HAK-PAR Kadın Kolları 23 Mart 2021 tarihinde video konferans yoluyla yaptığı toplantılara Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğinde Geleneklerin Rolü başlığıyla devam etti.
Salı akşamı 15 kadının katılımıyla başlayan toplantıda, geleneklerin kadın cinsiyeti üzerinden sürdürülmesinde kadının üstlendiği rol irdelendi. Kabul edilen tüm rollerin bedelinin yine kadına ödetildiği vurgulanarak, bu rolü kabul etmek ne anlama geliyor?
Kabul etmemek ne anlama gelir?
Nasıl itiraz ederiz? başlıklarında söyleştiler.
Diyarbakır İl Başkanı Berrin Eren ve Tuşba İlçe Başkanı Zelal Kıran’ın bu başlıklara ilişkin sunum yaptılar.
Toplantı açılışında Genel Başkan Yardımcısı Sultan Söyleme, gündemdeki konulara geçmeden önce, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle imzasını çekmesinden söz etmek gerektiğini belirterek şöyle devam etti:
”Amacı ‘kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığı ortadan kaldırmak, kadınları güçlendirmek ve buna yönelik politikalar geliştirmek’ olan bu sözleşmeden imzanın çekilmesinin, hukukçuların açıkladıkları üzere; yasalara aykırı olduğunu, imza atıldıktan sonra meclis onayından geçtikten sonra iç hukukta kabul edilmiştir. Oysa yasalara aykırı olan bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle imzanın çekildiğini; bu durumun ileride kadınları korumaya yönelik ve dayanağı İstanbul Sözleşmesi olan 6284 Sayılı Kanununda bir kararnameyle kaldırılması ihtimalinin olduğunu ve yönetim erki tarafından kadın aleyhine çalışmaların gündeme gelebileceği tehlikesine dikkat çekmek istediğini” söyledi.
Diyarbakır İl Başkanı Berrin Eren; cinsiyet tanımından başlanarak, ahlak, namus gibi kavramların tanımını yapan eril zihniyetin kadını hep edilgen olarak konumlandırdığına dikkat çekerek, “Kadının yalnız yapamaz. Kadın korunmalıdır. Kadına özen gösterilmelidir, kadın çiçektir. Kadın narindir, kadın güçsüzdür. Kadın erkeğin namusudur. Kadın annedir, annelik kutsaldır, gibi daha bir çok kavramla kadın muhtaç ve ikincil konumda gösterilmektedir. Dünyada egemen olan bu eril algı eğitimden iş yaşamına, çocuk yetiştirmeye kadar toplumsal yaşamda kadını edilgen ve ikincil konuma” ittiğini vurguladı.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kadının insan hakları ihlali olduğunu belirten Berrin Eren şöyle devam etti, “Tahakküm kuran toplumsal gruplar (ulusal, sınıfsal, dinsel) bu avantajı elden bırakmak istemezler. Biz kadınlar bize yüklenen rolleri sorgulayarak işe başlayıp, bizi ikincil konuma iten bu algılara itiraz etmeliyiz. Ancak o zaman eşit ve özgür bir yaşama kavuşabiliriz” dedi.
Tuşba İlçe Başkanı Zelal Kıran ise, kadın aleyhine var olan algıları kabullenmek, sürdürmek, itiraz etmemek erkek yararınadır diyerek şöyle devam etti; “Geleneksel toplum, erkek egemen toplumdur. Erkek egemen erk kendi lehine olan bu düzenin sürmesini ister. İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmesi de bu düşüncenin ürünüdür. Annelerimiz daha küçükken bize ayıpları öğretti, toplum içerisinde nasıl davranmamız gerektiğini ikaz etti. Bizi gelenek, göreneklerin kurallarına göre yetiştirdi. Ancak biz bu durumun farkındayız ve buna itiraz ediyoruz. Eşitlik ve özgürlük mücadelemizde ısrar ediyoruz. Bunun için de bir arada ve daha güçlü olmalıyız” diye konuştu.
Sunumların ardından katılımcı kadınlar görüşlerini aktardı. Kendi yaşamlarından örnekler veren kadınlar, toplumsal dayatmalara nasıl itiraz ettiklerini paylaştılar.
HAK-PAR BASIN BÜROSU