HAK-PAR AĞRI İL KONGRESİ; Güney Kürdistan Bağımsızlık referandumunu destekliyoruz.
Hak ve Özgürlükler Partisi Ağrı İl örgütü, 6.Olağan Kongresini gerçekleştirdi Kongre İl başkanı Şahin Atmaca’nın kısa açış konuşması ile başladı.
Kongreye HAK-PAR Genel başkan yardımcıları Arif Sevinç ve Hüseyin Özdemir, Evadalê Zeynikê Kültür ve Sanat Derneği başkanı Fehmi Atmaca, Mustafa Arslan, İHD Ağrı Şube başkanı Abdülhadi Karakurt’da katıldı.
08.07.2017 tarihimde saat 13:00 te Belediye iş merkezinde gerçekleşen kongrede divan başkanlığını HAK-PAR Genel başkan yardımcısı Hüseyin Özdemir yaptı. Divan üyeliklerine ise M. Sıddık Sucu ve Savaş Ünsal seçildiler
Divan Başkanı Hüseyin Özdemir kısa bir teşekkür konuşması yaptı ve “Legal demokratik mücadele zemininde Kürtlerin siyaset yapması her geçen gün zorlaştırılıyor. Bölgede ısrarla sürdürülen savaş ve uygulanan şiddete dayalı politikalar, OHAL uygulamaları legal barışçıl siyasetin önündeki en önemli barikatlar olarak duruyor. Anayasa’da, Partiler yasasında var olan anti demokratik, hatta Kürt karşıtı içeriğe ek olarak, son bir yıl içinde örgütlenmemiz önünde çıkarılan keyfi ve bilinçli bürokratik engellerde gösteriyor ki, Kürtler açısından legal siyaset alanı neredeyse sembolik hale indirgenmek isteniyor. Kürt siyasetine yerleşmiş olan ayrılık virüsü, bir yerlere yamanma amaçlı küçük kulübeler oluşturma hastalığı da güçlü bir seçenek yaratmanın önünde duran önemli bir engeldir.
Ancak biz kararlıyız. Başaracağız. Çıkarılan engellere rağmen örgütlülüğümüzü tamamlayacak, eksikliklerimizi giderecek ve Kürt halkına yurtsever, demokratik ve barışçıl bir seçeneği mutlaka sunacağız” dedi.
Açış konuşmasının ardından Özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına bir dakikalık saygı duruşu gerçekleştirildi. Kongrede Arif Sevinç ve Evadal Der başkanı Fehmi Atmaca birer konuşma yaptılar.
Kongrede il başkanlığına ŞAHİN ATMACA yeniden seçildi.
Yönetim Kurulu üyeliklerine ise
MEHMET SIDDIK SUCU, SAVAŞ ÜNSAL, AHMET OĞUZKAN, CENNET ALPDOĞAN, VAHDET AKKUŞ, KENAN ÖZDEMİR seçildiler.
Kongrede konuşan HAK-PAR Genel başkan Yardımcısı Arif Sevinç şunları söyledi;
“ Yıllarca Kürt siyasetçileri Kürtlerin yaşadığı felaketleri, acıları anlatan konuşmalar yapardı. İçimiz kararırdı.
Kuşkusuz bu konuşmaların hedefi Kürt halkının yaşadığı felaketlerin nedeninin, Kürdistan’ın sömürgeleştirilmesi olduğuna dikkat çekmek ve özgürlük için mücadelenin su gibi hava gibi zorunlu olduğunu aktarmaktı. Kuşkusuz Kürt milleti sömürgecilikten kurtulmadan, asimilasyon politikalarını yenmeden, kendi kaderini belirleyerek topraklarında kendi kendisini yönetmeden, özetle özgür olmadan ne felaketlerden, acılardan kurtulabilir ne de bu zengin, cennet gibi topraklarda yoksulluktan, geri kalmaktan kurtulabilir. Bu kez içinizi karatan bir konuşma yapmayacağım. Konuşmama bir müjde ile başlayacağım; Kürdistan’ın güney parçası 25 Eylülde ve bağımsız devlet olmak için sandık başına gidiyor.
7 Haziran 2017 tarihinde Sayın Mesut Barzani’nin çağrısı ile toplanan Kürdistan partileri, dini ve etnik gurupların temsilcileri 25 Eylül 2017 tarihinde bağımsızlık için referanduma gitme kararı aldılar, Mutluyuz, sevinçliyiz, gururluyuz. ve tüm kalbinizle, başarıları için duacıyız. Dedi “
1930’larda,İhsan Nuri’nin, Biro Heski Telli’nin, Ferzende’nin, Nadir beg’in, Halis Beg’in ve nice kahramanın bağımsız Kürdistan için kanlarını döktükleri bu topraklardan, Agiri’den, Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı için referandum kararı alan başta Sayın Mesud Barzani ve emeği geçen tüm siyasetçileri ve seferber olanları HAK-PAR adına bir kez daha kutluyorum.
Güney Kürdistan Bağımsızlık referandumunu desteklediğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.” Diyen Arif Sevinç sözlerini şöyle sürdürdü;
“Onlar başardı. Biz de başaracağız.
Bu gün istisnalar olsa bile kendi dilinden, kendi kültüründen, topraklarından kopmuş, sömürgeci, eğitim sistemi içinde, onun değerleriyle yetişmiş bir nesille karşı karşıyayız.
Başarının ilk adımı bu çarkı geri çevirmektir. Güzel ve zengin dilimize dört elle sarılan; Bab Tahiri üryan, Ahmed’e Xani , Feqiyê Teyran , Melayâ Ciziri’ , Evdala Zeynikê’ ile, Kürdistan’da sömürgeci zulme baş kaldıran,özgürlük için yaşamlarını feda eden Şeyh Said’,Seyid Rıza,Cıbranlı Xalit’, Zarife ve Alişêr, Simko, Bedirxamiler, Kadı Muhammedi, Mela Mustafa Barzani ve adını sayamadığım kahramanlar ile haşir neşir olan bir nesil kurtuluşun anahtarı olacaktır.
Bu dile, kültüre ve tarihine önem vermeyi gerektirir.
Başarının ikinci adımı ise Kürdistan’ın Kürtsüzleştirilmesi politikasını görmek, tehlikeyi fark etmek ve gerekli politikaları acilen geliştirmektir.
Etnik temizlik ile ünlü İttihat ve Terakki’nin bir devamı olan Kemalistler Lozan’la beraber yeni bir devlet kurduklarında egemenlikleri altındaki Kuzey Kürdistan’ı boşaltmak, Kürtleri batıya dağıtarak azınlık durumuna düşürmek, kendi kendilerini yönetmek hayalini sosyolojik olarak çökertmek için şark ıslahat planları gibi çeşitli planlamalar yaptılar. Zorla, katliamlarla bu palanlarını uyguladılar. Bu gün 20 milyonu aşkın Kürt nüfusunun yarısı batı illerinde azınlık halinde yaşamaktadır.
Kürdistan’ı Kürtsüzleştirme politikası bu gün de devam etmektedir.
Devlet uyguladığı şiddet politikalarının yanı sıra bölgeyi bilinçli olarak geri bırakan, nüfusun batıya göçü için geliştirdiği ekonomik ve sosyal politikalar ile bunu yapmaktadır.
Son 40 yıldır Kürdistan’da sürdürülen savaş da Kürt nüfusun batıya göçünü hızlandıran bir işlev görmektedir.
Buna Kürt iş adamlarına, kanaat önderlerine, siyasetçilere yönelik sindirme siyasetini de eklemek gerek. Tüm sıkıntılarına rağmen Kürdistan’a yatırım yapan iş adamlarımıza yönelik baskılar, zorla para almalar, iş makinelerini yakmalar, tehditler, hatta suikastlar Kürdistan’ı Kürtsüzleştirme politikasına hizmet eden bir işlevi olduğu görülmelidir.
Devlet Kürdistan’da milli mücadeleyi yürüten ve o potansiyeli taşıyan Mirlerimizi, beylerimizi, şeyhlerimizi, seyitlerimizi, ağalarımızı tasfiye ederek Kürt milli mücadelesini sosyal tabanından kopardı.
Gelişen kapitalizmle birlikte yeni yeni filizlenen ve tarihi zorunluluk olarak Kürt Milli davasının taşıyıcısı olacak Kürt Burjuvazisine, iş adamlarına yönelik saldırılar ise Kürt davasının köküne kibrit suyu dökmekten başka anlam taşımamaktadır.
Kendi pazarına sahip olmak isteyen istikrarlı bir sınıf olmadan sömürgecilikten kurtuluş da mümkün olmadığına göre Kürt iş adamlarına yönelik baskı ancak sömürgeciliğe hizmet eder.
Bu gün yürütülen silahlı mücadele Kürt davasına zarar vermektedir.
Son yıllarda yaşanan olayları hepimiz sıcağı sıcağına takip ettik. Kentlere taşınan savaşta binlerce Kürt genci yaşamını yitirdi. Yurtseverliğin kaynağı olan kentler de kurulan hendek ve barikatlar ve sürdürülen savaş sonucunda bu kentler yeniden yakıldı yıkıldı. Bir milyona yakın Kürt göç etmek zorunda kaldı. Legal mücadele alanı çöktü, Parlamentoda 3.Parti olanlar, yerel yöneticiler etkisizleşti.
Bu savaş Kürde hizmet etmiyor ve bir an önce sonlandırılmalıdır.
Başarının diğer önemli bir adımı ise legal, barışçıl demokratik mücadele yolarının tercih edilmesidir. Kürtlerin kendilerini bizzat kendilerinin temsil etmesidir.
Lozan’da Kürdistan meselesi de tartışılırken Kemalistlerin oyununa gelen Kürtler temsilci olarak İnönü’yü ilan ettiler. İnönü bizim de temsilcimizdir dediler.
Sonuç ortada.
Statüsüz kalan, en temel hakları gasp edilen, hatta ana dili bile yasaklanan, katliamdan katliama, sürüklenen, aşağılanan, acı ve yoksulluğa sürüklenen bir millet. Bu gün de aynı hatayı yapmak isteyenler var…
Hata değil elbette, tam bir “dezge”.
Türkiyelileşiyoruz diye sloganlaştırılan bir politikayla Kürt ilerinde Kürtleri temsilen Türk Türkmen, Arap, Laz ve diğerleri sahneye çıkarıyorlar.
Kürt siyasetçiler kıran mı girdi de Kürt illerinde, Kürt taleplerini dillendirmeleri için, Kürt davasını sürdürmeleri için vekil olarak TÜRKLERİ temsilci yapıyoruz?
Kürt davasına şu ya da bu şekilde emek veren ağır bedel ödeyen ve bu güne dek gelen kendi siyasetçilerimize her türlü hakareti yapıp ve itibarsızlaştırırken bir Türkü veya Türkmeni Kürtlerin temsilcisi olarak omuzlarda taşımak doğal mıdır?
Bir düşünün hangi Filistinlinin aklından Filistinlileri temsilen bir İsrailliyi seçmek ve omuzlarda taşımak gelir? HAKPAR Kürtlerin Kürt Yurtseverlerinin barışçıl demokratik mücadele aracıdır.
Hangi gelenekten gelirse gelsin Kürt davasına hizmet etmek isteyen herkese kapıları açıktır. İdeolojik çizgi partisi değildir.
İslamcıda sosyaliste, milliyetçi de, liberalde bu partide yer alabilir ve özgürlük yolunda kol kola girerek yürüye bilir… HAKPAR Kürt yurtseverlerinin birlik platformudur. Biz Hak -Par olarak sabırla bu yolda yürüyecek ve halkımızı tıpkı güneyli kardeşlerimiz gibi özgürlüğe taşıyacağız. İddiamız da hedefimizde budur.”
Daha sonra söz alan Evdal Der başkanı Fehmi Atmaca, “Kürt siyaseti kendi toprağı, kendi kültürü, kendi tarihinden gelen kökler üzerine oturmalıdır. Kürt tarihini kendinden başlatmak, geçmişine, kültürüne, ulusal bilincin oluşmasına kaynaklık eden olay ve kahramanlara yabancılaşmak sağlıksız bir gelişmedir.
Kürt siyaseti çağdaş, demokratik mekanizmalarla kendi görkemli tarihi ve kültürünü sentezleyerek başarıya ulaşacaktır. Ben aynı zamanda HAKPAR bir üyesiyim. Ortadoğu yeniden şekillenirken Kürtlerin meşru haklarını kararlıca savunan, Kürt yurtseverlerinin birlik platformu olan HAK-PAR ın başarılı olması önemlidir “ dedi.