Burkay: Sorunu özgürce tartışabiliyorsak, onu çözmeyi de başaracağız
Genç Barış İnisiyatifi Derneği’nin 13 Mayıs günü Konya’da düzenlediği “Kürt Sorunu” konulu panel yapıldı. Konya Ticaret Odası’nın Konferans Salonu’nda yapılan panele çoğu üniversite öğrencilerinden oluşan kitlesel bir katılım oldu.
Panelin moderatörlüğünü Selçuk Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Nezir Akyeşilmen yaptı. Konuşmacı olarak HAK-PAR Genel Başkanı Kemal Burkay, Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bekir Biçer ile Mazlumder’den Adem Seleş yer aldılar.
Saat 13.30’da başlayan ve saat 16.00’ya kadar süren panel büyük ilgi gördü. Doç. Dr. Nezir Akyeşilmen’in kısa açış konuşmasının ardından sözü HAK-PAR Genel Başkanı Kemal Burkay’a verdi.
Burkay konuşmasına dinleyicileri selamlayarak ve Konya’da böyle bir panel düzenlediği için GBİ’ye teşekkür ederek başladı ve şöyle devam etti:
“Kürt sorununu geçmişte tartışmak bile mümkün değildi. 1960’lı yılların başında ‘Doğu Sorunu’ deniyordu. Sonra adıyla tartışılmaya başlandı. Ama bu kolay olmadı, sorunu gündeme getirenler, tartışanlar büyük bedeller ödediler. Bugün geçmişe göre bu sorun hakkında çok şey biliyoruz; ama her şeyi biliyor muyuz, hayır. Oysa sorunu çözmek için onun ne olduğunu bilmek, onu doğru tanımlamak gerekir. Tedavi için teşhis doğru olmalı
.”
Burkay daha sonra, Kürt sorununun bir etnik, bundan de öte ulusal sorun olduğuna değinerek, Kürtlerin geçmişten beri adına Kürdistan denen coğrafya üzerinde yaşayan, kendilerine özgü bir dile, kültüre sahip bir halk olduğunu, antik dönemde ve İslami dönemde bu coğrafyada birçok devlet kurduklarını söyledi ve daha sonra Kürdistan’ın bölünüşünü, Kürt sorununun ortaya çıkış sürecini anlattı ve şöyle devam etti:
“Osmanlı döneminde Kürdistan, İran ve Osmanlı arasında bölünmüş ve özerk beyliklerle yönetilen bir ülke idi. Ama 19. Yüzyıldaki merkezileşme hareketiyle birlikte beylikler ortadan kaldırıldı, bu da bir dizi ayaklanmalara yol açtı. Cumhuriyet de bu sorunu çözemedi. Tam tersine, tek bir etnik gruba dayanan bir ulusal devlet inşa edilmek istendi. Kürtler ve diğer etnik gruplar yok sayıldı, zorla asimile edilmeye çalışıldı. Bu politika ülkenin çok renkli yapısına, yani sosyal gerçekliğe aykırı idi ve ancak baskı yöntemleri eşliğinde uygulanabilirdi. Öyle de oldu, özellikle, geniş bir coğrafyada yaşayan, yoğun bir nüfusa sahip Kürt halkının tepkisine, bir dizi direnişe yol açtı ve bugüne kadar geldi; ülkeye, hem Kürtlere, hem Türklere çok büyük bedellere mal oldu.”
Burkay şöyle devam etti: “Bizzat Türk devlet adamları sorunun bu şekilde çözülmediğini, aksine giderek büyüdüğünü zamanla fark ettiler ve yeni arayışlara girdiler, Kürt gerçeğini tanıdılar. Süreç içinde son yıllarda bazı olumlu adımlar atıldı. Bunlardan biri sorunun özgürce tartışılıyor olması, örneğin böylesi toplantıların düzenlenebilmesidir. Bu önemlidir. Sorunu özgürce tartışabiliyorsak onu çözmeyi de başaracağız demektir.”
Burkay Kürt sorunun çözümü için cesur ve köklü projelere gerek olduğunu söyleyerek, bunun için Kürt halkının tüm temel haklarının tanınarak eşitlik temelinde federal bir sistem oluşturulması gerektiğini söyledi ve şöyle devam etti:
“Federal sistem birden çok etnik grubun ve ulusun bir arada veya yan yana yaşadığı ülkelere uygun düşen sistemdir; yani bir arada yaşamanın biçimidir. Biz bunu istiyoruz. Kürt sorunu ancak böylesine eşitlikçi temelde çözülebilir. Bu yapıldığı zaman Türkiye şiddeti toplum yaşamından çıkarır, barışa ulaşır ve öteki sorunlarını çözmek için de uygun bir ortam doğar.”
SAVAŞLA SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ
Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bekir Biçer de konuşmasında Türkiye’de tarihin sürekli çarpıtıldığını belirterek, 19. ve 20. yüzyılda kapitalizm ve ulus-devletlerin dünyayı kan gölüne çevirdiğini söyledi. Biçer şöyle devam etti: “İran, Suriye, Irak ve Türkiye Kürtlerin varlığını uzun yıllar boyunca inkar ettiler. ‘Yıllarca Kürt diye bir millet yok’ dediler. Kürtler ve Türkler birbirini anlamıyor. Bu coğrafyada sağırların diyalogu var. Ciddi önyargılar oluşmuş. Milliyetçilik tepki üzerine doğuyor. 4 yıl boyunca kaynakları taradım ve Kürtlerin Türk olduğunu belirten hiçbir belgeye rastlamadım. Tarihi çarpıtmakla bir yere varamayız. Kürt meselesinin temeli yüzyıllar öncesine dayanıyor. Kürtler aşiret yapısını yıllarca muhafaza etti. Bu nedenle yüzyıllarca hiçbir iktidara tam anlamıyla itaat etmediler. Tarih dersleri müfredattan kaldırılırsa bu sorun daha kolay çözülür. Kurutuluş Savaşı zamanında 300 bin Kürt vefat etti. Tarih bunları inkar ediyor. Bu sorunun tarihsel arka planı var. Sorunu çözmek isteyenler Kemal Burkay’a kulak versin. Burkay, yaşadığı acıyı içine attı ve barış istiyor. Savaşla sorun çözülmez. Birlikte yaşamamak için hiçbir nedenimiz yok” diye konuştu.
ÖN YARGILARI YIKMANIN ZAMANI GELDİ
Mazlum-Der Konya Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Adem Seleş ise, “Devlet ve siyaset Kürt meselesinin çözümüne ne kadar az katılırsa sorunun çözümü de o kadar kolay olur. Yıllardır bu meseleyi tartışıyoruz. Bu mesele can yakıyor. Ülkemizde kimlikler, ‘mesele’ haline geldi. Ermeni, Alevi, irtica, Kürt, cemaat meselesi adı altında çok sayıda sorun var. Bir ülkenin iki vatandaşı dağlarda neden savaşır? Türkiye’de tek tip bir vatandaş oluşturma girişimi oldu. Bu tek tipleştirmenin arızalarını onarmanın derdindeyiz. Ulus-devletlerde bireylerin değil, devletin çıkarları ön plandadır. Artık ön yargıları yıkmalıyız. Karşımızdakine ‘nerelisin’ diye sormak, sana ona göre davranacağım demektir. Çok boyutlu bir sorunu tartışıyoruz. Herkes bölgeyi gidip gezmeli. Bölge hakkında konuşuyoruz ama oraya hiç gitmeyen milyonlarca insan var” şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Nezir Akyeşilmen de Kürt sorunu ve benzer sorunların üniter devlet anlayışıyla çözülemeyeceğini belirterek, dünyadaki hemen tüm büyük ve uygar devletlerin federal bir sisteme sahip olduklarını anlattı.
Konuşmaların ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Dinleyiciler konuşmacılara birçok soru yönelttiler ve bunlar cevaplandırıldı. Panelin sonunda GBİ tarafından konuşmacılara birer plaket hediye edildi.