HAK-PAR olarak gerçek bir çözümü, barışı ve demokrasiyi savunuyoruz.
HAK-PAR Parti Meclisi 31 Ağustos-1 Eylül günleri Ankara’da yeni Parti binasında, il başkanlarının da katılımıyla genişletilmiş olarak toplandı, gündemindeki konuları görüştü, iç ve dış politik gelişmeleri değerlendirdi ve kararlar aldı.
Mısır’da darbeyi kınıyoruz
Parti Meclisimiz, Mısır’da değişim ve demokrasi yönündeki süreci kesintiye uğratan ve buna tepki gösteren halka karşı acımasız katliamlar uygulayan darbeyi şiddetle kınar. Mursi ve arkadaşlarının serbest bırakılmasını, bir an önce serbest ve genel seçimlere gidilerek ortaya çıkacak halkoyunun sonuçlarına saygı gösterilmesini ister.
Suriye’de çözüm için gerekli olan savaş değil, görüşme masası ve uzlaşmadır
Suriye’deki kanlı iç savaş, son dönemde bir yandan çatışmaların Batı Kürdistan bölgesine sıçramasıyla, diğer yandan Şam’ın bazı bölgelerinde kimyasal silah kullanılması ve bunun sonucu doğan kitlesel katliamlarla yeni bir evreye sıçradı. Suriye Muhalefeti, Türkiye ve ABD bu silahları Esat rejiminin kullandığını söylüyorlar. Esat yönetimi, İran ve Rusya ise Muhalefeti suçluyorlar. ABD, bu yöndeki kırmızı çizgilerinin aşıldığını belirterek silahlı bir müdahalede bulunabileceğinden söz ediyor.
Biz HAK-PAR olarak silahlı bir dış müdahalenin soruna çözüm getirmeyeceği, durumu daha da karmaşık bir hale getireceği ve savaş yangınının daha da büyümesine, komşu ülkelere sıçramasına yol açacağı kanısındayız. Elbette, başta BM örgütü olmak üzere uluslararası kurumlar, büyük devletler ve Suriye’nin komşuları, şimdiye kadar 100 bin insanın ölümüne, milyonların sürgün yoluna düşmesine ve kentlerin-kasabaların viran olmasına yol açan bu kanlı boğuşmaya seyirci kalmamalılar. Ama yapılacak iş, iç savaşa katılmak ve taraf olmak değil, silahları susturmak ve tarafları bir barış masası çevresinde bir araya gelmeye zorlamaktır. Orada barışı sağlayacak, bu ülkede demokrasinin yolunu açacak ve her kesimin haklarını güvence altına alacak bir uzlaşmayı sağlamaktır. BM Örgütü, özellikle de ABD ve Rusya isterlerse bu mümkündür.
Bize göre çözüm demokratik ve federal bir Suriye’nin oluşmasındadır. Yeni ve demokratik bir anayasa yapılarak serbest seçimler sonucu Suriye’nin yeni yönetimi belirlenmelidir. Kürt halkı da kendi bölgesinde, Batı Kürdistan’da kendi kendini yönetme hakkına kavuşmalıdır. Bu, bölge halkının tercihine uygun olarak federal ya da otonom bir yönetim olabilir.
Cenevre Konferansı’nın toplanması ne yazık ki çok gecikti. Konferans bir an önce toplanmalı ve bunun için çalışmalıdır. Partimiz, toplanacak Cenevre Konferansı’na Batı Kürdistan halkımızın da kendi temsilcileriyle katılmasından yanadır.
Batı Kürdistan’da Kürt hareketinin kendi iç sorunları ve çekişmeleri ne yazık ki bu dönemde de devam etti, zaman zaman gerginlikler ve çatışmalar yaşandı. PYD’nin rejimle ilişkileri, diğer Kürt örgütlerinin çalışmalarına engeller koyması, silahlı güce dayanarak bölgeyi tümden kendi kontrolünde tutma çabası ve Sayın Mesut Barzani’nin girişimiyle sağlanan birliğin ilkelerine uymaması bu sürtüşmelerin temel nedenidir.
Bu parçadaki halkımızın meşru haklarına kavuşması, bölgesinde kendi kendini yönetmesi için mevcut partiler arasında barışçı ve demokratik ilişkilere, birliğe ihtiyaç vardır. Bunun için herkes sorumlu davranmalı, PYD de bu konuda bugüne kadar izlediği yanlış tutumu terk etmelidir.
Kürt Ulusal Kongresi
Son dönemde gündemde olan Kürt Ulusal kongresi, eğer yeni bir erteleme olmazsa bu ayın 15’inde Kürdistan Federe Bölgesi’nin başkenti Hewlêr’de toplanacaktır. Partimiz Kongrenin toplanmasını olumlu bulur. Bu Kürtler bakımından önemli ve tarihsel bir adımdır.
Öte yandan Kongrenin başarısı, dar parti hesaplarına düşmeksizin, böylesi bir tarihi adımın ruhuna uygun davranmaya bağlıdır.
Ulusal Kongre’nin hazırlık çalışmaları sırasında, ne yazık ki tüm örgütlerin hazırlık komitesinde yer almaları için gerekli özen gösterilmedi. Bu da tüm partilerin hazırlık aşamasında görüş ve önerilerini iletmelerine, böylece katkıda bulunmalarına, ayrıca buna ilişkin gelişmeleri izlemelerine fırsat vermedi. Buna rağmen Partimiz bu kongreye katılacak kendi görüş ve önerilerini sunacaktır.
Kongrenin Kürt ulusal hareketi bakımından olumlu bir rol oynaması, yararlı sonuçlar vermesi, iç ve dış koşulları gerçekçi biçimde değerlendirmeye, örgütler arasında demokratik ilişkilerin, karşılıklı saygının gereklerine uymaya, halkın meşru çıkar ve taleplerini örgütsel çıkarlardan önde tutmaya bağlıdır. Temennimiz ulusal kongre çalışmasının bu ilkeler doğrultusunda sürdürülüp sonuçlandırılmasıdır.
Çözüm ve barış için PKK tümden silah bırakmalı, devlet de Kürt halkının temel haklarını tanımalı
Kuzey’de, “çözüm ve barış süreci” denen durum son dönemde ciddi sıkıntılarla yüz yüze. İlk aşama silahların karşılıklı susması ve PKK’nin silahlı güçlerini sınır dışına çekmesi olarak nitelendi. Bunun henüz tamamlanmadığı anlaşılıyor. Hükümet PKK’nin şimdiye kadar ancak güçlerinin % 20’sini sınır dışına çektiğini ve bu işte ayak sürüdüğünü ileri sürüyor. PKK ise ilk aşamanın tamamlandığını ve ikinci aşamaya geçilmesini, hükümetin çözüm yönünde adım atması gerektiğini, bu olmazsa sürecin kesintiye uğrayabileceğini söylüyor.
Silahlı güçlerin sınır dışına çekilmesi ve PKK’nin tümden silah bırakması belirsizliğini koruyor. PKK lideri Öcalan silahlı mücadelenin miadının artık dolduğunu, PKK’nin tümden silah bırakarak siyasal çalışmaya yönelmesini önermişti. PKK de eğer bu siyaseti benimsiyorsa –ki benimsediğini söylüyor- yapması gereken, sürecin kesintiye uğraması için gerekçeler aramadan silah bırakmak ve Kürt halkı için ne talep ediyorsa bunu siyasal ve barışçı yöntemlerle, böylesi bir çalışma tarzıyla yapmaktır.
Hükümete gelince, barışın ve çözümün salt PKK’nin silah bırakması olmadığını bilerek, Kürt sorununun çözümü için adımlar atmaktır. Bunun için beklemeye, hatta PKK ile pazarlık yapmaya gerek yoktur. Çözüm ve barış Kürt halkının tüm temel haklarını tanımaya bağlıdır. Yeni Anayasa da bu anlayışla, yani Kürt sorununun çözümü ve tam bir demokratikleşmeye uygun olarak formüle edilmelidir. Devlet yüz yıllık takıntı ve fobilerden arınıp ülkenin gerçeklerine, çoğulcu toplumsal yapısına uygun biçimde yeniden yapılanmalıdır. Kürt kimliği, anadilde eğitim, yerinden yönetim ilkesi yeni anayasada yer almalıdır.
Ne yazık ki hükümetin şu anda, çözüm, demokrasi ve barış için ülkenin gerek duyduğu değişimi sağlayacak böylesi kapsamlı bir projesi yok. Medyaya sızan bilgi ve açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla, son demokratikleşme paketi de dişe dokunur şeyler içermiyor. Ana muhalefet CHP’nin ise çözüme uygun ya da bunu kolaylaştıran bir projesi veya önerisi zaten yok. Ne yazık ki bu parti Cunta Anayasası’nı korumak için adeta çırpınıyor.
Bu durumda ne yazık ki çözüm ve barış konusunda iyimser olmak mümkün değil. Biz HAK-PAR olarak gerçek bir çözümü ve barışı, bunun için köklü bir değişimi savunuyoruz. Tüm tarafları da bunun için çaba göstermeye çağırıyoruz. Sürecin kesintiye uğraması ve yeni bir çatışma ortamına girilmesi büyük talihsizlik olur; buna meydan vermemek ülkesini ve halkını seven, özgürlüğe ve barışa değer veren herkesin görevidir.
* * *
Parti Meclisimiz, iki toplantı dönemi arasındaki son üç ayda kurulan ya da yenilenen parti örgütlerini (Mardin, Konya, Karakoçan, Tatvan) ve gerçekleşen açılışları, partimizin büyümesi ve gelişmesi bakımından olumlu bir durum olarak değerlendirdi ve örgütlenme çalışmasının devam etmesi için tüm organ ve üyelerin çabalarını aksatmadan sürdürmelerinin gereğini vurguladı.
Parti Meclisimiz yaklaşan yerel seçimleri ve Partimizin buna yönelik hazırlıklarını da değerlendirdi. Partimizin bu seçimlere en yaygın biçimde katılması ve iyi sonuçlar alması için çalışmalara hız verilmesini kararlaştırdı ve buna yönelik bir planlama yaptı, tüm üyelerimizi ve dostlarımızı bunun için seferber olmaya çağırdı.
Çözüm, barış ve demokrasi için ülkemizin HAK-PAR’a ihtiyacı var.
1 Eylül 2013