GÜNCEL

BURKAY: Geçmişe takılıp kalmayalım

HAK-PAR Haber Merkezi/

Tarihi değiştiremeyiz, ama geleceğimizi birlikte örebiliriz.

Alevi Sünni ile, Kürt Türkle bir arada yaşamak zorunda; bunun için herkesin hak ve özgürlüğünü tanımalıyız.

Federasyon bölünme değil, birlikte yaşamanın biçimidir.

El ele verip özgür ve demokratik bir toplumu kuracağımız zamanda, geçmişin acı olaylarına bakıp araya duvarlar koymayalım.

Bize yeni bir anlayış lazım.

Önyargıları aşalım, ezberleri bozalım..

HAK-PAR Genel Başkanı Kemal Burkay, Genel Başkan Yardımcıları Fehmi Demir, Bayram Bozyel, M.Celal Baykara, Reşit Deli, Arif Sevinç, Genel Sayman Derviş Korkmaz, Başkanlık Kurulu Üyesi Menaf Kiran, İstanbul İl Başkanı Semra Gökçen Ercan ve bir grup partili İle birlikte, Elazığ HAK-PAR İl örgütünün düzenlediği konferansa katılmak üzere 13 Nisan sabahı Diyarbakır’dan Elazığ’a geçti. Burkay ve arkadaşları önce Parti binasında bir süre partililerle sohbet ettiler, daha sonra şehir içinde yürüyüp halkla selamlaşarak konferansın yapılacağı Yol-İş Sendikası salonuna geldiler. Burkay bu yürüyüş sırasında 50 yıl kadar önce bir süre Kaymakamlık stajı yaptığı Elazığ eski hükümet konağının önünden ve daha sonra bir dönem avukatlık yaptığı mekanlardan geçti, eski günleri andı.

Kürt sorunu ve demokrasi konulu konferans saat 12. 30 da HAK-PAR Elazığ İl Başkanı Sıracaddin Sarı’nın açış konuşmasıyla başladı. Sarı konukları Kürtçe ve Türkçe selamladı, gündemdeki sıcak konulardan özetle söz etti ve sözü Genel Başkan Burkay’a bıraktı.

 

Burkay konuşmasının başında yine Kürtçe ve Türkçe konukları ve arkadaşlarını selamladıktan sonra söze Elazığ’a ilişkin anılarıyla başladı. Daha 11 yaşında bir çocukken Akçadağ Köy Enstitüsü’ne gitmek için ilk kez köyünden çıktığı zaman Elazığ’ı gördüğünü, o zaman Elazığ’ın, içinde payton denen atlı arabaların ulaşımı sağladığı 20 bin nüfuslu, kasaba görünümünde küçük bir kent olduğunu söyledi. Burkay daha sonra bir dönem kaymakamlık stajı, bir dönem avukatlık yaptığı bu kentle epeyce hukuku olduğunu belirterek, yurt dışından döndükten sonra şehre ikinci kez geldiğini, 2011 yılında ilk geldiğinde, büyüyüp yarım milyon nüfusa ulaşan bu kenti tanımakta zorluk çektiğini söyledi.

 

Burkay daha sonra konferansın konusuna geçti ve Osmanlı’nın son döneminden ve Cumhuriyet’in kuruluşundan başlayarak Kürt sorununun nasıl ortaya çıktığını kısaca anlattı ve şöyle dedi:

 

“Gerek Osmanlı’nın son döneminde, gerek 90 yıla ulaşan Cumhuriyet döneminde bu sorun Kürtlerin hakları tanınarak adalet ve eşitlik temelinde çözülmediği için giderek ağırlaştı ve bugünlere kadar geldi. İnkar ve baskı politikası, zorla, şiddetle sindirme yöntemi kendi karşıtını yarattı, bir dizi Kürt ayaklanmasına yol açtı. Son olarak 30 yıllık çatışma dönemini yaşadık. Ancak ödenen bunca ağır bedelden sonra, iki taraf da, hem Türk devleti, hem Kürtler, bu sorunun şiddet yöntemleriyle çözülemeyeceği gerçeğini kavramaya başladılar. En azından ülkeyi yöneten politikacıların, kamuoyunu oluşturan aydınların önemli bir kesimi bunu gördüler. Halk kitleleri de her iki tarafta savaştan, şiddetten yoruldu. Bu nedenle soruna diyalog yoluyla barışçı ve adil bir çözüm bulma düşüncesi uç verip güçlenmeye başladı.

 

“Buna yönelik ilk önemli girişim 1993 yılında Özal döneminde görüldü. Özal’ın çabaları sonucu PKK o tarihte tek yanlı ateş kesti. Özal ‘federasyonu bile tartışabiliriz’ demişti. Bu önemli ve cesur bir açıklamaydı. Ne yazık ki bu süreç 33 er olayı ile sabote edildi. Özal’ın erken ve kuşkulu ölümü nedeniyle de devam edemedi. 1999 yılında, İmralı sürecinin başında PKK’nin silahları 5 yıl süreyle susturduğu ve silahlı güçlerini sınırın öbür tarafına çektiği dönemde de devlet bu olanağa şans tanımadı. Şimdi AK Parti eliyle başlatılmış üçüncü bir girişim söz konusudur. Hükümet bunu PKK’ye silah bıraktırma olarak niteliyor. Biz HAK-PAR olarak öteden beri inkar, baskı ve şiddetle bu sorunun çözülemeyeceği görüşünde olduğumuz, silahların susmasının ve PKK’nin silah bırakmasının herkesin, en başta da Kürt halkının yararına olduğuna inandığımız için bu süreci destekliyoruz. Böylece siyasete şans tanınmasını istiyoruz. Öte yandan, silahları bırakma ne denli önemli ve gerekli olsa da tek başına çözüm değildir. Çözüm Kürt halkının tüm temel haklarını tanımakla olur. Bu da eşitlik temelinde bir çözümdür ve bizce federasyondur. Çünkü ülkemiz ferklı dil ve kültürlerin, farklı inançların oluşturduğu çok renkli bir toplumsal yapıya sahiptir ve buna uygun düşen federasyondur.”

 

Burkay daha sonra Federasyonun, bazılarının göstermek istediği gibi bölünme olmadığını İsviçre, Belçika, Almanya gibi ülkelerden örneklerle anlattı, böyle bir çözümle Kürt sorununun çözüleceğini ve ülkede barış ve demokrasinin yolunun açılacağını söyledi.

Burkay daha sonra HAK-PAR’ın laikliğe ve demokrasiye ilişkin öteki görüş ve politikalarından söz etti, Alevi sorununun önemine değindi ve Alevilerin cem evlerine, zorunlu din dersine ve Diyanet İşleri Teşkilatı’na yönelik haklı taleplerinin karşılanarak bu sorunun çözülmesi gerektiğini anlattı.

İlgiyle izlenen konuşmanın ikinci bölümünde Burkay dinleyicilerin sorularına cevap verdi. Bir dinleyicinin “AK Parti’ye güvenilebilir mi?” sorusu üzerine şöyle dedi:

 

“Bu bir güven sorunu değil. AK Parti bazı olumlu adımlar attı ve biz destek verdik, yanlış yaptığı, zaman da eleştirdik. CHP iyi şeyler yapsa, örneğin Kürt ve Alevi sorununun çözümü için somut, değişimci projelerle ortaya çıksa destekleriz. Biz önyargılı değiliz.”

 

Bir dinleyicinin Yavuz Selim’in yaptıklarından söz etmesi üzerine de Burkay şöyle dedi:

 

“Yavuz Selim Alevilere karşı büyük bir kırım yaptı, bunu biliyoruz ve lanetliyoruz elbet. Bunun gibi tarihimizde pek çok acılı olay var. Ama geçmişe takılıp kalmayalım. Tarihi değiştiremeyiz, ama bugünü iyi biçimde inşa etmek elimizdedir. Elbet geçmişin acı olaylarını hiç olmamış sayamayız, ama onları bugün, tam da birlikte sorunlarımıza bir çözüm bulmaya çalıştığımız zamanda, aramıza bir duvar gibi koymayalım. Bugün Sünni ve Alevi yan yana yaşamak zorunda, Kürt ve Türk de. Elbet bu herkese hak ve özgürlüklerini tanıyarak olmalı. İşte bunun için el ele vereceğimiz, herkes için özgür ve demokratik bir hayat inşa edeceğimiz zamanda, Yavuz da geçmişte şunu yapmıştı, Kerbela’da şunlar olmuştu diyerek birbirimize kapıları kapayamayız. Bize yeni bir anlayış lazım. Önyargıları aşalım, ezberleri bozalım..”

 

Konferansın bitiminde Burkay arkadaşları arkadaş ve dostlarına, konuklara veda ederek, 14 Nisan’da Diyarbakır’da yapılacak konferans için Elazığ’dan ayrıldılar.

 

About Post Author