GÜNCEL

HAK-PAR Adana İl Örgütü dayanışma gecesi yapıldı. “HAK-PAR tüm engelleri aşacak güçtedir.”

HAK-PAR Adana İl Örgütü dayanışma gecesi yapıldı.

“HAK-PAR tüm engelleri aşacak güçtedir.”

 

Her yıl 11 Şubat tarihinde HAK-PAR ‘ın kuruluş yıl dönümü dolayısıyla yapılan dayanışma gecesi bu yıl da Adana Sedef Otel’de yapıldı.

Geceye Genel başkan yardımcıları İhsan Durak, Abdullah Çelebi, Latif Epözdemir, Arif Sevinç, İzmir il başkanı Sait Demir, Mersin İl başkanı Mehmet Ali Keştan’ın yansıra Avukat Semir Güzel, Kürt rusipilerinden Ahmedê Kurdi ve çok sayıda konuk da katıldı.

 

Gece Ramazan Şemdinoğlu’nun Kürtçe, kısa selamlama konuşması ile başladı. Daha sonra İl başkanı Süleyman Kart kısa bir hoş geldin konuşması yaptı.

Gecede, Genel başkan yardımcısı Latif Epözdemir de bir konuşma yaparak HAK-PAR’ın görüşlerini dile getirdi.

Ahmedê Kurdi de Kürtçe okuduğu şiirlerler ve marşlarla geceye renk kattı.

Mesajların okunduğu HAK-PAR Adana il Örgütü dayanışma gecesi müzik eşliğinde çekilen halaylarla coşkulu bir şekilde, geç vakitlere kadar devam etti.

Gecede genel başkan yardımcısı Latif Epözdemir Kürtçe bir konuşma yaptı.

Epözdemir özetle şunları söyledi:

“BM’nin “sömürge” algısı sadece “deniz aşırı” olmakla sınırlıdır. Bu nedenle deniz aşırı olmayan Asya ve Ortadoğu’nun kimi ülkeleri “sömürge” gibi algılanmamaktadır. Dolayısı ile bu tür ülkeler için ”self ve determinasyon” ilkesi savunulamamaktadır. BM güvenlik konseyi bu tür ülkelerdeki katliamlara (Kürdistan da Halepçe) karşı ancak bireysel ve insani tepkilerle sınırlı kalmaktadır. Oysaki Halepçe’de bir soykırım uygulandı ve bu tüm dünyaya karşı bir insanlık suçuydu. BM seyirci kaldı çünkü Kürdistan’ı sömürge statüsünde görmüyordu. Sömürge statüsünde görmüyordu-hala da öyle- çünkü Kürdistan deniz aşırı bir ülke değildi. Kürdistan ülkesinin birden fazla sömürgeci devlet tarafından sömürgeleştirilip “dört parçaya” bölünmüş olması da BM’nin dikkatini çekmemiş olsa gerek.

Örneğin,Angola,Mozambik, Yeşil Burun adaları, Sao To-me ve Gine Bissau Portekiz’in sömürgeleriydi.Bu ülkeler denizaşırıydı ve Portekiz’den on binlerce kilometre uzaktaydılar. Evet, bü ülkeler batılı baronlar tarafından sömürülmekteydi. Bu halklar “mili” haklara ve kendilerini yönetme hakkına sahip değillerdi. Baskı altındaydılar. BM ve ilgili kuruluşlar bu ülkelere dayanışma ve destek sağladı, onların haklarını korudu, kolladı. Çok da iyi yaptı.

Ama hiç biri “Enfal”e maruz kalmadı,Halepçe benzeri bir dramı yaşamadı.Portekiz uçakları gökten Yeşilburun ya da Gineye zehirli gaz yağdırmadı. Deniz aşırı oldukları halde oradaki yerli halka insanlık dışı uygulamalar yapılmadı, katliam ve soykırma yoluna gidilmedi. Kürdistan Irak’a 200 kilometre, Gine, Portekiz’e 20.000 kilo metre. Gine ve Kürdistan sömürge iki ülke. Irak ve Portekiz de sömürgeci iki ülke. Şimdi bakalım hangisi daha çok zalim bir sömürgeci ve hangisinin bu günkü durumu ne. Gine, bağımsız bir devlet, ama Kürdistan hala “statüsüz” olarak yerinde durmakta. Ekonomik ve siyasal abluka devam etmekte ve BM gereğini yapmamak konusundaki tutumunu sürdürmektedir. İran devleti hala ortalama olarak günde dört Kürt idam etmektedir. BM, hala görmezden gelmektedir.

Görüleceği gibi geçmişten bu güne Kürdistan, “sömürge” olarak görülmediği halde ve “deniz aşırı” olmadığı halde, korkunç katliamlara ve insanlık dışı uygulamalara maruz kaldı.

En bariz örnek, Germiyan bölgesi (Süleymaniye, Halepçe vs.) İran ve Irak sömürgeci yönetimlerine 200-300 kilometre mesafede. Sömürgeci Baas yönetimi Halepçe’de bir soykırım yaptı. BM ve bağlı kuruluşlar her hangi bir yaptırıma gitmedi.Her halde ” Bir ¸ülkenin milli birliğinin ve ¸ülke bütünlüğünün kısmen veya tamamen bozulmasını amaçlayan herhangi bir teşebbüs Birleşmiş Milletler Şartı’nın amaç ve ilkeleri ile bağdaşmaz.”(BM’nin 14 Aralık 1960’ta toplanan 15.Genel Kurulunun 1514 sayılı karar 6.bendı) ilkesi gözetildiğinden olsa gerek.”

Latif Epözdemir konuşmasına devamla şöyle dedi:

“Batılı Emperyal güçlerin bilgisi dahilinde Lozan (24 Temmuz 1923) ve Sykes Picot (16 Mayıs 1916) gibi antlaşmaların yanı sıra, Kasri Şirin ( 1639 yılında Osmanlılar ve İranlılar arsında) Sadabad Pakt (8 Temmuz 1937 Türkiye,İran,Irak,Afganistan] Cento,( !959, Türkiye, İran, Pakistan ve İngiltere) Cezayir Antlaşması ( 6 Mart 1975’te Irak ile İran arasında Cezayir’de imzalandı.) Bağdat Paktı, ( 24 Şubat 1955’te Türkiye ile Irak arasında) Arap Birliği Örgütü (22 MART 1945-Suudi Arabistan, Irak, Yemen,Libya, Ürdün,Mısır ve Suriye tarafından) …… gibi çeşitli antlaşmalar yapıldı.Bu antlaşmaların bir çoğu Kürt ve Kürdistan üzerindeki baskıları kalıcı ve meşru hale getirmeyi amaçlamaktaydı.Ne var ki “statüsüz” Kürdistan için BM hiçbir müdahalede bulunmadı.

Oysaki dört parçaya bölünmüş olan Kürdistan ülkesi Lozan’dan sonra fiilen uluslar arası bir sömürge haline getirildi. BM’nin statü bile vermediği Kürdistan devletlerarası bir sömürge olarak hala baskı altında.

Kürdistanı paylaşmış olan devletler bu gayri meşru paylaşıma” misak-ı milli” diyebilecek kadar adaletten uzaktırlar. İran, Irak, Türkiye ve Suriye ülkelerini ayıran sınırların tümü Kürdistan’ın bağrından geçer. Yani bu sınırlar aslında Kürdistanı bölen sınırlardır. Bu sınırlar mayınlar ve tel örgülerle donatılmış. Karşılıklı “sınır”

ihlalleri sonucu “kaçakçılar” dan her yıl yüzlercesi ölmekte ya da yaralanmaktadır. Bunlar, yüksek gözetleme kulübelerinde “vur” emri bekleyen askerler değil Kürt köylüleridir. Geçinmek için bir taraftan diğerine gidip gelmektedirler.

Afrin’den başlayıp Nusaybin’de biten 900 kilometrelik sınır, Kilis-Afrin’i ve Qamışlo-Nusaybin’i böle böle gelmektedir. Bu Kürdistanı bölen bir sınırdır.

Keza Silopi’den başlayıp Çukurca’ya ve daha ileriye devam eden 400 Kilometrelik bu sınır, Silopi-Zaxo’dan başlayıp Çukurca-Akçakale üzerinden devam eder. Bu sınır da Kürdistanı bölen sınırdır.

Germiyan mıntıkasındaki sınır, bir ucu Qalediz ve Hacı Umran’da, diğer ucu Hawraman’da bulunmaktadır. Bu sınır İran ve Irak arasında ama ve fakat Kürdistanı bölmektedir.

Doğubeyazıt-Maku’dan başlayıp Van Başkale’ye ve Ormiye gölünün kıyı kasabalarını teğet geçen sınır Türkiye- İran sınırı sayılmakta ama ve fakat bu sınır da Kürdistanı bölmektedir.cŞıno kenti, ve Dımdım Kalesinin bulunduğu nokta, fantastik olarak hemen tüm parçalara aynı mesafede bir bölgedir.

Suriye-Irak sınırı da keza Kürdistan’ı bölen bir diğer yapay sınırdır. Yani anlaşılacağı gibi bu dört devlet aslında birbirleri ile “komşu” değillerdir. Dördü birbirine komşu yapan “bölünmüş”Kürdistandır. Bu sınırlar yukarıda değindiğimiz özel ve genel antlaşmalar sayesinde BM nezdinde “Meşru” görülmektedir.

Dikkat çeken bir başka konu da, Kürtleri sömürgeleştiren ve hala da boyunduruk altında tutarak kolektif ve ulusal haklarını gasp etmeyi sürdüren sömürgeci dört devletin dördü de Kürtler gibi Müslüman devletler. Bunların İslam anlayışı dahi hep “etnik İslam” olmuştur. “Türk-İslam”ı,” Arap İslamı” ve “Fars İslamı”resmi inanç anlayışları olmuş ve etnik ve ırkçı yanları “İslam” özelliklerini ikinci plana itmiştir. Bu ülkeler “Müslüman” Kürtler olgusu karşısında, İslamı manipüle ederek çekinmeden“din kardeşlerini” katledebilmiştir. Kuranda “Enfal” süresi ve bu adla bilinen “Enfal” katliamları bunun en büyük örneğidir. Kürtleri boyunduruk altında tutan sömürgeci Müslüman devletler, bu anlamda İslami manipüle etmektedirler. Ne acıdır ki, BM üyesi İslam ülkeleri dahi bu duruma seyirci kalmıştır. Fas,Tunus, Cezayir,Filistin,Libya,BAE,Ürdün, Mısır, Sudi Arabistan ve diğer İslam ülkeleri manüpile edilmesine karşın, İslamiyet ve Müslüman sahip çıkma adına bile olsa Kürtlere,salt kimliklerinden ötürü sahip çıkmamışlardır.

Halepçe katliamına BM ülkelerinden bireysel olarak tepki gösteren tek ülke İsrail olmuştur.

Sayın Barzani Davos’taydı. Bir devlet adamı imajı ile konuştu. Dilekleri Kürt halkının umutlarını güçlendiriyor.50 milyon Kürt var. Bir devletleri yok. Neden olmasın ki.?”



————————————————–

HAKPAR ADANA İl ÖRGÜTÜ DYANIŞMA GECESİNDE YAPILAN KONUŞMALAR;

Ramazan Şemdinoğlu;

Li ser navê HAK-PAR, şaxa Edenê ez li we hemûyan silav dikim.

Hûn bi xêr û xweşî hatine şeva piştgirîya partîya me.

Wek hûn jî dizanin, em her sal şeveke weha çê dikin.

Îro jî, em bi munasebeta salvegera panzdemîn ya avakirina partîya HAK-PARê li cem hevin.

Em spasîyeke bi taybet pêşkêş dikin ji cîgirên Serokê partîya me Arîf Sevînc, Abdullah Çelebî û İhsan Durak ra,   Latif Epözdemir,   Serokê Şaxa İzmirê Sait Demir, Serokê Şaxa Merinê Mehmet Ali Keştan’ra,her wuha Avukat Semir Güzel,   rusipiyê Kurd Ahmedê Kurdi’re

Hûn gelek bi xêr hatine hevalên hêja!

Gelî dost, heval û mêvanên hêja, em bi hatina we teva dilxweş bûn.

Ser seran û ser çavan ra hatine.

HAK-PAR partîyeke kurdan e.

Partîyeke Kurdistanî ye.

Vê partîyê, çareserkirina pirsa kurd bi rîya demokratîk xistîye navenda programa xwe.

Ew, xebat û têkoşîna aştîyane û demokratîk esas digre.

Berî hertiştî ji bo mafên bingehîn yên kurdan mucadele dike.

Em ji bo Kurdistana Bakur federasyonê dixwazin.

Em dixwazin zimanê kurdî bibe zimanê resmî.

Em demokrasî û aştî jî daxwazin.

Em silavê li meşa SERXWEBÛNa Kurdistanê jî dikin ku di bin pêşengîya birêz Mesud da tê meşandin.

Piştgirîya xwe ji bona parçeyên din ên Kurdistanê dîyar dikin. Li Tırkîyê, em li cem hemû hewldanên peydakirina demokrasî, azadî û aştîyê ne.

Ji ber ku HAK-PAR partîyeke azadîxwaz e.

HAK-PAR zemîna yekîtîyê ye.

Ew mala welatparêzên kurdan e.

Ji her kesî ra derîyê wê vekirîye.

Mêvanên birêz, we bı hatina xwe şeref da şeva me.

Hûn her hebin.

Çawa ku sîyasetmedar, serokê giştî yê me yê berê Kemal Burkay di helbesteke xwe da dibêje;

“Ama yas bize yaraşmaz, dostlar
Keder ve yakınma umudu çürütür
Zindanda, gurbette, işsiz ve açken bile
Gülmeyi unutmamalı insan
Kalkın al-yeşil bir govend çekin
Şen şakrak türküler söyleyin
Cam bardakta tüten sıcak bir çay gibi gülümseyin”

Ez careke din bi rêz li we hemûyan silav dikim.

——————————————————-

ADANA İl başkanı Süleyman Kart;

Değerli Misafirlerimiz,

Partili arkadaşlarım,

Hepinizi saygıyla selamlıyorum

Öncelikle, HAK-PAR’ın tüm il ilçe örgütleri ile dayanışma içinde olan, Adana HAK-PAR’a da desteğini esirgemeyen Sayın Abdullah Çelebi’ye özel olarak teşekkür etmek istiyorum.

Merkez yöneticilerimiz Sayın İhsan Durak’a, Latif Epözdemir’e, Mehmet Ali Keştan’a, Sait Demir’e Ve Ahmedê Kurdi’ye gecemize katılarak bizi onurlandıran Av.Semir Güzel’e huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum

Mazeretleri nedeniyle gecemize katılamayan,telefonla arayarak dayanışmalarını ifade ederek bizi mutlu eden başta kurucu üyelerimizSedat Çınar ve Av.İbrahim Güçlü olmak üzere tüm dostlarımıza şükranlarımızı iletiyorum.

Bir teşekkür selamımızı da Londra Komkar’da ki arkadaşlarımıza iletiyorum; İlginize, dayanışmanıza yürekten teşekkür ediyoruz.

Elbette en büyük teşekkürümüzü siz ADANA lı dostlarımıza ve emektar partililerimize sunuyorum

Hoş geldiniz,

Şeref verdiniz.

“HAK-PAR demokrasiden, barıştan, özgürlüklerden yana olan, farklı geleneklerden gelen Yurtsever Kürtlerin bir birlik projesi olarak ortaya çıktı

Sosyalist, liberal, milliyetçi veya dindar tüm Kürtlerin demokratik bir işleyiş içinde bir arada olması, Kürtlerin meşru hakları için barışçıl demokratik mücadelede güçlerini birleştirmesi hedeflendi.

Ancak henüz bu hedefe, istediğimiz seviyeye ulaşmış değiliz.

Bu işin zor olduğunun farkındayız.

Hem devletin ve mevcut siyaset zemininin yarattığı engeller hem de Kürt siyasetçilerin yetersizlikleri, bencillikleri daha güçlü bir yapı oluşturmayı engelledi.

Ne yazık ki biz Kürtler birlik olmak konusunda pek becerikli değiliz.

Kürtler en çok Türk milliyetçi partilerine; AKP/CHP hatta MHP’ye yöneliyor, üye ve yönetici olmak için çırpınıyorlar.

“Türkiyecilik” politikalarına destek verip, kendi temsilcileri olarak TÜRK/TÜRKMENleri seçiyorlar.

Türk solunun militanları olup Kürt siyasetçilere, kürdistani kurumlara hakaretler yağdırıyorlar.

Bunlara “mankurd” diyorlar!

Bu ayıp, bu yanlış hemen son bulmayacak elbette.

Ancak milli bilinç geliştikçe bu köleleştirme politikaları deşifre edildikçe Kürtlerde kendi partilerine, kendileri adına ortaya çıkan siyasetçilere yöneleceklerdir.

Kürtleri, KÜRTLER temsil edeceklerdir.

Bunun dışında bir başka derdimiz de var.

Yurtsever kadrolar dağınık. Birlik girişimleri sürekli olarak sabote ediliyor.

Bu konu içinde bir iki laf etmek istiyorum.

Ne zaman bu cephede, yani yurtseverler arsında birlik adına ortaya bir proje konsa, en çok birlik edebiyatı yapan kimi siyasetçinin, işlerini güçlerini bırakıp o birliği bozmaya çabaladıklarını görüyoruz.

“küçük hesapları” uğruna, kendi kurdukları, yıllarca yönettikleri partiyi dahi bölüp parçalamaya çalıştıklarına tanık oluyoruz.

Parti üyelerini, örgütlerini istifaya teşvik ederek zayıflatmaya uğraştıklarını izliyoruz.

Ve Not ediyoruz.

Bu zihniyetin güçlü, istikrarlı bir birliğin önünde engel olduğu tespitini yapıyoruz.

Biz kendi payımıza bu “boş” girişimlerden gerekli dersi aldık.

Yolumuzu çizdik.

Artık bu tür kadrolara kredi açmak niyetinde değiliz.

Birlik için süslü laflardan çok GÜVEN’in, emeğin, demokrasiyi içselleştirmenin esas olduğunu biliyoruz.

Buyurun;

Herkese, her kesime HAK-PAR’da yer var diyoruz.

Gelin, çalışın, üye ve delegelerin desteğini kazanın ve o oranda hak ettiğiniz yere oturun.

Kimseyi sırtımızda, hak etmediği yerlere taşımak niyetinde değiliz.

HAK-PAR yüzlerce kez denenmiş, sonunda bir enkaz bırakarak daha büyük dağılmalara neden olmuş sözde “birlik” çalışmaları, pazarlıkları içinde olmayacaktır.

Biz bu yolda yürüyenlere başarılar diliyoruz. Başarılı olmaları için dua ediyoruz.

Biz olmadan da kendi aralarında birlik oluşturabilirler.

Yolları açık olsun.

HAK-PAR kendi yoluna devam edecek, saflarını tüm yurtseverlere açık tutacaktır

Kürt halkı ile birleşmeyi hedefleyecektir.

“Sayın Burkay’ın işaret ettiği gibi; “HAK-PAR Türkiye’nin temel sorunlarının çözümüne yönelik ortaya koyduğu politikalarla, yeni, seviyeli siyaset tarzıyla,
Temiz, fedakâr donanımlı kadrolarıyla tüm engelleri aşacak” güçtedir.”

Biz sabırlıyız.

Kararlıyız.

Bize güvenin,

Birlikte başaracağız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum

Süleyman KART

HAKPAR

Adana İl BAŞKANI

———————————-

Mesajlar

Jİ BO HAK-PAR  – ŞAXÊ EDENÊ,

Hevalên delal,

Ji bo dawetnamê gelek spas dikim.

Mixabin nekarîm bêm di şeva we de beşdar bim.

Ji hemû hevalên HAK-PARê û hemû mêvanên ku di şevê da beşdar in silavên xwe dişînim.

Hêvîdar ım şeva we serkevtî be, bi kêfxweşî derbaz be.

Kemal Burkay

11 Sibat 2017

HAK-PAR ADANA İL BAŞKANLIĞI’NA,

Değerli arkadaşlar,

11 Şubat’ta düzenlediğiniz toplantı için yaptığınız davete çok teşekkür ederim.

Ne yazık ki gecenize katılamıyorum.

Geceye katılan tüm HAK-PAR’lı arkadaşlara ve konuklara selamlarımı iletir, gecenizin hoşça geçmesini ister,  başarılar dilerim.

Kemal Burkay

11 Şubat 2017

———————————————-

Kuruluş yıldönümümüz dolayısıyla düzenlediğiniz dayanışma gecenize, Partimizin farklı bir programı nedeniyle katılamıyorum.

Üzgünüm.

Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Adana’da yıllardır özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürüten, Kürtlerin taleplerini legal ve meşru yollarla, kararlıca savunan sizleri kutluyorum.

Başarılar diliyorum.

Sabırla, cesaretle, tüm baskı ve engellemelerle, tüm blokajlara rağmen doğru politikaları ısrarla savunmanın zorluklarını biliyor ve yürüyüşümüze devam ediyoruz.

Hiçbir kış sonsuza dek sürmez. Bir gün mutlaka bahar gelir ve tüm doğayı kuşatır.

Halkımızın baskı ve zulüm de sonsuza kadar sürmez.

Bir gün mutlaka özgürlük gelir ve tüm ülkemizi kuşatır.

İnanıyor ve bu süreci kısaltmak için bilinçle sabırla çalışıyoruz.

Sizlere başarılar diliyor. Konukları saygıyla selamlıyorum.

REFİK KARAKOÇ

HAK-PAR GENEL BAŞKANI

———————————————————–

ADANA il Örgütü dayanışma gecesini düzenleyen arkadaşlarımızı,

Şahsım ve Hollanda’dan arkadaşlarımız adına kutluyorum.

Halkımızın özgürlük mücadelesinin kararlı fedakâr kadrolarını ve konuklarınızı selamlıyorum.

Başarılar diliyorum.

Düzgün Kaplan

Genel Başkan Yardımcısı

______________________________________________________________________

İZMİR HAK-PAR İl Örgütü adına hepinizi selamlıyorum.

Konuklarınıza saygılarımı sunuyorum

Gecenizin başarılı geçmesini diliyorum.

SAİD DEMİR

HAK-PAR İZMİR İL BAŞKANI

________________________________________________________________________

Cezaevinde olduğum için aranızda bulunamıyorum. Ancak tüm yüreğimle sizinleyim.

Hak-Par Adana il Örgütünün düzenlediği gecenin başarılı geçmesini diliyorum.

İnanıyorum ki Kürt halkının özgürlük mücadelesi bir gün mutlaka başarıya ulaşacaktır.

Bu mücadelede yer alan, katkı sunan her kes özgürlüğün onurunu birlikte paylaşacaktır.

Torunlarımıza bırakacağımız en büyük onur bu mücadeledeki anılarımız olacaktır.HAK-PAR lı arkadaşlarım bundan en büyük payı alacaklardır.

Çünkü HAK-PAR Kürt halkının özgürlükçü damarıdır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İhsan Erdem

Adana Açık Cezaevi

.

About Post Author