TÜRKİYEDE SEÇİMLER YAKLAŞIRKEN
Türkiye tam olarak seçim sürecine girmiştir denilebilir, gerek iktidar kanadından ve gerek muhalefet kanadından peş peşe vaadler gündeme gelmektedir.
İktidar olsun, muhalefet olsun vaadlerde bulunması artık doğal bir hal almıştır. Sebebine gelince Türkiye’de fiili olarak yaşadığımız dönemleri sayarsak, yetmişli yıllardan bugüne dek, Demokrasi ve mücadelesi, seçimden seçime kadar hep vaadlerle gündeme gelmiştir.
Seçimlerden sonra ise, verilen vaadler tek tek unutulup gidiyor, yeni hükümet bürokrasiyi ve ülkeyi yönetmenin nimetleri ile uğraşırken, halk ise tekrarlanan bu manzaralardan hoşnut olmazsa da seyretmekten başka bir şey yapamıyor.
Bir sonraki dönem yine vaadler, vaadler, demokrasi ve mücadelesi ise hep lafta kalıyor.
Fakat bu sefer pek geçmişe benzemiyor, ekonomik sorun artık geçiştirilecek boyutta değil, Ortadoğu’da KÜRD ulusal sorununu ötelemek için, militarizme harcanan finans kaynaklarının artık ekonomik açıdan mızrak çuvala sığmayacak noktaya gelmiştir.
Enflasyon yükseliş trendine devam ederken, esnaf kredisini ödeyemediği gibi geçim derdine düşmüş durumda.
Büyük iş yerleri üretim için alınacak hammaddenin satılık ürüne dönüştürene kadar, yeni alınacak hammadde fiyatları, satacağı ürünün fiyatını geçiyor.
Böyle bir ortamda üretim yerine mevduat hesapları, üretim yapmaktan daha cazip hale geliyor.
Üretimin olmadığı ve gelişmediği ekonomilerde bütün toplumu etkileyen iyileşmeden bahsetmek olanaklı değildir.
Köklü çözümler getirilmeden ekonominin düzlüğe çakması zor görünüyor.
Köklü çözümler nelerdir ;
Bu yüzyılda ekonominin düzlüğe çakması İçin, devlettin bünyesindeki, demokrasi, hukuk ve adaletin kurumsallaşması İle mümkündür.
Demokrasinin kurumsallaştığı toplumlar, eğitim, teknoloji ve insan kaynaklarının, ekonominin birer alt yapısı ve kaynakları, fonksiyonel olarak işlev görmektedir.
Bunlar olmadığı zaman ekonomide kalıcı iyileşmeler beklemek olası değildir.
Bugün itibariyle Demokrasi ve hukukun güçlenmesi için elle tutulur bir Proğram ve çalışma ülke gündemine girmemiştir.
Son kırk yıldır, ülkede terör bahanesi ile militarizm beslenmekte böyle bir ortamda, demokrasi ve demokratikleşmeden bahsetmek toplumla alay etmektir.
Unutmamak lazım şiddet ve militarizm birbirini besleyen olgulardır.
Demokrasi nasıl gelişir ?
Her şeyden önce şiddet ortamının tümden ortadan kalması ve şiddeti besleyen bütün kaynakların ortadan kaldırılması gerekir.
Demokrasi ve hukukun kalıcı olarak yerleşmesi için, toplumun bütün kesimleri kapsayan, kabul eden, bir anayasa İle mümkündür.
Tekçi bir sisteme dayalı anayasalar artık miadını doldurmuş ve çağa ayak uyduramamaktadır.
Dünyada çoğulculuk artık zenginlik sebebi olarak tanımlanmıştır.
Türkiye’nin içinde bulunduğu süreci irdelediğimiz zaman ;
Takip edebildiğimiz kadarıyla, bugün itibariyle, iktidar ve muhalefetten halkın refahını yükseltecek bir proğrama sahip olmadıkları söylemek zor değil.
Yıllardır tekrarlanan döngünün devam ettiğini görmekteyiz.
Ayrıca, Kendisine ‘’demokrasi’’ gücüyüm diyen diğer blok ise, Kürtlerin bir kısım oy potansiyelini de kullanarak, somut hiçbir vaadde bulunmadan, şurdan burdan mesajlarla, miadını doldurmuş sisteme kan vermeye çalışmaktadırlar.
Sisteme kan pompalarken, militarizmi besleyen şiddete karşı kesin bir dille karşı koymadan, bunun adına da ‘’ demokratikleşme, denilmektedir, halbuki kırk yıldır, ülkenin temel sorunlarının masaya yatmaması ve çözülmemesi için şiddeti kendilerine yol çizenlerin amacı ortada iken, karşı koymamak demokratikleşmeye en büyük engeldir.
Önemli olan artık bu bilinmeyen denklemin bilinir hale gelmesi için siyaset yapmaktır ve üretmektir.
Bu denklemi çözmeye çalışanlar artık kendilerini göstermeye başlamış durumdadır.
Bunlardan HAK-PAR / Hak ve Özgürlükler Partisi ;
seçime girebilme koşullarını yerine getirmeye çalışarak, bu denklemi çözülür hale getirmeye çalışanlardan biridir.
Hak ve Özgürlükler Partisi, yoğun bir çalışma İle seçime girme koşulunu yerine getirmek için, örgütlenmeye hız vermiştir.
Hak ve Özgürlükler Partisi, Proğramında AB standartlarında bir çoğulcu demokrasi ve Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerini savunan, statü isteyen bir parti olarak, her tür şiddete karşı çıkarak, ülkede geleceğin inşaasında önemli bir rol üstlenmiştir.
Bu parti seçime girmesi halinde bazı ezberlerin ve denklemlerin bozulacağını ve hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı, halkı aldatarak devam edemeyeceğini göstermek için yoğun bir çalışma içindedir.
Bu çalışmaya, başta KÜRD yurtseverleri, siyasi yapıları ve Türkiye genelinde kendisine demokratım diyen, ülkenin aydınlık geleceğini isteyen herkesin desteklemesi gerekiyor.
İşte o zaman bilinmeyen denklemler tek tek çözülerek, demokratikleşmenin, demokrasinin, ekonominin ve çözümsüz kalan temel sorunların önü açılmış olur.
Davut BİLİNMİŞ
HAKPAR / Hak ve Özgürlükler Partisi
Ekonomi politikadan sorumlu
Genel Bşk. Yrd.