GÜNCEL

DIŞ POLİTİKA KARŞILIKLI SAYGI VE BARIŞÇIL BİR ZEMİNE OTURMALIDIR.

Türkiye, bu gün hemen tüm komşularıyla; Irak, İran, Suriye, Rusya, Ermenistan, Yunanistan ile bunların dışında Arap ülkeleri, İsrail, AB ve ABD ile de sürekli sorunlu bir dış politika izlemektedir. Neredeyse “kavga” içinde olmadığı ülke yok gibidir.
Bu durum sürdürülebilir değildir.
Türkiye’nin dış politikasını etkileyen komşularıyla sürekli gerilim içinde tutan konuların başında Kürt sorunu gelmektedir. Geçmişte Irak politikasını belirleyen Kürt karşıtlığının, anlamsız “kırmızı çizgilerin” bu gün aşılması, Güney Kürdistan hükümeti ile dostane ilişkiler geliştirilmesi hem Kürtleri sevindirmiş hem de Türkiye’ye ciddi ekonomik kazançlar sağlamıştır.
Türkiye Güneydeki Kürtlerle geliştirdiği olumlu ilişkileri, Suriye’de, İran’da yaşayan Kürtlerle de sürdürmelidir. Komşu Irak’ta taşların yerine oturmaması, Sünni ve Şii Arap kesimi arasında süregelen şiddet olayları,
ardından Suriye’deki iç savaş, bölgede radikal terör gruplarının, El Kaide’nin ve onun bir türevi olan IŞİD’in güç kazanıp hem bu ülkeler, hem de genel olarak bölge ve dünya ölçeğinde ciddi bir soruna dönüşmesine yol açtı. IŞİD son dönemde saldırılarını yoğun biçimde Kürt bölgelerine yöneltti, Kürt halkı bakımından yeni trajedilere, göçe ve katliamlara yol açtı.
Bölge ülkeleri arasındaki rekabetten yararlanan, belli dış desteklerle büyüyen bu örgüt şu anda küçümsenmeyecek genişlikte bir alanı kontrol etmektedir. Akıl almaz barbarca yöntemlere başvuran IŞİD, sözde İslam adına hareket ediyor ve böylece en başta da İslam’ın prestijini sarsıyor, zararını en çok İslam dünyasına veriyor.
IŞİD’in etkisiz kılınması bugün bölge ülkeleri ve tüm dünya için hayati bir önem kazanmıştır. Bunun için sorumluca bir tutuma ve ciddi bir işbirliğine ihtiyaç vardır.
Irak ve Suriye’ye barışın ve istikrarın gelmesi, Filistin ve Kıbrıs sorunu gibi bölgedeki diğer önemli sorunların çözümü için Birleşmiş Milletler Örgütü üstüne düşeni yapmalı ve dünyamızdaki büyük ve etkili güçler sorumlu davranmalıdırlar.
Biz Hak ve Özgürlükler Partisi olarak; ulusların kendi kaderlerini belirleme hakkını tereddütsüz savunuyoruz.
Ulusal ve bölgesel sorunların çözümünde kuvvet kullanmama, silahlanma yarışının durdurulması, kaynakların eşitlikçi ve barışçı bir dünyanın kuruluşuna harcanması için etkin bir politika yürütülmesi gerektiğini savunuyoruz.
Hak ve Özgürlükler Partisi, komşu ülkelerle barış içinde yaşamaktan ve var olan sorunların barış içinde, görüşmelerle yoluyla çözümünden yanadır.

About Post Author