GÜNCEL

Halkların eşitliği olmadan, kardeşliği lafta kalır

Halkların eşitliği olmadan, kardeşliği lafta kalır


Türkiyelileşmek söylemi, bu despot rejimin yeni aktörleri tarafından halkları uyuşturmak amaçlı ortaya attıkları yeni bir mühendisliktir. Liberal, Dindar, Demokrat ve Sosyalist olan her kesimin bu durumdan rahatsız olması gerekir. Çünkü bu söylem, mevcut rejime kan verir, daha da sağlamlaştırır.

 

Kürtler kendi kimlikleriyle haklarına kavuşsun. İsterse Türkiye’li, isterse Kürdistan’lı olsun, fark eden bir şey yok; ama ”Türkiyecilik’ kötülüğün sürdürülebilmesi için ortaya atılan bir kavramdır. Açıkçası bu durum gerçek bir entegrasyon projesidir. Bu kötülüğün mimarları da bellidir.

 

Başka bir sorun ise, Kürt özgürlük hareketlerinin uzun bir zamandır hep sol sos serpiştirilmiş birlikteliklerle haşır neşir olmalarıydı. Klasik soğuk savaş dönemleri devrim hareketlerinden etkilenerek, kendi kurtuluşlarını da bu bağlamda şekillendirerek, mücadelelerini sürdürdüler. Mücadele vardı; ancak bu ülkede ne burjuva istenilen şekilde gelişmişti ne de ona karşı devrim yapacak bir işçi hareketini güçlendirdiler.

 

Oysa bugünlere dahi baktığımızda ne Türkiye ne de Kürdistan devrimlerine hazır durumda. Bu koşulların oluşmadığını, olmadığını her aklıselim Sosyalist görüyor. Kürtleri eski; aşılmış, dar sol ideolojik tercihlere zorlamak ve bu ütopyalarla oyalamak bana göre Kürtlerin ulusal mücadelesini kırmak ve mevcut duruma, rejime mahkûm etmek amaçlıdır. Bu işe soyunanların söylem ve eylemlerine doğru bakılırsa, görülür.


Bu çevrelerin yanlışları ayyuka çıkmış, şiddete meyilli tutumları ve eylemleri sadece Kürtlere zarar veriyor. Gelişmeye açık demokratik alanında, yok olmasına sebep oluyor. Kürt siyasi aktörleri, partileri bu durumu değerlendirip, halkımıza alternatif bir siyaset mi geliştirecekler, yoksa zevahiri kurtarma peşine mi düşecek?


Öncelikli olarak, bu çarpık yapının yarattığı algılardan arınıp, dümen suyunda yüzmekten kurtulmaları gerekir. Şunun da artık kafalara yerleşmesi gerekir. Kürtlerin öncelikli sorunu ‘’ulusal demokratik devrim’’ mücadelesidir. Ne Sosyalistin ne Liberalin ne de dindarın ret edeceği bir mücadele perspektifidir. Aksine, ortaklaşmayı sağlayacak bir hamur görevi görecektir. Buna katkı sunacak bileşenlerin tek ideoloji ekseni üzerinden mücadele etmeleri mümkün olamayacağını da artık görmemiz gerekir. Kürdistan’da var olan ulusal nitelikli tüm farklı renklerin, seslerin ortaklaşacağı bir siyaset gereklidir. Buna uygun siyasi projeler geliştirerek, Kürt halkının tamamını bu mücadeleye katmamız gerekiyor. Bu mücadele şekli, özgürlük mücadelesini de başarıya taşıyacaktır.


Bunu Kürt halkına alternatif olan örnek programıyla, tüzüğüyle içinde siyaset yaptığım Hak ve Özgürlükler partisi (HAK-PAR) yapıyor. Başarı için sadece omuz vermek yetecektir.

6.11.2016
İlhan Çetin

About Post Author