2013-03-31
Hak ve Özgürlükler Partisi-HAK-PARManisa il örgütü Kürdistan şehidler günü nedeni ile Yavuz Koçoğlu’nu mezarı başında andı.
Anma toplantısına HAK-PAR başkanlık kurulu üyesi Nevzat Teker, Manisa HAK-PAR il başkanı Bedir Çınar, HAK-PAR yönetim kurulu ve üyelerin yanı sıra Alaşehir’deki akrabaları katıldı.
Anma toplantısına KOÇOĞLU’nun mezarına çiçekler konularak başlandı. Daha sonra Kürdistan şehitleri ve Yavuz Koçoğlu anısına saygı duruşunda bulunuldu. Saygı duruşundan sonra Nevzat Teker Kürdistan şehitler günü ve Yavuz Koçoğlu’nun kişiliği ve mücadelesi ile ilgili bir konuşma yaptı.
Teker konuşmasında; Kürt halkınında dünyadaki diğer halklar gibi bir tarihi ve toplumsal yaşamı ile ilgili anıları vardır. Ama bu anıların çoğu kan gözyaşı ve katliamlarla doludur.
Her şeyin bir bedeli olduğunu, vurgulayan teker; Kürtler bu bedeli canları, malları, acı ve gözyaşları ile ödemişlerdir. Kürt halkı çok iyi biliyor ki, Kürtler açısından özgürlük rahat bir iş değildir. Bu 70-80 yıllık süre içinde nice kürt önderleri şehit edildi. Kadı Muhamet, Şeyh Said, Leyla Kasım, Abdurrahman Kasımlo ve daha niceleri bu şehitlerimizden sadece birkaçıdır.
Yine Halepçe’de, Geliyê Zîlan’da, Dersîm’de, Koçgîrî’de, Pîran’da, Mahabad’da bu konuda suçsuz ve günahsız yüzbinlerce insanımız, zalim ve zorbaların saldırıları sonucu katledilmiştir.
Şehit edilen Kürt önder kadrolarını ve katledilen yüzbinlerce Kürt evladını anmak tarihi ve insani bir görevdir.
31 mart tarihinin Kürdistan şehitler günü olarak, çoğu Kürt parti ve kurumları tarafından kutlanması anlamlı ve önemlidir. Çünkü 31 Mart tarihi Mahabat Kürt Cumhuriyeti başkanı Kadı Muhamed’in ve arkadaşlarının Çarçıra meydanında idam edildikleri gündür. Kürt örgütlerinin çoğunun kabul ettiği bu günü biz de Kürdistan şehitler günü olarak kabul ediyoruz. Bugün burada çok sevdiğim arkadaşım onurlu ve yiğit insan Yavuz Koçoğlu’nu bir Kürdistan şehidi kabul edip onu anmaya geldik.
Yavuz Koçoğlu’nu daha genç bir yaşta elim bir trafik kazasında kaybettik. O Kürt halkının yetiştirdiği yiğit, onurlu ve mücadeleci biriydi. Daha genç yaşında halkın sorumluluğunu taşımış ve 1970 sonrası Özgürlük Yolu saflarında mücadeleye katılmıştı. O bir dava adamıydı. Sessiz görünürdü, ama arkanda kale gibi dururdu. Güven vericiydi. Mücadeleye sonsuz bağlılığı vardı.
O bulunduğu Muş bölgesinde, Ankara’da öğrencilik yıllarında, daha sonrada 12 eylül nedeni ile çıktığı yurtdışında ve tekrar ülkeye dönüşte mücadelenin önemli yerlerinde görevler aldı. Ve bu görevlerini seve seve büyük bir kararlılıkla yerine getirdi.
12 Eylül faşizminin zindanlarında onurluca direndi. Çok ağır işkenceler gördü. Kezapla yakılmak istendi. Ama o tüm bu insanlık dışı faşist baskılara karşı en ufak bir sır vermeden ayakta kalmasını bildi ve cezaevinde güzel bir sınav verdi.
Gerek yurt dışında ,gerekse yurt içinde Yavuz’la uzunca bir dönem beraber olduk. Aramızda zaman zaman kimi konularda tartışmalara ve birbirimizi eleştirmemize rağmen, yoldaşla ilişkilerimiz hiçbir zaman bozulmadı. Mücadele yaşamının en güzel anlarıda o günlerdi diye bilirim. Her şey o zaman daha güzeldi.
Rahat uyu Yavuz arkadaş, taşıdığın özgürlük bayrağı yerde kalmadı. Bugün Manisa’dan seni tanımayan onlarca arkadaş o bayrağı alıp senin mezarının başındalar. Seni tanıdılar, seni andılar. Seni rahmet ve saygıyla anıyoruz. Hoşcakal Yavuz arkadaş.
Sami Feroğlu da Yavuz Koçoğlu’nun ölümü sonrası Alaşehir’den dönerken yazmış olduğu 2000 yılındaki Roja Teze de yayımlanan bir yazıyı okudu. Daha sonra Koçoğlu’nun akrabalarıyla evlerine gidildi, birlikte çay içilip sohbet edildi ve arkadaşlar hatır isteyip Alaşehir’den ayrılıp Manisa’ya dönüldü.