GÜNCEL

KÜRDLER İKİ SEÇENEK ARASINDA MI BIRAKILMAK İSTENİYOR!

Davut BİLİNMİŞ

Anayasalar bir devletin demokratik hukuk devleti olup olmaması bakımından yapılan bir temel sözleşmedir.

Türkiye 1924 yılından bu yana, bazı değişiklikler olmasına rağmen, günümüze kadar aynı anayasa ile yönetilmektedir.

“Anayasanın ilk dört maddesi tartışılamaz, değiştirilmesi teklif edilemez” hükmü aralıklarla hazırlanan bütün anayasalarda korunmuştur.

Seçimler yaklaştıkça “sistem” tartışmaları ve akabinde anayasanın dört maddesi teğet geçilerek tartışılmaya ve gündem yaratmaya çalışılıyor.

Bir taraftan dini kuralların hakim olduğu bir anayasa ve sistem diğer yandan tekçi yapıyı savunan sistemi cilalayarak devamını sağlamaya çalışmak.

Din kurallarının hakimiyetini inşa etmek veya tekçi sistem, ikisinin de demokrasiye, hukuka, insan haklarına ve çoğulcu sosyal devlete kapalı olduğu aşikardır.

Ancak son dönem tekçi sistemin sahibi ve sözde yeni sistem getirmeye çalıştıklarını iddia eden partiler, önlerinde tek engel olarak gördükleri Kürd oylarını kendi yelpazelerine çekme konusunda, Kürd  sorununu “çözme” çıkışları ile eskiyi cilalayarak kitlelerin önüne getirmeye hazırlanıyorlar ve getirmeye başladılar.

Manidar olan, Kürd sorunu nedir, ne değildir? konusu ise hiç tartışılmıyor.

Kürdlerin bir kısım desteğini alan HDP ise, son dönem yaptığı açıklamalarla, iki tarafa da mesafeli olduklarını ve demokratik bir anayasa ile Türkiye’nin temel sorunu olan Kürd sorununun çözümü üzerinde politika yürütmektedirler.

HDP’nin bu yaklaşımları son derece yerinde ve doğru tespitlerdir denilebilir.

Önemli olan bu konuda samimi olmak ve birileri tarafından rotalarının değiştirilmemesi olduğunu unutmamak.

Ayrıca Kürd kamuoyunun dikkatli bir takibi gerektirmektedir.

Başlangıç konuşmaları ile varılan noktadaki durumlarını analitik bir gözle takibe almaktır.

Dileğim HDP’nin,  ilk ve son mecraları bu süreçte, konuşmaları ve siyasi yaklaşımlarının, paralellik göstermesidir.

Kürdi parti ve siyasetlerin büyük bir kesimi ise uzun vadeli hedefleri güncel olarak tartışarak, mevcut güncel siyasetin dışında kalmakta ısrar etmektedirler.

Bunlardan HAK-PAR güncel siyaset konusunda diğerlerinden farklı olmakla beraber, gündemlerini bazen farklı konular almasına rağmen gündemin içinde kalmaya gayret ettikleri görülmektedir.

Sonuç olarak Kürdler güncel siyasetin belirleyici aktörü olmasına rağmen, iki sistemin tartışmaları arasında tercihe zorlandığını görmekteyiz.

Kürdlerin seçim arifesindeki potansiyelleri, kendi ulusal sorunlarının çözümüne hizmet için var olmadığı sürece, dayatan değil, dayatılmaya zorlanan olmaya mahkum olacaktır.

Dayatmalara zorlanmaması için, Kürdi siyasetlerin uzun vadeli hedeflerini saklı tutarak, güncel siyaset ve politikaların içinde rol oynamaları bir zorunluluk haline gelmiştir.

Kürd siyaseti kendini güncellemediği süre ve güncel siyaseti kendileri için bir görev haline getirmediği taktirde, Kürdler dayatılan sistemlerin parçası olmaya devam edecektir.

Yirmibirinci yüzyılda planlamadan yoksun hiçbir güç ve kurumun başarı şansı yoktur.

***Konuk Yazarlar bölümünde ifade edilen görüşler hakpar.org.tr’nin politikalarından bağımsız, yazarın kendisini bağlamaktadır***

About Post Author