Kürdlerin sömürgeci İran devletinden kurtuluş mücadelesinin unutulmaz öncüsü Qadı Muhammed’i idam edilişinin 74.yılında saygı ile anıyoruz.
Qadı Muhammed dünyada insan türünün ortaya çıkışı ile Kürd ayrışması başladığından ahir zamana kadar yani tarihin bitimine kadar devam edecek olan bir saflaşmanın onurlu adıdır. O, mücadele bayrağını, elden ele emanet ederek Kürdistan özgürlük mücadelesinde yer alan insanların, öncülerin ve insanlık tarihinde adaletten yana olan tüm özgür Kurdistan halkının unutulmaz kahramanıdır.
Kürdlerin tarihinde bir ilkin adı olan Mahabat Kürdistan Cumhuriyeti Kürdler bakımından tarih eşiğinin ayağındaki köstek, özgürlük, eşitlik ve bilincin katledildiği alan, bilginin, aşkın, inancın ve eşitliğin mezarı olan “Çarçıra” meydanı Kürdlerin bilincine kazınmış bir anıttır.
Kürdistan halkının 1946 yılında Mahabad’ın Çarçıra Meydanı’nda büyük umut ve coşkularla ilan ettiği Mahabat Kürdistan Cumhuriyeti, Sovyetlerin sırt çevirerek ihaneti, sömürgeci İran devletinin işgal ve baskısı sonucu, 17 Aralık 1947’de yıkıldı.
Qadı Muhammed Mahabad’ı terk etmedi. Halkını yalnız bırakmadı. Devlet başkanlığı sarayında son kurşununa kadar direndi. Başı dik bir şekilde ve en ufak bir taviz vermeden kurulan düzmece mahkemenin tüm suçlamalarını boşa çıkararak kararlı, cesur ve bilgece bir duruş sergiledi.
En ufak bir pişmanlığa kapılmadan bir gün mutlaka Kürdistan bayrağının Kürd semalarında dalgalanacağı inancını korudu, bu onurlu duruşu tüm zamanlara aktarmak için örnek bir mücadele sergiledi.
23 Ocak 1946’da Mahabad’da Çarçıra Meydanı’nda Mahabad Kürdistan Cumhuriyeti resmen ilan edildi. 11 Şubat 1946’da ise Qadı Muhammed Cumhurbaşkanlığına getirildi. Qadı işe bir anayasa yapımı ile başladı. Hazırlanan Kürdistan Anayasası halkın egemenliğini güvence altına alarak, resmi dilin Kürdçe olduğunu kabul edip Kürdistan Cumhuriyeti’nin eğitim, yargı ve askeri kurum ve organlarını oluşturdu. Şair Dildar’ın “Ey Reqip” şiirini ulusal marş ve sarı, kırmızı, yeşili de Kürdistan bayrağının renkleri olarak kabul edildi.
Qadı Muhammed’e yargılama esnasında hakaret eden yargıca cesurca verdiği şu karşılık bir tarihsel manifestodur: “Köpek, şerefsiz, utanmaz ve namussuz sizsiniz ki halka ve yasalara karşı hiçbir sınır tanımıyorsunuz. Namussuz! Sonuç olarak sen, senden önceki namussuzun verdiği kararı infaz edebilirsin. Ondan fazla elinden hiçbir şey gelmez. Ben suçsuz olduğuma inanıyorum ve çoktan beri bu yolda ölmeye hazırım. Milletimin özgürlüğü için ölüyorum ve şerefli ölümden de onur duyuyorum. Bunu kendim için Allah’ın bir rahmeti olarak görüyorum.”
Bugün, Asya’dan Afrika’ya kadar, takva elbiseleri dikmekle meşgul, “din sanayicisi sömürgeci İran devleti, kadıları, cemaat imamları, müftüleri, fıkıh alimleri” müfessir ve hadisçileri, bilgeleri, alim ve zahidleri, akil ve nakil din ulemaları ile kanlı İran diktatörleri Ayetullahlar, minber, mihrap, mescidleri içinde hergün hala mazlum Kürd milletinin katline ferman buyurup çağdaş dünyanın gözü önünde Kürd gençlerini idam etmeye devam etmektedirler.
Qadı Muhammed Kürdistan Cumhuriyeti’ni ilan ettiği yerde idam edildi.
Qadı Muhammed son duruşmalarında yargıçlara “Şu anda idam cezası ile yargılanmakta olduğum bu ulusun onurunu rencide etme fırsatını kimseye vermem” demişti. Pêşewa Qadı Muhammed, yüzünde cesaretin ve onurun tüm özelliklerini son ana kadar korumuş bir bilgedir. Onu idam edenlerin bile hala hayranlık duyduğu Qadı Muhammed yürekli, cesaretli ve korkusuz bir insandı.
Qadı Muhammed, idamından önce son istek olarak kurşunlanarak kanını Kürdistan topraklarına akıtma isteğinde bulunduğu halde rejimin tutsağı yargıçlar, bu isteği de kabul etmedi. Qadı’nın son duası ise, “Allah’ım bütün mazlumları ve Kürd milletini de zalimlerin boyunduruğundan kurtar” oldu.
Hak ve Özgürlükler Partisi / HAK-PAR olarak idam edilişlerinin yıldönümünde Qadı ve arkadaşları ile tüm Kürdistan şehitlerini saygı ve minnetle amıyoruz. 31.03.2021
HAK-PAR BASIN BÜROSU