Bir ay süren oruç sonunda Ramazan Bayramı kutlamaları başladı.
Ne yazık ki bu bayram da, pandemi nedeni ile buruk geçecek, tutuklu ve kısıtlı kaldığımız evlerimizden çıkıp bayram coşkusu ile sevdiklerimizle kucaklaşamayacağız. Gülyüzlü çocuklarımız kapılarımızı çalıp bahşiş ve şeker toplayamayacak.
Belki başka bayramlarda, özgürlükte kucaklaşır, tokalaşır daha çok öpüşürüz, bayram tadında bir yaşam süreriz. Ama şimdilik önümüzde yenmemiz gereken gözle görünmeyen ama dev gibi bir canavar var ve insanlığın bu canavarı yenmesi gerekir.
Tüm temiz yürekli, hoşgörülü Müslümanların bayramını yürekten kutlarım.
Kürdler, geçmişten günümüze, Kürd Karşıtı nizamın etnik İslamiyet anlayışından çok zarar gördü. Etnik İslamcıların Kürdlere reva gördüğü çağ dışı politikalar; yüz yıldır statü bekleyen Kürd halkını engellemeyi ve onun ulusal demokratik hakları yolundaki mücadelesini yok edemedi.
Kürd ülkesini kendi aralarında paylaşmış olan Türkiye, İran, Irak ve Suriye gibi sözüm ona “İslam” ülkelerinin; İslamiyete sonsuz hizmetleri dokunmuş ve hala İslamiyeti etnik temelden uzak gerçek bir biçimde özümleyen Kürdlere karşı sürdürdükleri ırkçı, sömürgeci ve hiçbir din ve inanışta yeri olmayan hoşgörü ve merhametten uzak tutumlarını din kisvesi altında sürdürme çabaları bugün de devam ediyor.
Bugün Ortadoğuda dört “İslam” ülkesi Kürdlerin kolektif haklarını gasp etmiş ve bugüne dek Kürdleri engellemek için akla hayale gelmeyecek baskı ve katliamlar uygulamıştır. Bu ülkeler İslamiyet’i kendi kimliklerinin ve etnik yapılarının hizmetine koşmuştur. Araplar önce Arap sonra Müslüman gibi davranmaktadır. Farslar ve Türkler de öyle. Bu ülkeler kendi aralarındaki sonsuz uzlaşmalara rağmen Kürdlerin özgür bir geleceğe kavuşmasını engellemek için Kürd karşıtı bir nizam içinde ortak hareket etmektedirler.
Bugün dünyada 52 İslam ülkesi var. Bunların 17 tanesi Araplardan oluşuyor. Bu ülkeler kendi aralarında birçok ekonomik ve sosyal işbirlikleri ve dayanışma organları kurmuş ve yürütmrktedirler. Kürdler Müslüman bir millet olduğu ve İslamiyete çok büyük hizmetler verdiği halde İslam Ülkeleri İşbirliği teşkilatlarına alınmamaktadır.
Kürdlerin kendi coğrafyalarının parçalanması sonucu Kürdler her parçada birbirlerine komşu haline getirildi. Ülkeleri rızaları dışında parçalanmış olan Kürdler, bölgede bir hukuk mücadelesi sürdürmektedir. Bu nedenle her atlastaki Kürdler bu parçalı duruma itiraz etmekte ve her fırsatta kendileri için statü talep etmektedirler. Bundan daha insani ve doğal bir talep olamaz.
Yıllardır “din kardeşliği” mavalı ile Kürdler engellendi. Kürd halkı Kürdlerin özgürleşmesini engelleyen, statü sahibi olmaması için her türlü politikayı uygulayan bu sömürgenlerin “din kardeşliği” palavralarına artık kanmamalıdır.
Son yıllarda Kürd coğrafyası Şaban, Ramazan, Bayram demeden sürekli askeri kuşatma altında tutulmakta, militarist politikaların hedefi haline gelmiş bulunmakta, savaş ve yangın yeri haline getirilmektedir. Bu tür politikaları uygulayanlar kendilerine İslam ülkesi dediği halde, bu zulmü Müslüman Kürd halkına reva görmektedir.
Bu hukuksuzluk asla kabul edilemez!
Geçen yüzyıllarda Kürdlerin statü sahibi olması konusu uluslararası toplumun gündeminde yoktu. Bu yeni yüzyılda Kürd milleti mutlaka hak ettiği özgür ve demokratik yaşama kavuşacaktır. Sömürgecilerin panik ve telaşı bundandır.
Dileriz ki, bayram vesilesi ile hukuk tanımaz baskıcı Kürd karşıtı siyasetler bir nedamet göstersin, inandıkları dinin hürmetine bile olsa Kürdlerin temel hak ve hukukunu tanısın.
Bu duygularla tüm temiz yürekli gerçek Müslümanların Ramazan Bayramı’nı kutlar, sağlıklı ve mutlu günler dilerim.12.05.2021
Latif Epözdemir
Hak ve Özgürlükler Partisi Genel Başkanı