GÜNCEL

SİYASET-PARTİ VE YENİ AŞİRETÇİLİK

SİYASET-PARTİ VE YENİ AŞİRETÇİLİK

​Grupların ve halkların kolektif hakları siyasi mücadele ile kazanılır. Bilinen gerekli doğru ile ifade edilen “hak verilmez alınır” söyleminin dayanağı; örgütlü mücadelenin önemini vurgulamaktadır. Siyasi mücadele de siyasi parti ile yürütülür. Yani siyasi hakları elde etmenin aracı siyasi partidir. Hak ve hukuk talebinde bulunanlar, bunları elde etmenin ilk basamağı olan bir siyasi partiye sahip olmaları gerekir.

 

Eğer içinde bulunduğunuz nesnel koşullara uygun bir partiniz yoksa kazanım için daha ilk adımı atmamışsınız demektir. Bu pencereden Kürdistanın kuzeyine baktığınızda şiddet dışı kulvarda siyaset yapmak isteyenlerin daha birinci basamak olan milli-demokratik ve şeffaf bir partiyi oluşturamadıklarını görüyoruz. Sadece bu yönde çabalar sürmektedir.

Söz konusu mücadele alanımız Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bir partinin fonksiyonel olması için belirli şartlar ve engeller konulmuştur. Örneğin mevcut illerin yarısından bir fazlasında il örgütü kurmak ve bu illerin sahip olduğu ilçelerinin 1/3’ünde yine ilçe örgütlerini kurmanız gerekir. İlçe sayısı az olan tüm illerin dahi kale alınması halinde 42 ile tekabül eden 1/3 ilçe sayısı yaklaşık 160 ilçeye ulaşmaktadır.

Eğer programınıza demokratik mücadele biçimi ile barışı koymuşsanız, halkınıza ulaşmak için yukarıdaki engelleri aşacak bir parti örgütlemeniz gerekir. Aksi halde, sadece tespit eden, konuşan, yazan ve seyirci kalan durumundan ileriye gidemezsiniz.

Siyaset yaşamın kendisidir. Pratiğiniz, doğrularınız ve kararlılığınız ile kitlelerin güvenini kazanabilirsiniz. Bunun için de kendinizi pratikte göstermelisiniz. Bu amaçla biz yerel yönetimleri önemsiyoruz. Yerelde iktidar olmak, hem düşünce ve fikirlerinizi pratikte ortaya koymak demektir hem de mücadelenize yeni fırsat ve alan demektir. ​

Biz Kuzey Kürdistan’ın siyasetçi ve aydınları ne yazık ki bu perspektiften hala uzaktayız. Nedeni şu; 21. Yüzyıl’da dahi doğru dürüst bir özgürleşme projesi oluşturup halkımızın önüne alternatif olarak koyamamışız. Dünyada bütün halklar fırsat çıktığında kolektif tavır alarak devletleşmişlerdir. Kürtler ise aşiret yapısının sebep olduğu demografik yapıdan dolayı bu refleksi ortaya koyamamışlardır. Hatta bu konuda irademizi ortaklarımıza teslim etmişiz ve her defasında da kandırılmışız. Aşiretler arası çekişme, çatışmalar ulus bilincinin gelişmesine hep engel olmuştur. ​

Günümüze gelince aşiret yapısının etkisinin azaldığı bir dönemde, ortak ulusal tavır almanın önünde engel olarak, bugün onlarca aynı sosyolojiden beslenen, programları %95 benzer ve çözüm önerileri aynı olan parti görüyoruz. Geçmiş tarihimizde aşiret yapısının oluşturduğu engeli, günümüzde çok sayıda parti kurarak devam ettiriyoruz. Bu görünüm Kürdistanın dört parçasında da önümüze çıkmaktadır. Bu nedenle gereksiz, sadece israf ve fırsat kayıplarına sebep olan bu örgütlenme şekli adeta yeni bir aşiret yapılanması görevini görmektedir. Ulusal hiçbir hakkını kolektif kullanamayan bir halk yekvücut olmak zorundadır. ​

Gelelim olması gerekenlere; Bugün Kürdlerin uzlaşmacı, demokratik ve eşitlik temelinde, Kürt sorununu çözmek için milli aynı zamanda demokratik işleyişi olan bir partiye ihtiyaç vardır. Bu partinin aynı zamanda Türkiye’deki hassasiyetleri ve yasal engelleri dikkate alarak örgütlenmesi zorunludur.

Siyasette sonuç almak önemlidir. Örneğin yerelde iktidar olmayı istiyorsanız bunun yolu seçimlere girip kazanmaktan geçiyor. Bu amaçla seçime girme hakkı olan bir partinizin olması gerekir. Halkımızın da defalarca barışçı ve demokratik çözümden yana tavır koyduğunu ve bunu desteklediğini de biliyoruz.

​HAK-PAR bu somut koşullar nedeniyle bir birlik, demokratik ve eşitlikçi çözüm aracı olarak 2002 yılında kuruldu. Bugün aynı anlayış ve taleplerle siyaset yapmaya, buna bağlı olarak engelleri aşmaya devam etmektedir. Örgütlenme eksiklerini bir an önce tamamlamaya çalışmaktadır.

HAK-PAR Bugünkü nesnel koşullarda ihtiyaç duyulan bir özgürleşme modelidir. Dolayısıyla barış, demokrasi, özgürlük ve huzur isteyen her kesime kapılarını devamlı açık tutmaktadır.

Günümüz koşullarında Kürt aydın ve siyasetçilerinin muhataplarımızdan biraz ders almaları gerekmez mi?

​Başkaları “BİR OLALIM, İRİ OLALIM, DİRİ OLALIM” diyor. Buna karşı biz Kürt siyasetçiler bölünelim, parçalanalım ve yem olalım anlamına gelen iş ve tasarruflarda bulunuyoruz. ​

Artık birleşip güç olmanın, bu gücü akıllı ve rasyonel kullanmanın zamanındayız.

Refik KARAKOÇ
Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR)
Genel Başkanı

About Post Author