Darbeci faşist generaller 1980 yılında işkenceler, idamlar, toplu tutuklamalar, sürgünlerle Türkiye”yi tam bir cezaevine dönüştürdüler, karanlık , kanlı bir sürece sürüklediler.
Tüm Türkiye”de, özelliklede Kürt kentlerinde tüm muhalefet ezildi. Kurumlar,siyasi partiler ve yayınlar yasaklandı, susturuldu. Türkiye tam bir işkencehaneye dönüştürüldü
Diyarbakır Cezaevinde yapılan işkence ve katliamlar ve insanlık onuru için gerçekleştirilen direnişler hala belleklerde tazeliğini koruyor.
Darbecilerin Kürt halkına yönelik insanlık suçlarını da pervasızca işledikleri bu darbe süreci tüm toplumsal dokuyu çürüttü.
Irkçılığı, şiddeti,hukuksuzluğu, militarizmi güçlendirdi, askeri vesayeti kurumlaştırarak, demokratikleşmeyi engelledi.
Faşist darbe zihniyetinin şekillendirdiği yönetim kültürü Türkiye”nin başta Kürt sorunu olmak üzere tüm temel yapısal sorunlarının barışçıl- demokratik yollarla çözüme kavuşturulmasının önünü tıkadı.
Sorunları büyüttü, kangrenleştirdi.
Türkiye, kimi tadilatlar yapılsa da halen 12 eylül faşist darbecilerin hazırladığı Anayasa ile yönetilmekte.
Bu anayasa ile dünyada ilk kez dil yasağı yani Kürtçenin kullanılması anayasa ile yasaklandı.
12 eylül 1980 darbesinin ardından Türkiye”yi yöneten tüm hükümetler yeni sivil- demokratik bir anayasa sözü vermelerine rağmen iktidara geldiklerinde bu faşist anayasaya sarıldılar. Sadece kendileri için gerekli kimi düzenlemeleri, tadilatları yapmakla yetindiler.
Parlamenter sistemden Başkanlık sistemine geçilirken bile 12 Eylül Darbe Anayasası”nın aşırı merkeziyetçi, ırkçı, Kürt karşıtı, özgürlüklerin yasaklarla çerçevelendiği antidemokratik yanları, kimi vesayet kurumları özenle korundu. 12 Eylül darbecilerinin Kürt karşıtı zihniyeti tüm idari anlayışı şekillendirdi.
Türkiye gerçek anlamda darbelerle yüzleşmediği için yeni darbeler, askeri müdahaleler bir birini izledi.
Türkiye gerçek anlamda demokratik bir ülke olamadı.
Kaynaklar militarizmin daha da güçlendirilmesine, içeride ve dışarıda Kürt karşıtlığı üzerinde şekillenen, şiddete dayalı politikalarda tüketildi.
Oysa yapılması gereken Türkiye”yi tam bir karanlığa mahkum eden ve toplumun tüm dokularına sirayete eden darbeci anlayışla, onun sonuçlarıyla cesaretle yüzleşmek ve yeni sivil demokratik bir anayasa yaparak demokratik uygar bir ülke olma yolunda yürümektir.
Türkiye”nin başta Kürt sorunu olmak üzere tüm yapısal sorunlarını ademimerkeziyetçi bir anlayışla, barışçıl yollarla,diyalogla çözmenin kanallarını oluşturmaktır.
Hak ve Özgürlükler Partisi HAK-PAR olarak 12 eylül faşist darbesini, o darbede rol alanları bir kez daha kınıyor, lanetliyoruz.
11 Eylül 2018
HAK-PAR BASIN BÜROSU