GÜNCEL

DEPREMLE YAŞAMAYI ÖĞRENMEK

DEPREMLE YAŞAMAYI ÖĞRENMEK

Latif Epözdemir
Türkiye güçlü fay hatlarının bulunduğu bir deprem ülkesi. Kuzey Anadolu, Batı Anadolu ve Doğu Anadolu’nda üç köşede var olan güçlü fay hatları ve bunlara bağlı iç kısımlara doğru yayılan ara fay hatları var. Geçmişte Erzincan, Varto, Çaldıran, Van, Elazığ, Marmara, İzmir ve Malatya depremlerini yaşandı ve bu depremlerin acı tablosu ile karşı karşıya kaldık. On binlerce bina yıkıldı, yıkılan bu binalar arasında on binlerce insan yaşamını yitirdi. O günden beri bağıra bağıra “deprem öldürmez, bina öldürür” denildi ama hala sağlıksız binalar insan öldürmeye devam ediyor. 6 Şubat 2023 depremleri bir afetten çok bir facia olarak bölgeyi sarstı.
Depremlerin ilki sabah saat 04.17 dolayında Maraş/ Pazarcık’ta ve 7.7 büyüklüğündeydi. İkinci deprem ise bu kez Maraş/ Elbistan’da saat 13.24 te oldu ve onun da büyüklüğü 7.6 idi. Bu Depremler doğu Anadolu Fayı diye bilinen bir bölgede oluştu. Bu deprem 10 il (Maraş, Malatya, Adana, Urfa, Diyarbakır, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Kilis, Osmaniye) ve 110 kilometrekarelik bir yüzölçümü kapsadı. Bu yüz ölçümde 17 milyon insan yaşamaktadır ve bu insanların 14 milyona yakını bu depremden zarar gördü. Bu depremin boyu 350 kilometre ve eni de 75 kilometre olarak gözlendi. Suriye’nin Halep te dâhil olmak üzere birçok yerleşim yeri de bu depremden etkilendi. Orada da 2000 yakın ölü olduğu söylenmektedir. Orada da büyük yıkımlar var.
Maraş depremlerinin büyüklüğü 7.7. ve 7.6 olarak ölçüldü. Daha sonra üç adet ve büyüklüğü 6’nın üstünde olan ve yıkıcı etkisi görülen artçı sarsıntı yaşandı. Şimdiye dek yüzlerce artçı sarsıntı yaşandı ve bu artçılar ciddi sarsıntılar yaratmakta, hasarlı binaların çökmesine neden olmaktadır.
Bu depremin en dikkat çeken yanı depremin şiddeti oldu.
Maraş Depremi yer kabuğunun 7 kilometre altında başladı ve şiddeti 11 olarak ölçüldü. Dünyadaki sismik araştırmalardan elde edilen verilere bakılırsa en şiddetli depremlerin katsayısı 12’dir. Buradan bakıldığında Maraş depremi çok şiddetli bir depremdir ve etkisi 130 adet atom bombası kadar olmuştur. Japonya’da 9 büyüklüğünde olan depremlerin şiddeti ancak 11-12 ye denk gelmektedir. Görülen o ki Maraş’taki 7.7’lik depremin şiddeti Japonya’da 9 büyüklüğündeki depremle aynı oranda gerçekleşmiştir. Maraş depremi yerin 3 metre kaymasına sebep olmuştur. Son deprem 1999 Marmara depreminden ivme olarak bir buçuk kat daha yüksek bir ivmeye sahipti. Bu Şiddete yakın (7.3) aynı bölgede 1514 yılında en son bir deprem yaşanmıştı. Maraş depremi 500 yılık bir enerjinin birikmesi sonucu ortaya çıktı. Bu süre içindeki enerjinin gücü depremi en yüksek şiddette yansıttı.
Ne yazık ki aynı bölge yeni depremlere de gebe. Her an bir başka noktada şiddetli depremler olabilir. Doğu Anadolu fayının üstünde bir takım illerdeki risk hala da devam ediyor
Maraş depreminde yıkılan binaların %50 ye yakını 2000 yılından sonra yapılmış. Yıkılan bazı binaların çok yeni de olduğu gözlendi. Belli ki deprem yönetmeliğine uygun yapılmış olsa bile zemin etüdünün de mutlaka yapılması şarttır.
Bilindiği gibi depremler oluşurken birkaç enerji birden üretirler. Bunların en önemli olanları Isı Enerjisi  ( Sıcaklık) ve Hareket Enerjisidir.(İvme) Bu enerjiler yer kabuğunun yarılması konusunda büyük etkimeler yapmaktadır. Maraş depremi son yüzyılın en büyük felaketi olmuştur. Bu depremin henüz yıkıcı ve öldürücü bilançosu oluşmadı. Âmâ görünen o ki çok yıkıcı bir bilanço bizi bekliyor. Hatay’ın neredeyse % 80 yapıları yok. Antep’in İslahiye ilçesi de öyle. Maraş ve Malatya’da da benzer bir tablo var. Görünen o ki bu depremde binlerce bina yıkılmış ya da kullanılamaz hale gelmiştir. Ölü ve yaralı sayısı ne yazık ki artacak. Çünkü hala ulaşılamayan çok sayıda enkaz var ve bu enkazların altında insan bedenleri var. Depremin çok geniş bir alana yayılması, sert kış koşulları ve arama kurtarma ekiplerinin sayı olarak yetersiz kalması sürenin uzamasına ve dolayısı ile enkaz altındakilere dair umutların tükenmesine neden olacaktır.
Belli ki Türkiye bir deprem ülkesi ve ne yaparsak yapalım yer altındaki enerji birikmeleri önlenemiyor. Bugüne dek çeşitli uygarlıkların hüküm sürmüş olduğu bu coğrafyada yer kabuğu yorgun ve evsel atıklardan tutun kimyasal atıklara karşı bu coğrafya kırılgan bir hale gelmiş. Özcesi depremle birlikte yaşamak durumundayız. Bu nedenle daha az yıkım ve insan ölümünü önlemek için yapılması gereken her şeyi biz de yapmalıyız. Bu nedenle tüm yerleşim yerleri, kentler ve kırsal yerleşim alanları Depreme Dirençli hale getirilmelidir.
Depreme karşı dirençli kentlerin sağlanması için neler yapılabilir.
En başından belirtelim ki mevcut koşullarda Türkiye’nin önündeki en büyük proje Deprem Projesidir. Bu proje hayata geçirilmeli ve bunun için acil olarak Deprem Ve Afet Bakanlığı kurulmalıdır. Depremler esnasında TSK mutlaka herkesten önce sahaya inmeli ve TSK içinde “Afet” esnasında kurtarma eğitimleri verilmelidir.
-Deprem ve Afetlerde halk eğitilmeli, bilinçlendirilmeli, Afetleri “Kader” olarak algılamaması konusunda ve Afetlerden önce, Afet anında ve sonrasında nasıl davranılması konusunda halk bilgilendirilmelidir.
-Afetler ve yöresel riskler konusunda yöneticiler bilgilendirilmeli eğitimden geçirilmeli, risk bölgelerinde nasıl bir planlama yapılması gerektiği konusunda bilgiler verilmelidir. Kent yöneticileri kendi kentlerini tehdit eden riskleri önceden bilmesi gerekir.
-Alt yapı çok önemli. Eğer Elektrik, Su, Doğalgaz, Kanalizasyon gibi alt yapı hizmetleri depreme ve afetlere dirençli ve uygun yapılmaz ise en ufak bir sarsıntıda bunlar zarar görür depremden daha büyük facialara sebebiyet verir. Bir kentte kazara kanalizasyon şebekesi patlarsa bunun yaratacağı hastalık riski on yıllarca yok edilemez.
-Depreme dirençli yaşam için en önemli şeylerden biri de kuşkusuz ki yapı stoklarıdır. Bu mevcut yapılar güçlendirilmeli depreme dayanıklı hale getirilmeli, yaşlı, hasta ve direncini kaybetmiş, elli yaşından büyük tüm yapılar riski ilan edilerek yıkılmalı, yeni yapılar mutlak surette Japonya, Meksika, Kaliforniya gibi deprem ülkelerindeki direnç yönetmeliklerine uygun inşa edilmelidir.
-Çevre temiz tutulmalı, evsel atıklar, kimyasal atıklar ve metal atıklardan arındırılmalıdır. Çünkü bu atıklar yer kabuğunda enerji biriktirir ve depremleri tetikler.
Tüm bunlar yapılırsa;
–          Ekonomi bu denli zarar görmez
–          Bu kadar bina yıkılmaz, Bu denli can kaybı olmaz
–          Psikolojik korkular aşılır, Depreme dirençli kentlerde huzur ve güven oluşur.
Unutmayalım ki, bir depremdeki enkaz giderleri, arama kurtarma giderleri, ekonominin aldığı darbeler sonucu oluşan ekonomik sıkıntılar, depreme dirençli kentler yaratmak konusundaki giderden kat be kat daha azdır. Depremden korunmanın en iyi yolu önlem almaktır.
Depremle birlikte yaşamaya alışmalıyız. Deprem korkulu rüyası olmasın hiç kimsenin. Bunun için depreme karşı dirençli yapılar yapıp bunları korumalıyız. Depreme neden olan alışkanlıklarımızdan vaz geçmeliyiz. Deprem konusunda mutlaka bilinçlenmeliyiz. Deprem kader değildir.

Depremde yaşamını yitirmiş olan vatandaşlara Allahtan rahmet diliyorum Yaralılara acil şifalar dilerim. Deprem yaralarının sarılması için seferber olmalıyız. Depremzede vatandaşları yalnız bırakmamalıyız. Çok büyük geçmiş olsun