ZORU BAŞARDIK, KAZANACAĞIZ
Latif EPÖZDEMİR*
Bu yıl içinde Türkiye’de altı aylık sürelerle iki genel seçim yaşadık. Partimiz HAKPAR her iki seçime de girmeyi başardı ve her iki seçimde de beklentilerin üzerinde bir oy artışı elde ederek seçimlerin en başarılı partisi oldu. Özellikle 1 Kasım seçim sonuçlarında elde edilen %90 lık başarı HAKPAR’ı birinci lige taşıyarak birçok kişiyi düş kırıklığına uğrattı. Düş kırkılığına uğrayan çevreler kuşkusuz ki HAKPAR’ın başarılı olmaması için ellerinden geleni yaptılar ama partimiz zoru başardı ve seçimlerin galibi oldu.
Seçimler öncesi birçok zorlukla karşı karşıya kaldık. Bizi umutsuzluğa ve karamsarlığa düşürecek propagandalara maruz kaldık. Önceleri seçime giremeyeceğimiz, seçime girebilmek için yeter sayıda aday bulamayacağımız sanıldı, bu yaygınlaştırıldı. Daha da önemlisi “HAKPAR AKP’nin lehine seçimlerden çekildi” şeklinde yalan yanlış haberler yer aldı kimi basın yayın organlarında. Kimileri de “HAKPAR fazla milletvekili istedi diye HDP ile anlaşamadı” diye söylenti yaydı, insanların kafasını bulandırdı. Ankara faciasından sonra da kimileri HAKPAR’ın seçimleri “boykot” edeceğini yaygınlaştırdı. Kimi HAKPAR dostlarının da eğilimi bu yönde gelişti. Ama Bu söylemler ve algı operasyonları kar etmedi ve partimizi yolundan çeviremedi, yıldırmadı, umutsuzluğa sürüklemedi.
Kuşkusuz ki bu seçimler eşit ve adil de değildi. Seçime giren siyasi partiler eşit koşullarda yarışamadı. Biz hazineden yardım alamadık. Maddi olanaklarımız sadece dostlarımızın katkıları ve üyelerimizin fedakârca ödenti ve bağışları ile sınırlı kaldı. Yandaş medyamız yoktu, düşüncelerimizi ifade edecek ve bu düşünceleri halka ulaştıracağımız medya olanaklarımız yoktu. Ülke medyası, ikiye bölünmüş, tam da bir kutuplaşma içindeydi ve her iki kutupta da bize bilinçli olarak yer verilmedi. Sadece TRT de ve kimi Kürtçe yayın organlarında kendimizi ifade şansı bulabildik. Majör kanallar bize ambargo koydu.
Parlamentoda gurubumuz yoktu, belediyelerimiz ve benzer kazanımlarımız yoktu. Yerelde ve genelde iktidar olanaklarından ve imtiyazlarından yoksunduk. Korku salarak, tehdit ederek oy almadık. Halkı şiddet eylemleri ile tedip etme niyeti de gütmedik. Şiddetten uzak durduk, karşı olduk, barışçı demokratik çözüm önerileri sürdük. Diyalogdan yana olduk, savaşa, kana ölümlere karşı geldik.
Kibirimiz, şantaj araçlarımız, tehdit mekanizmalarımız, korku sancaklarımız yoktu. Silah seslerinin gökleri inlettiği bir ortamda biz ancak halkımızın sağ- duyusuna ve gönlüne hitap edebildik, vicdanına sığındık. Halkımız mesajımızı aldı ve partimizin görüşlerine el salladı.
HAKPAR halkın bu sempatisini kılavuz alarak geleceğe uzanmaya çalışacak.
Yeter oranda propaganda araçlarından yararlanamadık. Haziran seçimlerinin başlangıcında otobüsümüz kaza yaptı ve kullanılamaz hale geldi. Geniş bir araç parkuru oluşturup ülkeyi gezerek kendimizi yeter oranda anlatma şansını bulamadık. Yeter oranda görsel propaganda malzemesi hazırlayamadık. Zaten ilke olarak da çevreyi kirletmeyi, gürültü kirliliği yaratmayı pek uygun da görmüyorduk.
Halkın gönlüne hitap etmek bizim esas tercihimizdi.
Kasım seçimlerine bir hafta kala ne yazık ki, sayın genel Başkanımız Fehmi DEMİR’i elim bir trafik kazasında kaybettik. Bu nedenle gündemimiz değişti ve seçim sonuna dek tüm çabamız genel başkanımıza karşı son görevlerimizi yerine getirmekle geçti. Yasımız büyüktü ve son viraja yaslı girdik, yas ayinimizi başkalarının yaptığı gibi“siyasal rant“elde etme fırsatına çevirmedik. Başkanımızı kaybetmek derin bir yaraydı bizim için. Seçim sürecindeki en büyük kaybımız genel başkanımızı yitirmiş olmamızdı. Partimiz seçimler sonucunda büyük bir başarı elde ettiği halde biz, onsuz yeterince sevinemedik, üzüntümüz hala sürüyor.
Seçimlere girmeye karar verdiğimizde işimizin kolay olmadığını biliyorduk. Birlik çalışmalarımız sonuçsuz kaldı. En yakınımızdaki kimi dostlarımız da bize beklediğimiz oranda destek sunmadı. Ama zoru başarmak zorundaydık. Kararlı adımlarla ve inançlarımızla yolumuza devam ettik. Güçlü değildik ama doğru yoldaydık. Başarmamamız için hiçbir neden yoktu.”Güçlüye değil, doğruya destek” istedik ve halkımızdan bu desteği aldık.
Teşekkür ediyoruz. Minnettarız.
Halkımızın desteğine laik olmaya çalışacağız ve halkımızın taleplerini tüm gücümüzle dile getirmeye devam edeceğiz. Bu halkımıza verdiğimiz sözümüzdür.
Şimdi daha çok işimiz var. Bu nedenle her HAKPAR’lı nefer bir ordu gibi çalışacak. Gelecek güzel günler için, halkımızın özgür ve demokratik bir yaşama kavuşması için sıkı bir çalışmaya ihtiyacımız var.
Çünkü “dev gibi işler başarmak için karıncalar gibi çalışmamız” gerekir.
*Hak ve Özgürlükler Partisi / HAKPAR
Genel Başkan Yardımcısı