TEK, TÜRK VE MİLLİ?
Latif EPÖZDEMİR
Türk siyaseti “Türk’e tapınma”, “Kutsal ve makbul Türk” ferasetinden ve Türkün üstün ırk olduğu algılarından kurtulmalıdır. Türk Ticareti,
Türk Tabipler Birliği, Milli Eğitim, Milli Emlak, Türk milli takımı vb. Başında Türk ve milli olan kavramlarının miyadını doldurduğu konusunu düşünmelidir.
Yani, başında “Türk” ve “Milli” kelimesi bulunan bütün kamu kurum ve kuruluşları ile özel ve tüzel tüm kurumların adları bu anlamda değiştirilmelidir.
Türk milliyetçiliğini ve ırkçılığını çağrıştıran adlar kamusal alanda kullanılmamalıdır.
Mevcut isimler, Türkiye’nin çok sesli yapısına uygun olarak değiştirilmeli ve tüm kurumlar, çoğulcu yapıyı çağrıştıran adlar ya da çok kimlikli yapıyı içeren simgelerle anılmalıdır. Bu iş kanun hükmünde kararnamelerle bile düzenlenebilir.
Çünkü “Türk” kelimesi savlandığı gibi Türkiye’de yaşayan herkesi ifade etmiyor.
Çünkü herkesi Türk saymak, aidiyet hakkını yok sayıyor.
Herkesin milliyetinin farklı olduğu bir atlasta egemen “milliyetçilik” ırkçılıktır, şovenizmdir. Ve bir baskılama aracıdır.
Türkçülük, toplumu tekliğe ve tekçiliğe geri götürür ki, bu da ret ve inkarın geri gelmesi demektir. Türkiye’yi tek ve Türk olarak lanse etmek anlamına gelir.
Türkiye tek değil çok kimlikli bir ülkedir.
Türkiye yalnızca Türklerin yaşadığı bir ülke değil; yanı sıra Kürtlerin, Rumların, Ermenilerin, Lazların, Arapların, Alevilerin, Ezdi ve Süryanilerin ve diğer etnik kesimlerin birlikte yaşadığı çok kimlikli bir ülkedir.
Tekçiliği ve Türkçülüğü kamu yaşamından çıkarın;
Bakın o zaman ne kadar rahatlayacak ülke insanı…
Bu sadece benim dileğim değil, kimliği inkar altındaki herkesin dileğidir.
Bu işe “yabancı parmağı” girmemiştir. Lakin bu “yerli” ve bir o kadar da yerinde bir düzenleme olur.