1 Eylül Dünya Barış Günü’nde de başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın hemen her bölgesi savaşlar ve çatışmalarla kan revan içinde.
Birinci ve ikinci dünya savaşının yıkımları üzerinde yeniden doğrulan dünya, iki kutuplu bir hale gelerek soğuk savaş dönemine sürüklenmiş, devletlerin emperyalist çıkarları, dev şirketlerin doymak bilmez kar hırsı ile birleşerek dünyayı nükleer bir kıyametin kıyısına taşımıştı.
Bu gün dünya iki kutuplu olmasa da, savaş sanayi aynı hızla kitle imha silahları üretmeye, nükleer bombaları çoğaltmaya devam ediyor.
Savaşlar aralıksız sürüyor. Çatışmalar, etnik ve dinsel boğazlaşmalar dünyanın hemen her bölgesinde insanlığa acılar yaşatıyor. Kentler yıkılıyor, yaşamını kurtarabilen milyonlarca insan evinden, yurdundan sürülüyor, mülteci durumuna düşüyor.
Özellikle Ortadoğu’da savaşlar, etnik ve mezhepsel boğazlaşmalar aralıksız sürüyor.
Bölgede, yüz yıl önce emperyalist çıkarlar esasa alınarak, özellikle Kürtlerin aleyhine kurulan statüko savaş ve yıkım üretmeye devam ediyor.
Bu gün bu kanlı ve kirli statüko yeni dünya dengeleri nedeniyle yıkılmakta ve Ortadoğu yeniden şekillenmektedir.
Bölgedeki savaş ve çatışmaların sürmesinde, enerji kaynaklarını paylaşmak için Ortadoğu’ya çöreklenen emperyalist güçler kadar, sorunlarına adil çözümler üretmeye yanaşmayan yerel sömürgeci güçlerde sorumludur
Onlar, bölgede savaşa ve çatışmalara kaynaklık eden sorunları adil bir çözüme kavuşturmak yerine eski statükonun devamı için çabalamakta, her türlü kirli, kanlı projeye ortak olmaktadırlar.
Bu çatışma kaynaklarından biri de Kürt sorunudur.
Kürt sorunu adil bir çözüme kavuşmadan Ortadoğu’da barış da mümkün olmayacaktır.
Kürt sorununun adil çözümü ise; Kürtlerin kendi kaderlerini özgürce belirlemesine saygılı olmakla olanaklıdır.
Bu gün Irak’ta, Güney Kürdistan Federe Bölgesi kendi kaderini özgürce belirlemek istiyor.
Bu nedenle 25 Eylül’de bağımsızlık için referanduma gidiyor.
Bu haklı, meşru ve tam zamanında gerçekleşecek olan referandum aynı zamanda yüz yıllık bir haksızlığın giderilmesi ve Ortadoğu’da barışı tehdit eden, tüm bölgeyi enfekte eden bir sorunun çözüme kavuşturulması olacaktır.
Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı İran, Irak, Suriye ve Türkiye başta olmak üzere tüm bölge ülkeleri için tehdit değil, kalıcı barış için şans olacaktır.
Kürdistan bölgesinin referandum kararına karşı, tehdit savuranların, provake edenlerin, savaş nedeni olarak gören ırkçı sömürgeci zihniyetin,aynı zamanda bölgede barışın önündeki en büyük engel olduğunu, kanlı boğazlaşmaların nedeni olduğunu görüyor ve mahkûm ediyoruz.
Kürdistan Federe Bölgesi’nin barışçıl bir şekilde kendi kaderini özgürce belirlemesini selamlıyoruz
Bağımsızlık referandumunun barışa vesile olmasını diliyoruz.
31.08. 2017
HAK-PAR
BASIN BÜROSU