GÜNCEL

YENİ DÖNEM İÇİN PERSPEKTİFLER

YENİ DÖNEM İÇİN PERSPEKTİFLER

Genel Başkanımız Sayın Fehmi Demir’i talihsiz bir trafik kazası nedeniyle kaybettikten sonra 24 Nisan 2016 günü Birinci Olağanüstü Kongremizi yaptık. Bu kongrede yeni Genel Başkan ve yönetimimizi seçtik. 45 kişiden oluşan yeni Parti Meclisimiz ilk toplantısında Başkanlık Kurulunu da belirledi.

HAK-PAR yeni döneme özgü birkaç yenilik de yaptı. Yurtdışında geniş kitleye sahip olan HAK-PAR, yurtdışı üyelerine yönelik olarak geçmiş dönemlerden farklı, daha fazla temsiliyetin kanallarını açtı. 45 kişilik Parti Meclisi üyelerinden 6’sının, 14 kişilik Başkanlık Kurulu’nun da 2’sinin yurtdışı üyelerinden seçilmesi yeni süreçte yurtdışında yaşayan HAK-PAR’lı göçmenlerin parti ile bağlarını daha da güçlendirecek, onların eğilim ve taleplerini göz önünde bulunduracak bir süreci de başlatmış oldu. Bu gerek HAK-PAR’ın politikalarını üretirken ihtiyaçları da göz önünde bulundurmasını, gerekse de partililerin parti politikalarının kendilerini de içerecek biçimde vucut bulacağı inancını pekiştirecek yeni bir gelişmedir.  Aksi durum, parti politikalarının tabandan kopukluğuna yol açacak ve partililerin partileri ile aidiyetlik duygularını zayıflatacaktı. HAK-PAR’ın yurtdışına yönelik bu anlayışı yeni bir süreci kucaklama potansiyelini artırmıştır.

Bir çok sorunla yüz yüze olan HAK-PAR olağanüstü kongresini yapıp yeni yönetimini seçme başarısını göstermiştir. Ancak önümüzde zorlu bir süreç bulunmaktadır. Bu sürecin hem Kürt Halkı adına, hem HAK-PAR’ın kurumsal kimliğinin daha da güçlenmesi ve ülke gündemini belirleyici politikalar üretebilmesi adına iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.

Nasıl bir HAK-PAR

Özelde Kürdistan genelde Türkiye zorlu bir dönemden geçiyor. Militarist güçler ve sistemin temsilcileri savaşı bir yol olarak tercih etmiş, şiddeti akıl almaz boyutlarda politik araç haline getirmiş, Kürtleri ve diğer tüm toplumsal kesimleri dize getirmeye çalışmaktadır. Siyasetin tüm hakim dinamikleri toplumun çok renkliliğine, çok sesliliğine tahammül göstermemektedir. Şiddeti politik araç olarak kullananlar dışında tüm kesimlerin etki alanları daralmış, politikada gündem belirleme güçleri zayıflamıştır. Her kesim şiddet ortamına mahkum kılınmıştır.

Gerek Türk kesiminin siyasal temsilcileri, gerekse de Kürtlerdeki hakim siyasi yapı şiddete başvurarak siyasetin tüm kanallarını tıkayıcı bir misyon yüklenmiştir. Şiddetten, toplumu zapt u rapt altına alacakları, çok seslilik ve renkliliği solduracak yegane bir araç olarak faydalanmaktadırlar. Cizre, Silopi, Sur başta olmak üzere Kürdistan’ın dört bir yanı hendek siyasetiyle kaosun alanları haline getirilmektedir. Bu siyaset tüm topluma yönelik düşmanlığın yeni versiyonu olarak sahne almıştır. Halkımızın bu kör politikalar karşısında sefil bir yaşama mahkum olmak ve ülkesini, yerini yurdunu terk etmek dışında bir şansı kalmamıştır.

İki taraflı militarist politikalar, toplumun muhalefet gücünü de zayıflatmıştır. Umut ve değişim bekleyenler, özgürlük talebinde olanlar şaşkınlık içindedir. Umut ve çare bekleyenler militarizmin gölgesi altında sessizliğe gömülmüştür. İşte muhalefetin örülemediği, sessizliğe gömüldüğü bu ortamda HAK-PAR’a çok iş düşmektedir. Militarizmin, şiddetin hakim olduğu bir ortamda muhalefeti örebilmek zordur ve HAK-PAR bunu başarmak zorundadır.

Özgürlük ve hak taleplerine sahip geniş kitlelerin varlığı, siyasi dinamiklerin buna cevap veremekten yoksun gücü HAK-PAR için yönelim alanları açmaktadır. Siyaset cephesinde sosyal demokrat çizginin yokluğu karşısında HAK-PAR’a düşen en büyük sorumluluk sosyal demokrat bir çizgiyi inşaa etmektir.  

HAK-PAR ezilenlerin, ekmekçilerin, hak ve hukuk arayanların sesi olmalıdır.

En başta Kürtlerin ve ezilen diğer tüm kesimlerin ümidi olmalıdır.

Temiz siyasetin, özgür toplumun, barışın, modern hayatın gerektirdiği özgürlüklerin izdüşümü olmalıdır.

Çok renkli, bütün sosyal kesim ve tabakaların kucaklayıcısı, hangi gelenekten gelirse gelsin tüm siyasi renklerin kendini ifade edebileceği siyasal bir birlik kimliği yeniden örmelidir.

HAK-PAR programını ve tüzüğünü kabul eden herkesin partisi olabilmeli, onları kucaklayabilmelidir.

HAK-PAR tüm inanç gruplarına eşit mesafede olmayı başarabilirken, inançlarından dolayı haksızlığa uğrayan Alevilerin, Ezidilerin, Hıristiyanların veya dinsizlerin mücadelelerini eşit şekilde desteklemeli, laiklik ilkesini elden bırakmamalıdır.

Diğer Parçalardaki Mücadelelere Yaklaşımlar 

Ortadoğu coğrafyasının yeniden biçimlendiği bu günlerde, diğer parçalardaki Kürdistan Ulusal Mücadelesi de hızla gelişmektedir. Skys-Picot’un çizdiği sınırlar Kürtler için dar gelmekte, her parça sınırları zorlayıcı çalışmalar içerisindedir. Özellikle Güney Kürdistan bu konuda önemli aşamalar kat etmiş olup, bu gün gündemine bağımsızlığı koymuştur.

HAK-PAR Güney Kürdistan’daki bu gelişmelere izleyici olmamalıdır. Sürece aktif katılmalı, Güney Kürdistan ile dayanışma halinde olmalıdır. Örneğin önümüzdeki süreçte referandum gündemdedir. Muhtemelen sonraki süreçte de Kürdistan Hükümeti bağımsızlık taleplerinin uluslararası camiaya kabul ettirme çalışmaları sürdürecek, lobi faaliyetleri ile de bağımsızlığın haklılığını göstermeye çalışacaktır. Bu çabaların başarıya ulaşması tüm parçadaki Kürtlerin lehine bir ortam yaratacak, Kürtlerin özgüvenlerini ve mücadele azmini güçlendirecektir. HAK-PAR tüm bu süreçlere hazırlıklı olmalıdır. Bu süreci kapsamlı bir programla topyekun ulusal bir davaya dönüştürebilmelidir. Gerek Güneyli kardeşlerimizle gerekse de diğer parçalardaki örgütlerle aktif dostluk ilişkileri içinde olmalıdır. Bu açıdan Federal Kürdistan Bölgesinde temsilcilik açması ilişkileri ve çalışmaları güçlendirecektir.

Barış Politikaları 

Kürdistan Ulusal Mücadelesi son yarım asıra yakın bir zaman diliminde şiddet sarmalıyla yüz yüze kaldı. Silahlı mücadele adı altında Kürdistan coğrafyası ve halkıyla birlikte onarılması güç zararlara uğratıldı. Toplumlar arası barış ve uzlaşı kültürü gelişemedi, halklar arasına düşmanlık yerleşik psikolojik bir bariyer oldu.

HAK-PAR Türkiye ve Kürdistan halkları arasında barış ve uzlaşı kültürünü geliştirmelidir. Bunun yolu ise barışçıl, demokratik ve sivil politikaları örmek, bu politikaları görünür kıldırmaktır. Şiddete başvuran tüm güçleri sivil, barışçıl siyasete yönlendirmeli, silahı bir mücadele aracı olarak kullananları koşulsuz olarak silahı bırakmaya cesaretlendirmelidir. Cesurca silahın toplumda yarattığı travmalar gündemleştirilmelidir.

Tahammül ve Hoşgörü Politikaları

HAK-PAR Kürt sorununun çözümü için federasyonu öneren ilk Kürt partisidir. Geldiğimiz noktada diğer hareket ve partilerin de federasyonu savunmaları, federasyonun tabanda yer aldığının göstergesidir. Ancak federasyon toplumların birbirlerine tahammül ve kabullerinin olduğu bir süreçte söz konusu olabilecektir. Modern dünyada yaşam felsefesi karşılıklı kabul ve tahammüle paralel olarak federasyon modeli öngörülmektedir.

HAK-PAR karşılıklı kabul ve tahammül politikaları geliştirerek federasyon tezini hayata geçirme şansına sahiptir. Toplumlar, katmanlar arasındaki düşmanlık ve hoşgörüsüzlük giderilmediği sürece bu tezin hayat bulması güçtür. Bu bağlamda hep birlikte hem Türkiye’de hem de Kürdistan’da bu yaşam felsefesini yaygınlaştırmanın yollarını bulmamız gerekmektedir.

Küreselleşen dünya büyük bir proje olarak hegemonik tekliği sağlamaya çalışıyorken, insanlığın tek çıkar yolu yerel yönetimlerin güçlendirilmesidir. Federasyon önermesine adım adım yaklaşmanın bir yolu da yerel yönetimlerin güçlendirilmesidir. HAK-PAR yerel yönetimler konusunda politikalar geliştirmeli, halkı hem yerel yönetimlerin modern dünya ölçeğinde uygulanma şekli konusunda, hem de Kürtlerin ileriki aşamadaki hedeflerine ulaşmalarında bir basamak olduğu konusunda duyarlı hale getirebilmelidir.

Yurtdışı Örgütlenmesi

Kürtler, yıllar içerisinde gerek ekonomik gerekse de güvenlik gerekçesiyle göçlere maruz kaldılar. Yurtdışında önemli bir Kürt mülteci kitlesi bulunmaktadır. Bu mülteciler ülke gündemini yakından takip etmekte, olumlu ve olumsuz her türlü gelişmeden etkilenmektedirler. Önemli ölçüde de örgütlü olan bu kesim içinde HAK-PAR’a da gönül verenler çokçadır.

Son dönemlerde HAK-PAR’ın yurt dışı örgütlenmesi de umut vaad etmektedir. Oldukça yaygın ve geniş bir örgütlenme çabamız sürmektedir. Partimizin yurtdışına yönelik özel politikalar geliştirmesi halinde bu örgütlenme ağımızın daha da güçleneceği açıktır.

Yurtdışı örgütlenmemiz henüz yolun başındadır. Kurumsallaşabilme ve yaygın örgütlenme ağı kurabilme ana hedefi olmalıdır. Mültecilik sorunlarına duyarlı, hiyerarşiye dayalı olmayan ama disiplinli bir çalışma yürütebilmelidir. Kuşkusuz ki özgün çalışmaları yurtdışına yönelik olacaktır ancak ülke ile paralel çalışmalar, HAK-PAR kimliğinin kurumsallaşabilmesi için kaçınılmazdır. Paralel çalışmaların yürütülebilmesinde bir görev de HAK-PAR merkezi yönetimine düşmektedir. Öncelikle yurtdışı çalışma yönetmeliğini çıkararak, yurtdışındaki örgütlenmenin kurumsallaşması ve ülke çalışmaları ile parallellik arzetmesinin önü açılmalıdır.

Yurt dışı çalışmalarının kapsam alanlarından biri de HAK-PAR’ın uluslar arası örgütlere üyeliklerinin sağlanabilmesidir. Sosyalist Enternasyonal ve benzeri örgütlenmelerde yerini alacak bir HAK-PAR Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesinde yeni dostlar edinebilecek, haklı davasının sınırları aşan destekçilerine de ulaşabilecektir. Ayrıca diğer ülkelerdeki ilerici, demokrat, çevreci, insan haklarından yana partilerle yakın temas halinde olabilmeli, kardeş partiler ağını kurabilmelidir. Almanyada SPD, Yeşiller; Die Linke, İsviçre’de SP, AL ve Yeşiller, Yunanistan’da Syriza, Fransa’da Sosyalistler gibi parti ve hareketler partner olarak çalışabileceğimiz örgütlerdir. Yurtdışının çeşitli ülkelerine dağılmış HAK-PAR’a gönül vermiş üye ve sempatizan ağımız bu ilişkileri geliştirebilir ve partimize kanalize edebilirler. Dahası bunu bir görev bilinciyle yapabilmeliler.

Mülteci Politikaları 

Ortadoğu coğrafyasının savaş arenasına dönmesi nedeniyle bir bütün olarak tüm Ortadoğu Halkları mültecilikle yüz yüzedir. Son yılların en büyük göçlerine tanık gelmekteyiz. Bu göçlerin tümü birer insanlık dıramı halini almıştır. Tüm halklar gibi Kürtleri de etki alanına alan savaşlar mülteciliği Kürt yaşamlarının bir parçası olmaya dayatmaktadır.

HAK-PAR mültecilik meselesine duyarsız kalmamalıdır. Gerek genelde mültecilik olgusunu, gerekse de Kürtlerin mültecilikle yüz yüze gelmesini politikalarının odağına almalıdır. Dünyanın bu meseleye iki yüzlüce yaklaşımını deşifre edebilmeli, Türk ve Arupalı devletlerin bu meseleyi pazarlık konusu haline getirmesine sessiz kalmamalıdır. Dünya mültecileri kaderleriyle başbaşa bırakırken, Türk hükümeti konuya çıkarlarına uygun ve yapısal çözümler üretmeden yaklaşmaktadır. Ağırlıklı olarak Kürdistan coğrafyasının mültecilerin barınma mekanları haline gelmiş olması HAK-PAR’ın bu konuya acilen eğilmesini dayatmaktadır.

HAK-PAR, hayati olmayan durumlar karşısında mültecilerin yurtlarını terk etmemelerini, kendi topraklarında yaşamalarını teşvik etmelidir. Devletlerin mültecilere eşit fırsatlar tanımamasını, insan haklarına aykırı koşullar altında yaşamaya mahkum kılınmasını, çocukların sağlık ve eğitime eşit şekilde erişemiyor, eşit çalışma koşullarının sağlanmıyor oluşunu teşhir etmeli, devletler nezdinde bir baskı unsuru olabilmelidir.

Durumun vahameti karşısında HAK-PAR acil olarak bir Mülteciler Komisyonu kurabilmeli, çalışmalara bir an önce başlamalıdır.

Cinsiyet ve Gençlik Politikaları

Toplumumuzda kadınların siyasete katılımı ve yönetim mekanizmalarında yer alması son derece yetersiz düzeydedir. HAK-PAR da bu güne kadar bu konuya yapısal bir çözüm üretebilmiş değildir. Pozitif ayrımcılığı etkin kullanamamış, kadını siyasete yönlendirme mekanizmalarından olan kota uygulamasını hayata geçirememiştir. Kadınlardan yoksun bir HAK-PAR’ın başarı şansı son derece düşüktür. Bu kısır döngüyü aşmayı HAK-PAR temel ilkelerinden edinmelidir.

Kadınların siyasete katılımları önündeki engeller ile buna çözüm önerilerinin tartışıldığı, HAK-PAR’ın kadınlar için bir adres olabilme koşullarının konuşulabileceği bir kadın kurultayı veya konferansı HAK-PAR’ın önünü açacak yeni fikirler kazandırabilir. Bunun için de HAK-PAR Kadin Kolu ülke içinde ve dışında örgütlenmeye hız vermeli, en az 3 yıllık bir palanlama yapmalıdır. Diğer taraftan HAK-PAR Kadın Kolu diğer kadın örgütleri ile de dayanışmayı ve iletişim halinde olup, onlarla birlikte çalışabilmeyi hedefleri arasına koyabilmelidir.

Toplumun en dinamik kesimlerinden olan gençlik, türlü sorunlarla boğuşmaktadır. Eğitim, sağlık, ekonomik, kültürel ve benzeri bir çok sorunla cebelleşen gençlik, sorunlarına gerçek manada eğilen yaygın bir örgütlenme ağına sahip değildir. Gençlik enerjisini şiddeti araç edinen örgütlerde harcama eğilimindedir. HAK-PAR gençlik konusunda da istenilen düzeyde bir örgütlenme ağına sahip değildir. Oysa barışçıl, sivil siyaset temsilcisi olan HAK-PAR bu yönüyle gençlere adres olabilecek hem gençlerin önünü açıcı hem de parti olarak kendisini yenileyici bir döngü kurucu olabilir. Ancak bunun yolu gençliğin sorunlarına duyarlı ve çözüm üretici olmakla söz konusu olacaktır. HAK-PAR gerek parti politikalarını gerekse de yönetim mekanizmalarını gençlere açabilmelidir. Kadın örgütlenmesinde izlenecek yol bu konuda da izlenebilir. Bir gençlik kurultayı veya konferansı ön açıcı fikirlerin ortaya çıkmasına ve yeni örgütlenme ağlarının oluşmasına zemin hazırlayabilir.

Tarih ve Dil Bilinci Politikaları

Kürt tarihi son derece zengin bir içeriğe sahiptir. Özellikle genç kuşakların tarih bilinciyle donanması geleceğin inşaasında bir kilometre taşıdır. HAK-PAR Kürdistan tarih bilincini geliştirme konusunda önüne hedefler koymalı, her zeminde bunu gündemine alabilmelidir. Diğer taraftan Kürtçe dilinin bir yaşam dili haline gelmesi konusunda da öngörü ve politikalar örülmelidir. Konferanslar, seminerler, eğitim çalışmaları bu iki konu üzerinde de yoğunlaşmalıdır.

Merkez Yönetimi

HAK-PAR Başkanlık Kurulu görev dağılımı paralelinde ve görev alanları içinde merkezi komisyonlar kurarak, yerel ayaklarını da oluşturmalıdır. Örneğin Basın Yayın, Göç, İnsan Hakları ve benzeri komisyonlar kurulup, yerel birimlerimizle güçlendirebilir.

Merkez Yönetimi senelik çalışma programları hazırlayarak, örgütün bilgisine sunmalıdır.

Toplantı tarihlerinin tespiti konusundaki dağınıklığımız ortada. Bunun önüne bir an önce geçip, emrivakilere meydan bırakılmamalı, toplantı tarihleri herkesin bilgisine çok öncesinden sunulmalıdır. Toplantılara tam katılımı sağlamanın bir yolu da budur.

Örgütümüzün yeni teşkilatlar kurma yönünde bir programı olmalı, gerek Türkiye’de gerekse de Kürdistan’da yeni teşkilatlanma için tüm örgüt seferber edilebilmelidir.

HAK-PAR yeni bir dönemi yenilenmiş bir yönetimle omuzlamıştır. Bu görev hepimizin sırtındadır. Özveriyle, disiplinle ayrıca belli program ve planlamayla bu yükü kaldıramanın önünde hiç bir engel yoktur. Ancak bu şekilde HAK-PAR alternatif bir siyasi hareket haline gelebilecektir

HAK-PAR
Başkanlık Kurulu Üyesi
Cafer Sterk

About Post Author