Güney Kürdistanda 33 yıl önce başlamıştı soykırım hareketi. Enfal adı taşıyan hareket adını bir ayetten almıştı. Bu daha sonraları tüm dünyanın gözünün önünde gerçekleştirilmiş bir soykırımın da adı olarak tarihe geçecekti. Daha Mart ayında görülüyordu hareketlenmeler ve nihayet 14 Nisandaki ilk toplu katliamdan sonra Enfal soykırımı planı devreye girmişti.
15 Nisan 1988 Enfal soykırımlarının resmen başladığı gün olarak tarihe geçti.
İlk katliamlar Süleymanîye kentinde başladı. Güney Kurdurtanın Süleymaniye kentinde “EMNE SÛREKE” diye bilinen ve Saddam zamanında “Merkezi Güvenlik Karargâhı” olarak kullanılmış ve ama bu gün müzeye dönüştürülmüş işkence hanede “kişiye özel İşkence Odaları”, “Kadınlara şerefle Tecavüz Odaları” “Eğlence Odaları” ve daha başkaca da değişik amaçlı odalar hazırlanmıştı.
Baasçılar peşmerge evlerini basıp pêşmergeyi yakalayamayınca anasını, kız kardeşini ya da varsa eşini alıp bu işkence hanelere getirmişler ve günlerce hücrelerde tutmuşlar. Bu esnada birçok dirençli kadın zorla tecavüze uğramıştır. İşte bu işkence hanelerde tecavüze uğrayan kadınların çoğu tarih tanıktır ki, FKÖ gerillaları tarafından tecavüze uğratılmıştır.
Bİlindiği gibi 1982 yılında, İsrail-FKÖ Savaşı sonrasında binlerce Filistinli gerilla Ortadoğu’nun çeşitli yerlerine özellikle de “Arap-islam” devletlerine sığınmıştı. Daha sonraları bu gerillaların bir kısım uzman kadroları sorunlu olan Afganistan, Pakistan, Bangladeş, Etyopya vb. ülkelerde “kontrgerilla” eylemleri ile görevlendirilmişti. Bu gerillalardan hatırı sayılır sayıda bir gurup da Saddam ile Yaser Arafat arasındaki özel bir sözleşme sonucunda Irak’a gitmiş ve Kürdistan savaşında görevlendirilmiştir. Saddam tarafından yüksek ücretler karşılığında görev yapan FKÖ gerillaları Kürdistan’dak işkence, ölüm, suikast ve diğer eylemlerin düzenlemesinde rol almıştır.
Saddam bu FKÖ gerillalarına “Halk Ordusu Fedaileri” adını vermişti. Bunlar kendi aralarında da görev aldıkları birimler adı ile tasnif edilmişlerdir. Örneğin, “Kadınların şerefine tecavüz” birliği vs. gibi. Bu kişilerin maaş ve iaşe kartlarında da benzer ifadeler kullanılmıştır. Bu durum bu kişilerin birbirlerinden ayırt edilmesine yardımcı olmuştur. (Daha fazla bilgi için bakınız” Kenan Makiya, Vahşet ve Sessizlik, Savaş, Diktatörlük, Başkaldırı ve Arap Dünyası Çeviren Arif Karabağ, Avesta/Acil Kitaplar, 2003 İstanbul, s. 354-35)
Elbette ki ENFAL bir insanlık suçudur. Halepçe soykırımı Enfal kararı üzerine gerçekleştirilmiştir. Enfal boyunca 183 bin Kürt öldürülmüştür. Bunların 8000 tanesi Barzan aşiretine mensuptur. Enfal insanlık bayrağının yere indiği bir demdir. Tarih bu soykırımı yazacaktır. Kürt halkı asla Enfal ile başlamış olan bu Kürt katliamlarını unutmayacaktır. Bu ibret verici soykırım kuşaktan kuşağa ulaşacak ve insanlık durduğu sürece bir kara leke olarak tarihteki yerini alacaktır.
Enfal şehitlerini saygı ile anıyorum.
Soykırıma yardımcı olan, silah ve kimyasal zehir veren, bizzat işkence hanelerde canavarca masum insanları katledenleri nefretle kınıyorum.
Bu soykırıma sessiz kalmış olan “Müslüman” devletler, İslami örgütler ve diğer uluslararası güçler bu utancı dünya durdukça alınlarından silemeyeceklerdir.
Latif EPÖZDEMİR
HAK-PAR Genel Başkanı