GÜNCEL

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ADINDAN“MİLLİ”SÖZCÜĞÜ ÇIKARILMALIDIR.

Yeni ders yılı başlıyor. Bu gün milyonlarca ilk ve orta okul öğrencisi yeni eğitim ve öğretim yılına başlayacak. Bu öğrencilerin yüz binlercesi Kürt,Rum,Ermeni,Laz ya da Türk soyundan olmayan etnik kesimlere mensup.Bu değişik etnik kesimlere ait çocuklar okul kapısından içeri girer girmez kendi ulusal ve etnik aidiyetlerini dış kapıda bırakmak zorunda kalacaklar.Çünkü Türkiye’de eğitim hala tekçi ve Türkçü.

 

Özellikle Kürt çocukları bir travma altında okula başlayacak ve Kürdistan’daki okullarda yeni başlayan çocukların ilk derslerinin ilk konusu “Türk” olduklarının anlatılması olacak.Çocuklar okul bahçelerinde ”Türküm, doğruyum, çalışkanım” diye başlayan ırkçı-şöven tekerlemelerle tanışacak, bunu doğru belleyecek,” Varlığım, Türk Varlığına armağan olsun” diyerek kendi varlığını önemsiz gibi düşünmeye başlayacak, “Ne Mutlu Türküm diyene” deyip Türk olmaklığı bir ayrıcalık, bir mutluluk kaynağı sayacaktır. Bu durum Kürt çocuklarının milli ve manevi bilinçlerini katlederek onları kişiliksizleştirmeye yöneltecektir.

 

 

Türkiyede cumhuriyetten beri Kürt varlığı ve Kürt dili yasaklıydı.Son yıllarda Kürt dili ve edebiyatı üzerindeki baskı ve yasaklamalar kaldırıldı. Her ne kadar bu “iyileştirme” yasal güvenceler altına alınmadıysa da, ret ,inkar ve asimilasyon anlayışı terk edilerek okullarda Kürtçe “seçmeli ders” olarak da olsa okutulmaya başlandı.Bu kuşkusuz ki önemli ve olumlu bir gelişmedir. Ne var ki, ırkçı-şöven ve asimilasyoncu anlayış hala olduğu gibi ders kitaplarında ve eğitim-öğretim müfredat programlarında en katı bir biçimde yerini koruyor. Ders kitapları, ünite kitapları ve yazılı-görsel eğitim araçlarının tümü hala o eski “ Irkçı-Tekçi ve Türkçü” içeriğini koruyor.

 

Yüz binlerce Kürt çocuk kendi ana dillerinde eğitime başlayamayacak, belki de ana dillerini unutarak kendi ulusal benliklerine yabancılaşacak. Bu durum UNESCU kiriterleri bakımından bir “kültürel soykırımdır”.Türk devleti bu soykırımı hala ısrarla sürdürerek suç işlemeye ve vebal altına girmeye devam etmektedir. Ana dilde eğitim herkesin en doğal hakkıdır ve bu hak gasp eilemez,engellenemez. Bu en büyük insan hakkı ihlalidir.

 

Ana dilde eğitim hakkına şans vermeyen hiçbir hükümet demokrat sayılmaz.

 

Kürt halkından gasp edilmiş bu hak derhal iade edilmelidir.

 

Kürt dili, Kürt varlığı ile eşdeğerdedir. Kürt varlığı resmen kabul görüyorsa Kürt dili de resmi dil olmalı ve eğitim dili olmalıdır.

 

Kürtlerin dil ,kültür, edebiyat, müzik ve sanat alanında iade edilen tüm hakları anayasal güvence altına alınmalıdır.

 

Bilindiği gibi bu gün Kuzey Irak Kürt Federe Bölgesinde nüfusları yirmi beş binden fazla olan herkesin yasal olarak kendi anadilinde eğitim alma hakkı anayasal bir hak olarak tanınmış durumdadır.Oysa ki Türkiye’de yirmi beş milyona yakın bir Kürt nüfus var ve kendi dili ile eğitim olanağından yoksun yaşamaktadır.Bu eşitsizlik ve adaletsizlik Türk rejimi bakımından bir utanç tablosudur.

 

Yeni ders yılında Kürt baba ve anneleri seçmeli de olsa mutlaka çocuklarına Kürtçe dil dersi aldırmalıdır. Çünkü bir dil ancak eğitim dili olursa varlığını koruyabilir.

 

Irkçı-Şöven ve asimilasyoncu eğitime hayır.

 

Eğitim tekçi ve Türkçü egemen anlayışından kurtarılmalı, çoğulcu, ulusal ve demokratik bir içeriğe kavuşturulmalıdır. Herkesi Türk olarak lanse eden bir algıyı perçinlediği için Milli Eğitim Bakanlığı adındaki “Milli” sözcüğü çıkarılmalı ve Türkiye gerçeklerine uygun bir eğitim öğretim sistemi geliştirilmelidir.

 

Ana dilde eğitim hakkı engellenmemelidir.

 

Hak ve Özgürlükler Partisi olarak yeni ders yılında okula başlayan tüm öğrencilerimize başarılar diliyoruz.

 

Latif EPÖZDEMİR

Hak ve Özgürlükler Partisi/ HAKPAR

Genel Başkan Yardımcısı

About Post Author