HALEPÇE İKİNCİ HİROŞİMA’DIR!

Güney Kürdistan’da küçük  bir kenttin adıdır Halepçe. Irak Diktatörü Saddam Hüseyin’in 16  Mart  1988’de yaptığı kimyasal katliamla duyurdu adını.

Irak’ın zorba lideri Saddam  Hüseyin; her zorba diktatör, her kanlı rejim gibi zulmünü ilelebet sürdürmek için, hem kendi halkına, hem de komşu halklara kan kustururken, Güney Kürdistan’da yaşayan Kürtlerin haklı ve meşru taleplerini bastırmak, özgürlük mücadelesini yok etmek için de sayısız kanlı operasyonlar düzenliyordu. Bu operasyonlar 1986 yılında tam anlamıyla jenoside dönüşmüştü. “Enfal” adı verilen ve Kürtlerin kökünü kazımayı hedefleyen bu operasyonların bir devamı olarak, 16 Mart’ta Kürt şehri Halepçe’de inanılmaz bir vahşete girişir.

Savaş uçakları, Saddam’ın emriyle, Halepçe’ye gaz bombaları ve kimyasal silahlar yağdırdılar. Bombardıman üç saat sürdü. Bombardıman bittiğinde sokaklarda ölüm sessizliği ve ortalıkta binlerce ceset vardır. O gün, çoğunluğu çocuk ve kadın 7 bin Kürt can verdi, 15 bin kişi de yaralandı. Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre günümüze kadar kimyasal saldırı nedeniyle 43 bine yakın kişi öldü, 61 bin kişi de sakat kaldı.

Bu kanlı katliam kurtulan on binlerce  Kürd, Türkiye ve İran sınırına  dayandı. 
O  zamanlar  adı  kuzey  Iraklılar(!)  olarak  anılan  Kürtler,  sığındıkları ülkelerde içler acısı  mültecilik şartlarının yanı sıra ağır tabiat şartlarının da  kurbanı  oldular. Binlerce Kürd yolarda, soğuktan, açlıktan ve hastalıklardan dolayı yaşamını yitirdi. Kürtler, bu büyük dramı 20. Yüzyılda; güpegündüz, insanlığın gözleri önünde yaşadılar. Dünya kamuoyu ise bu katliamı sessizce izlemekle yetindi.

Halepçe katliamını, babasının kucağında ölen  bebeğin o  unutulmaz  fotoğrafı  ile tespit  eden ve çektiği bu fotoğrafla tanınan gazeteci Ramazan Öztürk tanıklığını şöyle dile getirir:

“Bütün sokaklar cesetlerle doluydu. Etrafta dayanılmaz bir koku hâkimdi. Körpecik bebelerden bazılarının derileri kavrulmuş, bazılarının vücudu mosmor olmuştu. Cesetlerin çoğu kadın, çocuk ve yaşlı insanlara aitti. Bazı bebekler annelerinin kucağından fırlamış yerde sere serpe yatıyordu. Kimi evinin avlusunda kurulmuş sofra başında; kimi kapının eşiğinde; kimi bebeğini emzirirken; kimi oyun oynarken yakalanmıştı zehirli ölümün pençesine…

Şehrin dışındaki boş tarlalarda ise, toplu halde ölmüş yüzlerce insan vardı. Uzaktan bakıldığında, sanki tarlalarda ot yerine insan bedenleri biçilmişti. Bu açık hava mezarlığında, yine kadın ve çocuklar çoğunluktaydı. Hepsi birbirlerine sokulmuş, korkunç ölüme teslim olmuşlardı.
Bazıları ise, su birikintilerinin başında ölüvermişlerdi. Bunlar da, kimyasal gazların yaktığı vücutlarını suyla ıslatarak kurtulmaya çalışanlardı. Toplu cesetlerin arka planında, otlarken yine zehirli gazın etkisiyle telef olmuş ve vücutları şişmiş hayvanların görüntüsü göze çarpıyordu. Kısacası, bomba isabeti almış birkaç binanın dışında her şey yerli yerindeydi, ama bütün canlılar ölmüştü.”

Sivil halka karşı bu tür ve bu büyüklükte bir bombalama o zamana kadar hiçbir yerde gerçekleşmemişti. Saldırıda kullanılan Hardal gazı; Deriyi tahriş ederek solunum yollarını ve gözleri etkiliyor, sinir sistemine inanılmaz zararlar veriyor, su ve yiyeceklere kolayca karışıyor, solunum sistemini de bozuyor.

Uzmanlar, hardal gazının etkilerini dile getirirken: “Nagazaki ve Hiroşima’da iyonlaşan atomların tersine, hardal gazı gelecekteki nesil için de tehdit oluşturuyor. Bu gaza maruz kalan insanlar, yıllar sonra bile büyük acılar çekecek, uzun vadede özellikle DNA üzerinde önemli zararlara yol açacak” diyorlar.

Evet, 20. Yüzyılın kinci Nagazaki ve Hiroşima saldırısı, Irak’ın kanlı diktatörü eliyle şirin bir Kürd Kenti olan Halepçe de yaşandı.

Tarihin bu trajik sayfası da gösteriyor ki zalimlerin geleceği yoktur. Hak ve Özgürlükleri için ayağa kalkmış hiç bir halkın haklı mücadelesi zor, baskı ve katliamlarla bastırılamaz. Ne kadar zalim olursa olsun, ne kadar zulüm yaparsa yapsın, her zorba rejim en sonunda yerle bir edilmiş, tarihin çöplüğüne gönderilmiştir.

Biz Hak ve Özgürlükler Partisi olarak;  Kürt halkına karşı yapılmış bu soykırımı bir kez da lanetliyor, yaşamını yitirenleri saygıyla anıyoruz.

Kahrolsun diktatörlük!

Yaşasın Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesi!

HAK-PAR

İSTANBUL İL ÖRGÜTÜ

About Post Author