GÜNCEL

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN YENİ YOL HARİTASI

Latif  EPÖZDEMİR*

 

Türkiye art arda iki seçim yaşadı. İlkinde (7 Haziran 2015) seçimin galibi HDP iken ikincisinde (1Kasım 2015) mağlubu HDP  ve MHP oldu.

 

İkinci seçimde oylarını %90 arttırarak büyük bir başarı elde eden parti HAKPAR oldu. HAKPAR sıralamada 8. parti olmayı başardı ve birinci lige yükseldi.

 

İlk seçimden çıkan sonuçlar tatminkar görülmediği için ikincisi yapıldı. İlkinde Ak Parti iktidar olamadı ikincisin de 317 sandalye alarak tek başına iktidar oldu. MHP ve HDP geriledi, CHP ise stabil kaldı.Son seçim CHP bakımından “ne kar ne zarar” gibi sonuçlandı.

 

MHP Haziran seçimlerinden Kasım seçimlerine kadar “hayır”lı bir politika izledi. AK Partiyi dışarıda bırakabilecek pozisyonlar olduğu halde Meclis Başkanlığı seçiminde de, koalisyon kurma çalışmalarında da CHP ile mutabakata varamadı. HDP’nin kokusunu bile almak istemedi. Sonuçta ülke seçim hükümeti ile seçime girdi.HDP iki bakanla bu hükümette yer aldı ama sonra bakanlar görevlerinden ayrıldılar.

 

HDP de seçimde ciddi bir kayıp yaşadı. Haziran seçimlerinde 80 milletvekili ile ödüllendirilen HDP çatışmasızlık ortamının sürmesi, çözüm sürecinin sürdürülmesi ve de savaşı durdurması amacı ile halk tarafından taltif edilmişti. Ancak HDP bu konularda başarısız oldu.”Türkiyelileşme” projesinin de çare olmadığı görülünce hem Türkiye’de ve hem de Kürdistan’da oy kaybına uğrayarak halktan ciddi bir uyarı aldı. Esasen HDP’yi yurt dışı oyları barajın altından kurtardı.

 

Haziran-Kasım arasındaki sürede şiddet olayları tırmanış gösterince Cumhurbaşkanı “Çözüm Sürecini” buzdolabına kaldırdıklarını ilan etti ve güvenlikçi yöntemlere yöneldi. Taraflar ciddi bir çatışma sürecine girdi. Her iki taraftan da çok sayıda kayıp verildi ve hala da çatışmalar devam ediyor.

 

Kasım seçimlerinde AK Partiye dördüncü kez tek başına iktidar şansı görünür görünmez, henüz meclis açılmamışken, resmi seçim sonuçları ilan edilmemiş ve Milletvekilleri mazbatalarını alıp hükümet kurulmamışken AK Partide dilde bir yumuşama başladı. Cumhurbaşkanı ” Milli Birlik ve Kardeşlik” adı ile yeni bir süreç başlatılacağı ve bu kez eskiden olduğu gibi tek bir muhatap değildi halk kesiminin çoğunluğunu oluşturacak farklı halk temsilcileri ile bu sürecin sürdürüleceğini beyan etti.

 

Kuşkusuz ki Hükümetin Kürt sorununun çözümünü yeniden gündemine alması, bu sorunu çözme konusunda bir irade beyanına geçmiş olması son derece önemlidir.Hükümet bu güce ve desteğe sahiptir ve çözüm iradesine sahiptir.

 

Keza Hükümetin muhatap konusundaki tutum değişikliği de takdire şayandır. Kürt toplumunun değişik kesimleri ile birlikte bu soruna çözüm arama niyetini beyan eden hükümet olumlu bir adım atmıştır.

 

Gelinen noktada Kürt sorununu hala var ve bu sorun siyasal bir sorundur, çözüm biçimi de siyasal olmalı. Bu nedenle kurulacak diyalog da siyasal temelde düşünülmeli. Buradan bakıldığında muhatapların da siyasal kurumlar olması gerekir.

 

 

HDP muhatap olarak hak iddia edebilmek için öncelikle “Kürtleşmeli” ve programını yeniden gözden geçirmeli ve Kürt sorununu öncelikli bir sorun olarak gündemine almalıdır. Böyle bir durum kuşkusuz ki HDP yi de muhataplar heyetine dahil kılacaktır. Çünkü an itibarı ile HDP siyaseten kendini Türkiye partisi olarak görüyor ve de “Türkiyelileşme” projesini geliştirmiş durumda. Buradan bakıldığında HDP nin de CHP gibi düşünülmesi gerekiyor. Ancak her şeye karşın özlenen ve beklenen odur ki HDP ve PKK politikalarını yeniden gözden geçirsin ve yeni süreçte muhataplar arasında yer alsın.

 

Bu sorun tekrar gündeme geldiğinden yeni bir yol izlenmesi de zorunludur. Elbette ki ellerinde silah bulunan taraflardan devlet; gurur ve kibir yapmamalı. PKK de “temsiliyet” kibirinden vaz geçmelidir.

 

Kürt tarafında muhatap, Kürt tarafının siyasal kurumları olmalıdır. Kimlerin çözümde yer alabileceğine dair bir çalışma gurubu araştırma yapmalı ve muhataplar ilan edilmelidir.

 

Ancak ; Türk aklı ile hareket edenlerle Kürt sorunu çözülmez.

 

Kürt sorunu yüz yıldan beri var olan, kronikleşmiş, girift olmuş bir sorundur, kuşkusuz çözüm de hemen olabilecek bir şey değildir. Bu sorunun çözümü demek devletin yeniden yapılanması demektir.

 

ÇÖZÜM İÇİN YOL ARANIRKEN OLMASI GEREKENLER NELERDİR:

 

a-Yerleşik algıların bertaraf edilerek olgular ve realiteler üzerinden hareket edilmelidir. Irkçı-şoven söylem ve uygulamalardan vaz geçilmeli,tüm resmi evraklar bu betimlemelerden arındırılmalıdır.

 

b-Ön yargılardan ve kibirli duruşlardan uzak durulmalı

 

c-Hesaplaşma, öç alma,ne aldın ne verdim gibi basit hesaplar yapılmamalı

 

d-Her şeyden önce samimi, içten olmalı, sorunun çözümü için istekli ve niyetli olunmalıdır.

 

e-Savaş dilinden, kin ve nefret söyleminden vaz geçilmeli ve barış dili geliştirilmeli, hoşgörülü olunmalıdır.

 

f- Empati geliştirmek gerekli. Kıyas, adalet ve merhamet penceresinden soruna bakılmalı.

 

g-Dış odakların yarattığı bir sorun olarak bakılmamalı, bu ülkenin bir iç sorunu olarak görülmelidir. Demokratik temayüllerle yaklaşmalı eşitlik temeli en önde olmalıdır.

 

h-Soruna eşit vatandaşlık ve Anayasal hak eşitliği açısından bakılmalı. Temel insan haklarına dayalı bir çözüm geliştirilmeli.

 

I-Uluslar arası çözümler, çözüm yöntemleri, sözleşmeler ve evrensel hukuk normlarından yararlanılmalı.

 

j-Dünyadaki örneklerden istifade edilerek Türkiye koşullarına uygun sistemler üzerinde çalışılmalı ve uygun bir sistem bulunmalıdır.

 

k-Bölünme korkusunun aşılması gerekir. Yeniden yapılanmanın birlik ve bir arda eşit ve adil koşullarda yeni bir yaşam tarzı olduğu konusunda kamu hazı hale getirilmeli.

 

l-Ön yargılardan ve peşin hükümlerden uzaklaşmak gerekir.

 

m-Kürtleri Türkleştirme ve entegre etme düşünden vaz geçilmelidir.

 

n-Kürt sorunu karşısında ortak akıl geliştirmek gerekir.

 

o-Toplumsal hafızanın yenilenmesi, Kemalist bilgilerden arındırılmalı.

 

p-Yeni ve çoğulcu  bir anayasa yapılmalıdır.

 

r-Kürtçe Türkçenin yanı sıra ikinci resmi dil olmalıdır ve anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır. Yerleşim birimlerinin adlarının coğrafya kitaplarına girmesi,,Kürt büyüklerinin mezarlar yerlerinin gösterilmesi, Ana dil ve resmi dil gibi doğal haklar tartışma ya da müzakere gerektiren konular değildir.Gasp edilmiş hakların iadesini yapmak bir erdemliliktir.

 

s-Kürt sorunu salt bir insan hakları sorunu değildir. Bu çerçevede ele alınamaz.

 

t-Kürt sorunu demokrasinin ya da cumhuriyetin yarattığı bir sorun da değildir. Demokrasi ya da sosyalizm iktidarında bile bazen ulusal sorun tam çözülemiyor. Ama ulusal sorun çözülürse demokratik halk iktidarı kaçınılmazdır.

 

İLK ADIMDA NELER YAPILABİLİR

 

Aslında hükümet muhataplar arayıp onlarla uzlaşmadan da bir irade gösterip Kürt Halkının ulusal demokratik haklarının tümünü iade edebilir. Bu durumda PKK’nin delinde propaganda malzemesini alır ve bu sorun da çözülebilir.Temel hak ve özgürlükler tanınabilir, ana dilde eğitim hakkı geri verilebilir, Kürt kimliğine anayasal güvence getirilebilir, Kürtçe resmi dil olabilir.Tüm bunlar anayasal değişiklikler, kanun ve kararnamelerle bile yoluna konulabilir.Ama görünen o ki hükümet pazarlık yapma eğilimde.

 

Hükümet bu sorunu halk ile çözeceğim diyor.Bu da önemli.Halk doksanlı yıllarda ne istediğini söylemişti.Doğu Ergilin araştırma sonuçları önemlidir.Yapılan bir ankete katılan Kürtlerin % 42 si federasyon demiş geriye kalan %35 lik bir kısım da benzer çözümlerden yana beyanda bulunmuştu.%20 lik kısım mevcut yapının devamından yana olduğunu söylemişti.

 

Yine de önümüzdeki dönemde Kürt sorununun çözümü yeniden gündeme gelecek ve çözüm zemini aranacaksa her şeyden önce silahların hayatımızdan çıkarılması gerekir. Hayatın ve siyasetin normalleşmesi gerekiyor. Bunun için önce elinde silah olanlar oturup müzakere yapmalı ve silahlardan kurtulmalıyız.

 

Güvenlikçi politikalar silahlı karşı koymanın ağır bir ekonomik maliyeti var.Halkın refahına harcanması gereken bütçeler savaş gidince yaşam standardı düşmektedir.

 

Bu yönü ile de olsa  bu sorun çözülmeden, çözüm yolunda kalıcı adım atılamaz.

 

Silahlı mücadelenin sonlandırması konusunda devletin muhatabı silahlı savaş vermekte olan PKK dir.

 

Korkuların aşılması, tehdit algılarının bertaraf olması, aidiyet duygusunun yeşermesi, vicdanların ses getirmesi için, çözüme dair çalışmaların heba olmaması için silahların gömülmesi şart. Bu konuda bir uzlaşma sağlanmadan çabalar verimli olmaz.Özgür irade var olmadan özgürlükçü anlayış gelişemez.

 

Toplumsal barış ve yumuşama için siyasal bir af yapılmalı. Dağdakiler ve yurt dışındakiler geri dönebilmeli ve bunlara kovuşturma yapılmamalı, cezaevindekiler salınmalıdır.

 

Yakılan, yıkılan yerleşim yerleri onarılmalı, zarar ziyanlar temin edilmeli, boşaltılmış köyler yaşanılır kılınması gerekir. Geri dönüş için güvenli bir ortam sağlanmalıdır.

 

Geçen 30 yıllık sürenin gizli kalmış gerçekleri ve bu süre içinde gizli kalmış tüm ilişkiler aydınlatılmalıdır. Gerçeklerin ortaya çıkarılarak halka anlatılması gerekir.

 

 

HAK PAR, KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ KONUSUNDA  BİR TARAFTIR.

 

HAKPAR’ın kendi geliştirdiği bir çözüm biçimi vardır.Federasyon akla en uygun sistemdir.

 

HAKPAR Kürt sorununu Kürdistan sorunundan ayrı görmez.

 

HAKPAR barışçıl ve demokratik çözümlerde ısrar etmektedir. Silahların gölgesinde çözüm olamayacağını savunur.

 

HAKPAR Kürt sorununun ulusal bir sorun olduğunu savunur. Bu nedenle  ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkı ilkesine riayet edilmesi gereğine işaret eder.

 

HAKPAR Kürt sorununu programının ana eksenine koyduğu halde Türkiye’nin diğer sorunlarına da kayıtsız değildir. Alevi sorunu, kadın ve çevre sorunları, ekonomik sorun gibi sorunlar da programatik sorunlarımızdandır.

 

HAKPAR milliyetçi temelde, etnik temelde bir siyaseti esas almaz.

 

*.Bu yazı, 10 Kasım 2015 Uzay TV  “yeni siyaset” programındaki performanstan alıntılanmıştır.

 

 

 

 

About Post Author