GÜNCEL

İDAM CEZASI HORTLUYOR MU?

İDAM CEZASI HORTLUYOR MU?

Türkiye’de idam cezası 14 temmuz 2004 yılında kalktı. Zaten Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 13. Protokolü ile idam cezası Avrupa Birliğine üye tüm ülkelerde kaldırıldı. Dahası Avrupa Konseyine üye tüm ülkelerde idam cezası kaldırıldı Avrupa Konseyi 5 Mayıs 1949 yılında kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti de kurucu üye olmamakla beraber 1949 yılında Avrupa konseyine üye oldu. Avrupa Konseyine üye ülke sayısı 47 dir. Neredeyse dünyanın dörtte birinde idam tarih olmuştur.

Hukukta cezanın iki temel özelliği vardır. Birinci Özellik önleyici olmalı, ikinci özellik ise terbiye(ıslah) edici olmasıdır. Ceza hükmü içeren yasaları ihlal edenler, karşılığında yine yasada öngörülen cezaları alırlar. Amaç kamu düzenini ihlal eden kişiyi hem ıslah edip topluma yeniden kazandırmak, hem de suç işleme eğilimi olanlara karşı ibret verici olmak, yani ceza müeyyidesi ile suç işlemeği engellemektir.

İdam cezası en çok da ibret verici olması, önleyici olması nedeniyle ceza hukuklarına girmiştir. Fakat idam müeyyidesini içeren ceza hükümleri sıklıkla ihlal edilmiştir. Daha doğrusu, kimilerinin iddia ettikleri gibi, idam ne ibret verici, ne de önleyici olmuştur. Yanı başımızda idam cezası uygulayan İran vardır. Dünyada en çok idam cezasının infaz edildiği birinci ülkedir. Her sene İdam edilen kişi sayısı daha da artmaktadır. Bu da bize şunu gösteriyor ki, idam cezası ile korunmak istenen hukuki menfaat, her yıl daha da çok zede alıyor daha çok zarar görüyor..

Eski yıllarda pek çok fiil idam cezası ile cezalandırılırmış. Bir dönem Afrika’da yankesicilik suçunun cezası bile idammış. Üstelik idam cezası şehir meydanlarında kalabalıklar karşısında infaz edilirmiş. Her infaz sırasında kalabalık içinde pek çok yankesicilik oluyormuş.

Türkiye’de gerek İstiklal Mahkemeleri döneminde, gerekse 1984 yılına kadar pek çok kişi idam edildi. İstiklal mahkemelerinde pek çok Kürt lider ve siyaset adamı idam edildi. Bu gün Kürt siyaseti daha çok güçlenmiş, İdam edilen her Kürt lider ve siyasetçi de, Kürt toplumunda idol olmuştur.( Biz bu idamların haksız ve siyasi tasfiye olduğunu biliyoruz.) 27 Mayıs darbesinden sonra dönemin Başbakanı Adnan MENDERES ve Maliye ile Dışişleri bakanları Hasan POLATKAN ve Adnan ZORLU idam edildiler. Demokrat Partinin sahip çıktığı değerler daha çok kök saldı ve onları idam eden siyasi irade bu gün toplum tarafından mahkum edilmiştir. Keza Deniz GEZMİŞ ve arkadaşları idam edildiler, bu gün, genç yaşta idam edilen bu şahıslar da toplumda birer idol. Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bütün bunlar bize idamın ne ibret edici ne de önleyiciliğinin olmadığını gösteriyor.

Öte yandan ceza müeyyidesinin telafi edilebilir olması gerekiyor. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de pek çok adli hata oluyor. Hürriyeti bağlayıcı cezalarda, infazın durdurulması veya maddi ve manevi tazminat ödenerek adli hatadan doğan mağduriyetler kısmen de olsa giderilebiliyor veya hafifletiliyor. İdam cezasının telafisi yoktur. Bir ölüyü yeniden canlandırmak mümkün olmadığı gibi, sonradan yapılacak iade-i itibarı ölen kişi ne görüyor ne de hissediyor. Hiçbir telafisi yoktur.

Çağımız demokrasi ve insan hakları çağıdır. İnsan haklarına dayalı, demokratik ve hukukla idare edilen bir ülkede ceza hukuku da insani olmalı. Yaşam hakkı en ön sıradaki insan hakkıdır. Tüm devletler yaşam hakkını korumakla görevlidirler. İdam yaşam hakkının da ihlalidir.

Cezalar kanuni olmalıdır. Bunun sonucu olarak da ceza kanunları geriye yürütülemezler. Hukukta kasıtlı olmayan fiiller genelde cezalandırılamaz. Yurttaş işlediği fiilin cezasını önceden bilmelidir. Hiç kimse fiili işlediği zaman kanunda karşılı mevcut olmayan bir ceza ile cezalandırılamaz. Bu durumda 15 temmuzda darbe yapmaya kalkışanlar zaten yeniden getirilmesi düşünülen idam cezası ile cezalandırlamazlar. Aksi halde ne cezanın kanuniliği, nede ceza kanunlarının geriye yürümezliği kuralları kalır.

Yönü AB’ye dönmüş, demokratik esaslarla yönetilmeği hedef almış bir Türkiye’de, idam gibi çağ dışı bir uygulamayı yasallaştırmaya kalkışmak, en başta demokrasi ve insan haklarına aykırı olacak ve bizi en temel insani değerlerden uzaklaştıracaktır. İdamı hortlattırmak hiç kimsenin işine yaramaz. İdamı gündeme getirmekle, pandoranın kutusu açılmış olur, sonuçlarını kimse kestiremez.

Hak- Par olarak biz amasız, fakatsız net bir şekilde idam cezasının getirilmesine karşıyız. Hükümetin de, hem AB hem de demokrasi güçlerinin bu yöndeki kaygılarını dikkate alacağını umuyoruz.09.08.2016

Av.Abdulmenaf KIRAN
Hak-Par Gnl.Bşk. Yrd.

About Post Author