Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni 10 Aralık 1948 günü kabul etti. O tarihe denk gelen haftanın tamamında da hak ihlallerine dikkat çekmek için ülkede hafta boyunca çeşitli etkinlikler düzenlenmekte. Otuz maddelik bildirge ile insan hakları sıralanmakta ve bu hakların yaşama geçirilmesi için devletlere uyarılar yapılmaktadır.
Bu sözleşmelere rağmen ihlallerdeki artış ise dikkat çekmektedir. Bu artışı gözler önüne seren Uluslararası Af Örgütü’nün hazırladığı İnsan Hakları Algısı Araştırma verilerini inceleyen partimiz, Türkiye’de toplumun yüzde 82.1’inin ülkede temel hakların ihlal edildiği görüşünü desteklemektedir.
Partimiz, insan hakları alanında yaşanan sorunların ilk nedeni olarak yasaların yetersizliğini görmektedir, bu da adil yargılamaya yönelik inancı zayıflatmıştır. Yaşam, ifade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı temel insan hakkıdır. Türkiye’de insanlar düşüncelerini özgürce ifade edememekte, istedikleri konularda barışçıl protesto, toplantı ve yürüyüş düzenleyememektedir.
Vatandaşlar fikir ve düşüncelerini açıkladıkları için gözaltına alınıp, yargılanmaktadır. Pek çok insan sosyal medya paylaşımlarından dolayı yargılanmakta ve hapis cezasına çarptırılmaktadır. Yine yurtdışında yaşayan vatandaşların facebook gibi sosyal mecralarda yaptıkları paylaşımlardan dolayı takibata uğrayanların sayısı bir hayli yüksektir. Sayıları yüzlere varan ikametleri ve işleri yurtdışında olan insanlar hakkında, yurtdışına çıkış yasakları konularak rehin alınmaktadırlar.
Programlarında Kürd meselesinin çözümüne ilişkin talep ve görüşler yer alan partiler hakkında kapatma davaları açılarak, örgütlenme özgürlüğü ihlal edilmektedir.
Kürd şehirlerindeki belediyelerin büyük çoğunluğuna kayyum atanmış, pek çok belediye meclis üyesi, İç İşleri Bakanlığı ve Valiliklerce görevden alınarak Kürdlerin iradesi yeniden vesayet altına alınmıştır.
Yine binlerce insan işinden edilmiş, kendi emeği ile geçinme hakkı ihlal edilmiştir. Düzenli bir şekilde elektrik, petrole bağlı ürünler ile doğalgaza yapılan zamlarla insanlar canlarından bezdirilmiştir. Ülkede alım gücü orta sınıf ve alt sınıflarda neredeyse yüzde 50 oranında düşerken ekonomik güçlülüklere dayanamayan pek çok insan ve kimileri ise topluca kendilerini zehirleyerek, intihar etmiştir.
Her gün en az 2 kadına erkekler tarafından saldırı olmakta, tecavüze uğrayan kadınların yaşam hakkı ellerinden alınmaktadır.
Savaş veya güvenlik önlemleri öne sürülerek kullanılan mayın, çatışma atığı ve zırhlı araçlar çocukların fiziksel, ruhsal ve çevresel sağlığını tehdit etmektedir. Coğrafyamızda 10 yılda en az 63 zırhlı araç çarpması olayı gerçekleşmiş ve 16’sı çocuk, 6’sı kadın olmak üzere toplamda 36 kişi yaşamını yitirmiştir.
Partimiz hafızalardan silinmeyecek olaylardan ikisini yeniden hatırlatmayı görev saymaktadır: 15 Temmuz 2019 tarihinde Ovacık İlçesine bağlı Bilgeç Köyü kırsalında arazide bulunan çatışma atığının patlamasıyla 4 yaşındaki Nupelda ve 8 yaşındaki Ayaz Güloğlu kardeşleri, 11Eylül 2019’da Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi 5 Nisan Mahallesinde akrep tipi zırhlı aracın çarpması sonucu 6 yaşındaki Efe Tektekin’in yaşamdan koparılmasını unutmayacaktır.
Nüfusun üçte birine sahip olan Kürdlerin dili resmi dil olarak kabul edilmemiş, Kürd çocukları yine ana dillerinde eğitim görememiştir.
Çözüm bekleyen yığınla sorun, tehdit altındaki yaşam hakkına yönelik hiçbir düzenleme yapılmamıştır.
Hak ve Özgürlükler Partisi diyor ki; gelin hep birlikte el ele verip, hak ihlallerinin olmadığı bir dünya kuralım.
Yarınlar hepimizin olsun. 10.12.2019
HAK-PAR Basın Bürosu