Şu anda ülke gündemini bir yolsuzluk ve rüşvet operasyonu işgal ediyor. Bir yandan bu operasyon nedeniyle Hükümet’in bazı bakanları ve onların oğulları, bazı iş adamları ve bankalar zan altında.
Diğer yandan hükümet, “çete” adını verdiği, devlet içindeki bir paralel yapılanmanın ve onunla ilişki içindeki bazı dış odakların kendisine komplo kurduğu, darbe girişiminde bulunduğu iddiasında.
Bu her iki bakımdan da ciddi bir durumdur. Biz HAK-PAR olarak gerçeğin ortaya çıkmasından ve bir suç varsa yargının gereğini yapmasından yanayız.
Öncelikle, son operasyonla kamuoyuna yansıyan yolsuzluk ve rüşvet iddiaları önemlidir. Bunun için soruşturma ve yargı süreci engellenmeden yürümelidir. İthamların haklı olup olmadığı ancak yargı süreci sonunda anlaşılacaktır.
Bu operasyonla kendileri veya oğulları zan altında olan bakanların görevlerini bırakmaları doğru olurdu. Hele, bu soruşturma nedeniyle bizzat kendi oğlu zan altında olan İçişleri Bakanı’nın hem görevini sürdürmesi, hem de çok sayıda emniyet müdür ve amirini görevden alması, bunun yanı sıra savcıların ve adli kolluğun inisiyatifini sınırlamaya yönelik olarak çıkarılan yönetmelik, yargı sürecinin selametine gölge düşürmektedir.
Öte yandan, Hükümetçe iddia edildiği gibi devlet içinde, hükümete komplo kurabilecek bir güç ve etkinlikte “paralel yapı” veya “çete” diye nitelenebilecek bir yasadışı örgütlenme varsa bunun da üzerine gidilmelidir.
Şu anda kamuoyuna yansıdığı kadarıyla bu çatışma Gülen Cemaati ile Hükümet arasındaki sürtüşme ve gerginliğin ürünüdür; ama bütün ülkeyi ve bütün toplumu ilgilendiriyor.
Sorunun temeli ise kanımızca ülkenin demokratikleşme ve şeffaflık düzeyi ile ilgilidir. Türkiye, Kürt sorunu başta olmak üzere ciddi sorunlarla yüz yüzedir; iç ve dış barışını kuramamış, bu nedenle gereği gibi demokratik, şeffaf bir ülke olamamıştır. Böyle bir ülke her zaman içerden ve dışarıdan karanlık ve derin yapıların tasallutuna, kirli operasyonlara hedef olabilir. Türkiye’nin son 30 yılda yaşadığı çatışma derin yapıların kök salmasına ve kirli operasyonlara uygun bir zemin hazırladı.
Şimdi yapılması gereken bu zemini kaldırmaktır. Türkiye, başta Kürt sorunu olmak üzere temel sorunlarını adil biçimde çözerek, temel hak ve özgürlükleri tüm toplumsal kesimler, tüm yurttaşlar için geçerli kılarak iç ve dış barışını sağlayabilir, demokratikleşebilir ve şeffaflaşabilir. Böyle bir ortamda devlet içinde yasadışı yapılanmalara, kirli operasyonlara uygun zemin olmaz.
Hükümetin ve bu ülkede özgürlük ve demokrasi isteyen, barış isteyen herkesin yapması gereken bu yönde çaba göstermektir.
Kemal Burkay
Hak ve Özgürlükler Partisi Genel Başkanı
24 Aralık 2013