GÜNCEL

HAK-PAR: Kürt halkının sessiz protestosunu selamlıyoruz

HAK-PAR: Kürt halkının sessiz protestosunu selamlıyoruz

Hak ve Özgürlükler Partisi HAK-PAR Başkanlık Kurulu 30.10.2016 tarihinde Ankara’da, Genel merkezde toplanarak gündemindeki konuları görüştü aşağıdaki sonuç bildirisini kamuoyu ile paylaşmayı kararlaştırdı.

BASINA VE KAMUOYUNA

Ortadoğu’nun emperyalist çıkarlar gözetilerek paylaşılmasının üzerinden yüz yıl geçti. Bu bölgede Kürt halkının aleyhine oluşturulan kanlı ve kirli statüko çökerken, emperyalist ve sömürgeci bölge devletleri ya doğrudan ya da vekalet verdikleri örgütler aracılığıyla iç boğazlaşmaları körükleyerek, kanı, yıkımı, ölümü çoğaltarak süreci kendi lehlerine dönüştürmek istiyorlar.

Oysa yapılması gereken, Ortadoğu da adil bir düzen kurulmadan dünyada da huzur ve barış olmayacağı görülerek, başta Irak’ta ve Suriye’de olmak üzere tüm Ortadoğu’da Kürtlerin, Arapların ve diğer etnik ve inanç gruplarının barış içinde bir arada yaşayabileceği, kendi kaderlerini kendilerinin, özgürce belirleyeceği, makul ve adil bir düzen kurmak olmalıdır.

HAK-PAR bölgede yaratılan İŞİD terör örgütü ve benzeri çağ dışı terör örgütlerinin tasfiyesini hedefleyen Musul harekatının bir an önce sonuçlandırılmasını dilemekte,

HAKPAR, işgal altındaki Kürdistan topraklarının kahraman Peşmerge güçlerince kurtarılması mücadelesini selamlamaktadır. Musul’da mayın temizlerken yaşamını yitiren başta Dr. Sait Çürükkaya olmak Kerkük ve Musul operasyonları esnasında yaşamını yitiren tüm pêşmergelere rahmet, ailelerine baş sağlığı ve yaralılara acil şifalar dilemektedir.

Yine belirtmekte fayda var ki,İŞİD temizlendikten sonra Özgür Kürdistan’ın, Kürt halkının meşru talepleri karşısında saldırgan bir siyaset izleyen ve askeri olarak çok daha donanımlı Irak merkezi hükümetine bağlı Ordu ile karşı karşıya kalacağı aşikardır.

Irak Merkezi Hükümetinin bu güne dek izlediği Kürt karşıtı politikalar, başta İran olmak üzere sömürgeci güçlerin Özgür Kürdistan üzerindeki tehdidi ve bağımsızlık karşıtı düşmanca politikaları da düşünüldüğünde, yakın gelecekte, İŞİD etkisizleştirildikten sonra bu tehdidin daha da büyüyebileceği tespitini yapan HAK-PAR Başkanlık Kurulu, Kürt siyasi çevrelerinin saflarını daha da sıkılaştırmalarının tarihi bir sorumluluk olduğunu vurgulama gereği duymaktadır.

HAK-PAR, Kürdistan Hükümeti’nin ve Başkan Barzani’nin izlediği bağımsızlığı hedefleyen ulusal politikalarını desteklemekte, Musul harekâtı dolayısıyla Peşmerge güçlerine başarılar dilemektedir.

Türkiye’de ise, başarısız 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, kamuoyunun darbe karşıtı tutumunu fırsata çeviren AK Parti, demokrasiyi, özgürlük alanlarını genişletmek yerine, milliyetçi ve ulusalcı Kemalist kesimle el ele vererek, Olağanüstü hal rejimi ile, kanun hükmünde kararnamelere ülkeyi yönetmeye çabalamaktadır.

Türkiye’nin başta Kürt sorunu olmak üzere tüm temel sorunlarını çözmek yerine, başa dönülmekte; seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanması ve yerlerine kayyum atanması dahil, yasaklamalar, tutuklamalar ile baskı ve şiddete dayanan, çözümsüzlük siyasetiyle, yeni gerilimler, darbeler üreten, anti demokratik ve militarist çizgiye sürüklenmektedir.

Bir yandan Türkiye’yi Suriye içine savaşa sürüklemekte, öte yandan Misak-i milli söylemleriyle Irak’ta Musul operasyonuna zorla dâhil olmaya çabalamaktadır.

Muhalefetin etkisizleştirildiği, basın ve yayın kuruluşlarının susturulduğu, pompalanan milliyetçi- militarist söylemlerin yarattığı bu atmosferde de yeniden “Türk usulü Başkanlık sistemi”ne olanak sağlayacak anayasa tartışmalarını gündeme taşımaktadır.

Bir Ortadoğu ülkesi olan, Türkiye gibi demokratik geleneklerin zayıf olduğu, denge- denetleme mekanizmalarının şekli olduğu bir ülkede, “tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek resmi dil” gibi söylemler üzerine yürütülen Başkanlık sistemi “tek adam rejimi”ne yol açacağı Ortadoğu’daki pek çok örnekle sabittir.
Türkiye’de siyasetçiler bu gerçeği görmelidir.

Bir an önce gerçekten yeni, sivil ve çağdaş bir anayasa yapılmalıdır.

Bu anayasa başta Kürt sorunu, Alevi sorunu olmak üzere Türkiye’nin temel sorunlarına çözüm yolunu açacak, demokrasi ve özgürlük alanlarını genişletecek, toplumsal barışı tesis edecek bir anayasa olmalıdır.

HAK-PAR Başkanlık Kurulu, son günlerde tırmanışa geçen siyasetçilerin tehdit edilmesi hatta öldürülmesi dahil Kürt halkının ağır can ve mal kaybına da neden olan şiddet eylemlerini bir kez daha kınayarak, tüm tehditlere rağmen Kürt halkında, bu tür eylemlere karşı yükselen tepkiyi olumlu ve gelecek açısından umut verici olarak değerlendirmektedir.

“Savaşın sonlandırılması, barış, demokrasi ve siyasal çözüm” politikalarına yönelinmesi için verdiği desteğin, barikat ve hendeklere gömüldüğünü gören, şiddetin daha da tırmandırılarak savaşın sivil alana taşınmasını, mahkum eden Kürt halkı şiddeti amaç edinmiş bu kesimlere artık yüz vermemekte, onları ciddiye almamaktadır. Partimiz Kürt halkının bu sessiz protestosunu selamlamaktadır.

Halkımız ısrarla sürdürülen şiddet eylemlerinin Kürtlerle, Kürt halkının özlem ve taleplerini gerçekleştirmekle, Kürtlerin hak ve özgürlük mücadelesiyle bir alakası olmadığını daha net görmekte ve tepkilerini bu kesimden gelen çağrılara kulak vermemekle göstermektedir.

Bu yeni bir durumdur ve Kürt yurtseverleri bu durumu iyi okumalıdır.

Kürt halkı sömürgeci ceberut devlet ile şiddeti esas alarak, şaibeli siyasetlerle Kürdistan’ı yıkıma sürükleyen kesimler dışında yeni bir seçenek, çıkış yolu aramaktadır.

Kürt yurtseverleri bu tarihi günlerde sorumluluklarını yerine getirmeli, Kürtlerin temel hak ve özgürlükleri için, barışçıl demokratik mücadeleyi esas alan, HAK-PAR saflarında birleşmeli, kenetlenmeli, Kürt halkının taleplerini esas alan milli bir yürüyüş için seferber olmalıdır.

30.10.2016
HAK-PAR BAŞKANLIK KURULU

About Post Author