HAK-PAR Parti Meclisi Sonuç Bildirisi
Kürtler kolektif taleplerini merkeze alan bir siyaset izlemelidir.
10. Olağan Büyük Kongremizin ardından 29/30 Haziran 2024 tarihinde Ankara Genel merkezde toplanan Parti Meclisimiz, gündemindeki konuları görüştü. Başkanlık Kurulunu seçti ve aşağıdaki bildiriyi kamuoyu ile paylaşmayı kararlaştırdı.
Basına ve Kamuoyuna
Küresel ısınma ve iklim krizi nedeniyle dünyamız felaketin eşiğindeyken, arkasında ABD ve NATO’nun olduğu Ukrayna ile Rusya arasındaki yıkıcı savaş, başta Avrupa ülkelerinin kaynaklarını daha çok silahlanmaya ayırmaları, faşizan, sağ partilerin güç kazanması, demokratik değerlerin silikleşmesi olmak üzere pek çok olumsuz sonuçlar üreterek devam ediyor.
Yine HAMAS’ın İsrail’e gerçekleştirdiği saldırının ardından Gazze’de başlayan ve sivil yerleşim alanlarının da yerle bir olmasına, ağır kayıplara neden olan savaş, bölge devletlerine de sirayet etme potansiyelini taşıyarak, Ortadoğu’da da istikrarsızlığı büyütüyor.
Pek çok çatışma ve gerilim noktasına ek olarak süregelen Suriye iç savaşı, Irak’taki istikrasızlık, İran’ın tüm bölgeyi tehdit eden politikaları, Çin ve ABD’nin Tayvan üzerinde yeniden ısıttıkları gerilim de tırmanarak devam ediyor. Ellerinde on binlerce nükleer silah bulunduran ülkeler birbirini tehdit etmeyi sürdürüyor.
Bu koşullarda Türkiye’de AKP/MHP iktidarı da, Kürt karşıtı zihniyeti nedeniyle ülke kaynaklarını daha çok silahlanmaya, savaş politikalarına aktarıyor, Kürtlerin sınırları dışında dahi kendi kendilerini yönetmelerin engellemek için Suriye ve Irak’ın egemenlik alanı içinde bulunan Kürdistan topraklarına askeri müdahalelerde bulunuyor.
Türkiye’de 22 yıldır iktidar olan AKP, 31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerden ağır bir yenilgiyle çıktı. Seçmen AKP’nin son yıllarda MHP ve eski derin devlet kalıntılarıyla kol kola girerek izlediği politikalara hayır dedi.
Kürt karşıtlığı üzerinden, ülkenin kaynaklarını hem içeride hem de Irak ve Suriye’de savaşa, silahlanmaya aktaran AKP, yarattığı ekonomik krizin faturasını da işçicilere, memurlara, çiftçilere, emeklilere yükledi. Geniş halk kesimlerini açlık sınırı altında bir gelirle yaşamak zorunda bıraktı. Ortaya çıkan büyük ekonomik kriz, gelir dağılımındaki adaletsizlik kitleleri bunaltmış durumda.
İktidar, bu politikaları yürütebilmek için her geçen gün biraz daha hukuksuzluğa, keyfiliğe battı ve demokratik değerlerden uzaklaştı.
Seçmen de AKP den desteğini önemli oranda çekti.
Bu durum Türkiye’de siyasi yelpazenin yeniden şekilleneceğini işaret etmektedir.
Ne yazık ki AKP ye alternatif olan muhalefet de topluma umut olmaktan uzaktır. Seçmenin AKP’yi cezalandırarak birinci parti yaptığı CHP’nin sıkıca sarıldığı Kemalist anlayış esasen temel yapısal sorunların yaratıcısıdır
Bugün Türkiye’nin en temel yapısal sorunu Kürt meselesidir.
Çok uluslu, çok kültürlü bir coğrafyada zorla tek ulus yaratma projesinin mimarı olan CHP’nin kuruluşundan bu yana Kürt meselesinde izlediği ret, inkâr ve imha siyaseti ekonomik krizlerin de, demokratikleşememenin de, askeri darbelerin de, dış dünya ile uygar ilişkiler geliştirememenin de temelini oluşturmaktadır.
AKP ile iktidar yarışındaki CHP’nin Kürt karşıtlı söylemlerle iktidarla yarıştığı ortadadır. Bu sorunu makul, adil bir çözüme kavuşturmaya yönelik niyeti de, her hangi bir projesi de yoktur.
Kürtler, Kürt karşıtlığı ile bir biriyle yarışan ‘tekçi’ muhafazakâr Türkçülerle, ‘tekçi’ seküler Türkçülerin rant için koltuk için bir biriyle kavgalarına karşı dikkatli olmalı, kendi kolektif taleplerini merkeze alan bir siyaset izlemelidirler.
Son günlerde gündeme taşınan yeni sivil anayasa tartışmalarına da Kürtler, kendi, ortak talepleri ile dahil olmalıdırlar.
Biz HAK-PAR olarak ‘yeni anayasa’ tartışmalarının resmi ideolojinin sınırlarına hapsedilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
Tartışmalar tam bir özgürlük ortamında yapılmalı, herkes/her kesim düşüncelerini özgürce açıklayabilmeli ve önerilerini sunabilmelidir.
Anayasa da değişmez maddeler olmamalıdır. Bu anayasada herkesi Türk sayan tekçi zihniyete yer verilmemeli. Devletin adı, vatandaşlık tanımı, kurumları çok uluslu çok kültürlü yapısına uygun hale getirilmelidir. Kürt sorununun eşitlik temelinde ve adil biçimde çözümüne de olanak sağlamalıdır.
Türkçü, İslamcı, aşırı merkeziyetçi, üniter devlet yapılanması yerine; çok uluslu, çok kültürlü gerçeğine uygun, federal tarzda yeniden yapılanmaya imkân sunmalıdır.
Kürt dili de Türkçenin yanı sıra, resmi dil olmalıdır.
Temel hak ve özgürlükler çağdaş standartlarında olmalı, gerçekten demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletine dönüşmeyi içermelidir.
Aksi halde yapılacak yeni anayasa darbeci askerlerin 1982 de yaptıklarına benzer toplumsal gerçekliğe uymayan sadece bu gün iktidarda olanların işine gelen bir metinden öteye geçmeyecektir.
Bu anlayışla; başta Kürt meselesi olmak üzere tüm toplumsal meselelere çözüm olacak, herkesi kucaklayan çağdaş, demokratik, sivil bir anayasayı birlikte yapmak, gelecek kuşaklara barış içinde, huzurlu, güvenli bir gelecek yaratmak için HAK-PAR üzerine düşeni yapmaya hazırdır.
Öte yandan; Halkımızın meşru taleplerini esas alan, şiddeti dışlayan, legal demokratik bir seçenek olan Partimiz, sömürgeci partilerden ve onların proje yapılarından uzak duran samimi yurtseverlerle sıkı bir iş birliği ve diyalogu zorunlu görmektedir.
Zira Kürdistanı Kürtsüzleştirme, ağır asimilasyon ve Türkiyelileşme sloganı adı altında Kürt potansiyelinin Kürt karşıtı partilerin iç iktidar mücadelesinde tükettirilmesi politikası devam etmektedir.
Yurtseverler ise bu olumsuz süreci etkisiz bir durumda kalmaktadırlar.
Bu durumun bir an önce aşılması gerektiğini düşünen Parti Meclisimiz tüm yurtsever parti, grup ve kanaat önderlerini daha sıkı bir iş birliği ve diyalog için harekete geçmeye çağırmaktadır.
Erken seçimlerin de her an gündeme gelebileceği Türkiye’de, HAK-PAR kadroları, Halkımıza yurtsever bir seçenek sunma sorumluğunun bilincinde olarak, rehavete kapılmadan, iç disiplinini sağlayarak, kurumsal yapısını güçlendirerek yoluna devam edecektir
29/30 Haziran 2024